Felsefe dersine hikmetli giriş
Abone olMilli Eğitim Bakanlığı felsefe dersinin müfredatını değiştirdi. Buna göre felsefeye giriş 'Hikmet' yorumuyla başlıyor.
Felsefeciler Derneği Başkanı Yaşar Küpeli, 'Muhafazakarlaşma
açıkça hissediliyor' dedi
Milli Eğitim Bakanlığı'nın iki yıldır üzerinde çalıştığı Felsefe,
Sosyoloji, Psikoloji ve Mantık ders programlarına ilişkin
değişiklikleri tamamlandı. MEB Talim Terbiye Kurulu tarafından
yenilenen Felsefe Grubu dersleri müfredatı çok tartışılacak. İslam
Felsefesi uzmanı ve Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr. Kenan
Gürsoy'un akademik başkanlığında hazırlanan yeni programın,
'Felsefeyle Tanışma' başlıklı ilk ünitesinde, 'Hikmet' kavramına
geniş yer verildi. Ünitenin bu bölümünde, 'Felsefe Nedir?', 'Ne
İçindir?' ve 'Neye Yarar?' konulu başlıklar ile 'Hikmet kavramını
fark eder' ve 'Felsefe ve hikmet arasında bağ kurar' başlıklı
konular yer aldı.
Önümüzdeki öğretim yılında liselerde okutulacak yeni Felsefe
programının 'Felsefe ve Hikmet' başlığında, 'Hikmet kavramının
kökeni belirtilip kadim düşünce çevrelerindeki yansımaları kısaca
vurgulanmalıdır' ifadesine de yer verildi. Birçok kaynakta 'Hikmet'
tanımı 'Allah katından gelen vahyin öğrettiği bilgi' olarak
tanımlanıyor.
FELSEFENİN RUHUNA AYKIRI
Felsefeciler Derneği
Başkanı Yaşar Küpeli de, 'Hikmet ve Felsefe' tartışmasının ilk
ünitede yer almasının felsefenin ruhuna aykırı olduğunu belirterek,
'Felsefeye giriş 'Felsefe-Hikmet tartışması ile başlamaz.
Felsefenin kendine has onu karakterize eden bir düşünce sistemi
vardır. Çocuklar böyle başlayan bir programla ne düşünürler ne
sorgularlar' dedi.
TASLAK SIR GİBİ SAKLANDI
Küpeli şöyle devam
etti: 'Biz görüşlerimizi bildirmek, taslağı almak üzere resmi
başvuru da yaptık. Ancak taslak verilmedi. Bölümlere de
öğretmenlere de danışılmadı. Sır gibi saklanan bir taslak.
Katılımcılıktan söz edilip neden bu kadar saklanıyor. Ortaya çıkan
programa ilişkin derinlemesine incelemelerimiz devam ediyor. Şu
anda söylediklerim ilk tespitlerim.'
CAMİ KONMASIN DEMİYORUM AMA İYİ NİYETLİ
DEĞİL
Sanat Felsefesi ünitesinde 'Sanat Eseri Nitelikleri' başlıklı
etkinlik örneğinde, Mimar Sinan'ın yaptığı Selimiye Camii, Osman
Hamdi Bey'in eseri Kaplumbağa Terbiyecisi ve Yahya Kemal'in Eski
Musiki şiirleri işlendi. Küpeli bu durumu da, 'Cami konmasın
demiyorum ancak bu durum iyi niyetli değil diye düşünüyorum. Sanat
felsefesinde ilk akla gelen cami midir? Elbette ancak bu programda
kantarın topuzu kaçmış durumda' sözleri ile değerlendirdi.
Değişiklikleri inceleyen bazı felsefe öğretmenleri de programın
10-15 kişilik sınıflara göre hazırlandığını, 40 kişilik sınıfta
birçok etkinliğin uygulanmasının zor olduğunu ifade ettiler.
TÜRK - İSLAM SENTEZİ DİKKAT ÇEKİYOR
Felsefecİler Derneği Başkanı Yaşar Küpeli, programı ayrıntılı
olarak incelediklerini ve bir rapor hazırlayacaklarını ifade
ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: 'İlk taslak hazırlandığında
felsefe değil din bilgisi dersi müfredatı gibiydi. Şimdi de pek bir
farkı yok aslında. Muhafazakarlaşma açık bir şekilde hissediliyor.
Batı felsefe anlayışından oldukça uzaklaşılmış durumda. Felsefenin
temel problemlerini atlayan ve belirsizliğe iten bir içerik var.
Türk-İslam sentezi oldukça dikkat çekiyor. Programda konuların
belirsizliği nedeniyle kitabın hazırlanması da oldukça zor.
Programda yuvarlak ifadeler kullanılmış. Yeni program, var olan
programın çok gerisinde.' Öte yandan mevcut Felsefe programında
8'inci basamakta yer alan 'Din Felsefesi' 6'ncı basamağa
yükseltilirken, 'Bilim Felsefesi' 4'üncü basamaktan son basamağa
indirildi. Küpeli, 'Bilim felsefesinin din felsefesinin ardına
konulması yanlış bir uygulama. Siyaset veya din felsefesi en sona
atılabilir ancak bilim felsefesinin en sona atılması yanlış.
Sistematik bir hata' dedi.
Bu başlangıç tehlikeli olabilir
Prof. Ahmet İnam, 'Felsefenin bir hikmet tabanı vardır ancak korkum
hikmetin nasıl anlatılacağı' dedi
ODTÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet İnam, felsefeye
'hikmet' tartışması ile başlamanın yararları da sakıncaları da
olabileceğini ifade ederek, 'Hikmetin içinde kalındığı takdirde
felsefe olmaz. Felsefenin bir hikmet tabanı vardır ancak korkum
hikmetin nasıl anlatılacağıdır. Burada hikmet ile başlamanın
tehlikesi olabilir' dedi. Ahmet İnam özetle şu görüşleri dile
getirdi:
'Felsefe, hikmet sevgisidir. Hikmeti biz sofia anlamında anlarsak
sofia anlamındaki hikmet zaten felsefenin içindedir. Felsefeye
hikmet ile başlamak aykırı değil ama asıl problem hikmetten ne
anlayacağımızdır. Hikmeti dogmatik kalıp olarak kabul edildiğinde
felsefe olmaz. Hikmet içinde kalırsa felsefe olmaz. Hikmet ile
başlayabilir ama mutlaka hikmeti aşmalı ve eleştirebilmeliyiz.
Felsefe eleştiri gücü taşır. Esas korkum hikmeti nasıl anlatacağız.
Felsefe öğretmenlerinin iyi anlatabileceğini sanmıyorum. İlahiyat
kökenli, dini unsurları ön planda olanlar konuyu dine çekecektir.
Laik görüşlü olanlar, hikmet mikmet yoktur diyecek. Bu bile
felsefeye zarar verecektir. Ergenekoncu laiklere gol atalım diye
bir program da yapmış olabilirler. Bu nedenle hikmet ile başlamak
çok tehlikeli olabilir. Hikmet ile başlamanın bir tehlikesi var.
Hikmet baş tarafa değil de 'bilgelik' şeklinde anlatılıp
başlanmalıydı. Bütün toplumu, öğrencileri kucaklayıcı ifadeyle
anlatma olabilirdi. Bu program biraz itici olmuş. Bence program
şöyle olmalıydı 11'inci sınıfta felsefe değil de 'Anadolu hikmeti'
dersi konulmalıydı.