Fehriye Erdal dosyası utanç verici!
Abone olSabancıların Belçika'daki avukatı Schmitz Fehriye Erdal'ı yargılamayan Belçika'yı 'muz cumhuriyeti'ne benzetip kararlarını utanç verici olarak niteledi.
Sabancı ailesinin Belçika'daki avukatı Fernand Schmitz, terörist
Fehriye Erdal'ı Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılamayan
Belçika adaletini ağır bir dille eleştirerek, dosyanın ''dar ufuklu
küçük hakimlerin'' kararlarıyla ''utanç verici'' bir durumda
olduğunu söyledi. Belçika'yı ''muz cumhuriyeti''olarak nitelendiren
Schmitz, ülkesinin yargı gücünü, terörizmle mücadele alanında ve
adalet arayışında Türkiye ile işbirliği yapmayı reddetmekle
suçladı. Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı,
Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin 9
Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından terörist
Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da, Belçika'da, Neşe Yıldırım adına
düzenlenen sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin iade
talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve
bu arada teröristin siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti.
Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına
alındı ve Belçika'da işlediği suçlardan yargılanmasını bekliyor. Bu
ithamlar arasında terör örgütü üyesi olmak, silah taşımak, suç
örgütü faaliyetlerine katılmak ve sahte kimlik kullanmak gibi
unsurlar bulunuyor. BELÇİKA'DAKİ SUÇLAR Avukat Schmitz, terörist
Erdal'a ilişkin adli dosyaların ikiye ayrıldığını, Türkiye'de ve
Belçika'da işlenen suçların ayrı ayrı ele alındığını hatırlatarak,
''Erdal ve 10 arkadaşı, Belçika'da sahte kimlik, izinsiz silah
taşımak, terörizm gibi suçlardan yargılanıyorlar. Federal Savcı,
DHKP-C'ye karşı çok katı bir tavır izliyor. Bu suç örgütünün Türk
Devleti'nin menfaatlerine karşı eylemlerine işaret ediyor. Bence,
sanıklara yönelik suçlamalar 5 yıl hapse ulaşabilecek ağır cezalar
getirebilir'' dedi. Belçika'da, adresi gizli tutulan bir evde
barındırılan terörist Fehriye Erdal'ın ''adli açıdan özgür''
olduğunu belirten Schmitz, İçişleri Bakanlığı tarafından verilen
''evde barındırma'' kararının hapis sürecinden sayılmadığını,
teröristin gerçekte 3 ay kadar hapis kaldığını, halen Belçika'daki
suçlarından dolayı yargılanmakta olduğu Bruges Mahkemesi kararına
göre tekrar hapsedilebileceğini belirtti. Avukat Schmitz, şunları
söyledi: ''Teröristler yargılanacak ve büyük ihtimalle,
Belçika'daki eylemlerinden suçlu bulunacaklar. Sonra Gand Temyiz
Mahkemesi'ne gidecekler. Bruges Mahkemesi önümüzdeki 15 günde
sonuca varabilir. Bu iş için özel bir hakim atandı. Sadece bu dosya
ile meşgul oluyor. Temyizde, Gand Mahkemesi de hızlı gider. Sonra
Yargıtay yolu var, ama orada hiçbir şansları yok. Bence,
Belçika'daki suçlara ilişkin adli süreç yaza kadar tamamlanır.''
Teröristlerin Belçika'daki suçlarından yargılandıkları davada Türk
Devleti'nin de bir avukat tutarak müdahil taraf olduğunu belirten
Schmitz, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye dosyayı izliyor,
DHKP-C saldırılarını ve terör eylemlerini anlatıyor. Bunlar içinde
Sabancı cinayeti de var. Belçika adaletine ayrıntılı bir dosya
sunuluyor. Bu terör örgütü içinde iç hesaplaşmalar ve cinayetler de
var. Türk Devleti'nin sunduğu dosya Belçika kamuoyuna gerçekleri
gösterecek. Burada insanlar Fehriye Erdal'ı 'Kürtlerin özgürlüğü
için çalışan küçük kız' zannediyor.Danielle Mitterrand bile onun
serbest bırakılması için imza attı. Çok aptalca şeyler ve
önyargılar var.'' TÜRKİYE İADE İSTEYEBİLİR- Schmitz, Brüksel
hükümetinin, terörist Fehriye Erdal'ın Belçika'dan sınır dışı
edilmesine ilişkin bir karar verdiğini, ancak bu kararın Danıştay
tarafından bozulduğunu hatırlatarak, sanığın BM Yüksek Mülteciler
Komiserliği nezdinde siyasi sığınma başvurusu yaptığına dikkati
çekti. Belçika adaletinde suçlarının sabit görülmesi halinde
terörist Erdal'a siyasi sığınma hakkı tanınamayacağını söyleyen
Schmitz, Türkiye'nin tekrar iade talebinde bulunabileceğini, ancak
bugünkü aşamada dosyanın ''blokaj'' halinde olduğunu, öncelikle
Sabancı cinayetine ilişkin yargı sürecinin tamamen sonuçlanması
gerektiğini belirtti. SABANCI DOSYASI- Terörist Erdal'ın,
İstanbul'daki Sabancı cinayeti olayına karıştıktan sonra Almanya
üzerinden Belçika'ya geldiğini ve böylece, arkadaşları tarafından
''arka cepheye'' çekildiğini belirten Schmitz, Türkiye'deki suçlara
ilişkin yargı süreci hakkında özetle şunları söyledi: ''Ben, 2000
yılının Kasım ayında, Türkiye'nin iade talebinin reddedilmesinden
sonra, Fehriye Erdal'a karşı, cinayet işlemek, cinayet ortağı olmak
gibi ithamlarla dava açtım. Bu davayı açarken, 1977 tarihli Avrupa
Terörizme Karşı Mücadele Sözleşmesi'ni temel aldım. Bu sözleşme,
1985'ten beri Belçika'da da yürürlüktedir. Sözleşmede hedef,
teröristlerin hiç tartışılmadan iade edilmesiydi, ama devletler her
dosyayı ayrı ayrı değerlendirme hakkını tercih ettiler. Bu
sözleşme, iadeyi reddeden devletlerin, sanıkların işledikleri
suçları değerlendirmelerine olanak tanıyor. Sözleşme, 'İadeyi
reddederseniz siz yargılamak zorundasınız' diyor ve ulusal
yasaların buna göre belirlenmesini istiyor.'' Schmitz şöyle devam
etti: ''Rüzgar bize karşı. 30 Ekim 2005 tarihinde, Gand Mahkemesi
Türkiye'deki suçların yargılanması konusunda Belçika adaletini
yetkisiz gördü. Buna itiraz ederek Yargıtay'a başvurduk. Avrupa
Terörizme Karşı Mücadele Sözleşmesi çerçevesinde, iade edilmeyen
sanığın Belçika'da yargılanması gerekiyor. Özel bir durum söz
konusudur. Cinayet yöntemi önemlidir. Otomatik silah tartışması bu
çerçevede oluyor. Sözleşmeye göre bomba, füze, patlayıcı paket ve
otomatik silah kullanılan eylemler dikkate alınıyor. Belçikalı
hakimler, kullanılan tabancanın yarım otomatik olduğunu söylüyorlar
veyetkisizlik kararı alıyorlar. Biz mutabık değiliz. Sabancı
cinayetinde kullanılan tabanca otomatik silahlar ailesindendir.''
Fehriye Erdal ve DHKP-C davalarına 6 yıldır aynı federal savcının
baktığını, bu kişinin Türk adaletiyle işbirliğini reddettiğini
kaydeden Schmitz, ''Bu tavır manevi, mesleki ve yasal açıdan
temelsizdir'' dedi. Siyasi bir tavrın söz konusu olduğunu ima eden
Schmitz, ''Kamuoyu bilmeli ki, Belçika adaleti otomatik silah
tanımı üzerinde oynuyor. Türk adaletiyle terörizmle mücadele
dosyalarında işbirliğini reddediyor. Sabancı cinayetini de siyasi
cinayet gibi gösterdiler. Bu son derece anlamsız'' dedi. Schmitz,
Yargıtay'a başvurduğunu, Gand Temyiz Mahkemesi'nin yaptığı
otomatik-yarı otomatik silah tanımının doğruluğunun Yargıtay
tarafından inceleneceğini, uluslararası anlaşmaların iyi niyetli ve
hedeflerine uygun şekilde yorumlanması gerektiğini belirterek,
şöyle konuştu: ''Belçika Yargı Gücü'nde, özellikle Flaman kesiminde
Türkiye karşıtı bir tavır var. Unutmayın ki Brüksel'de bir hakim
Belçika'nın teröristi Türkiye'deki suçlarından dolayı
yargılayabileceğini kararlaştırmıştı. Ama tesadüfe bakın ki dosya
hemen Flaman kanadına, Bruges'e aktarıldı ve bu karar bozuldu.
Garip bir tesadüf...'' ''Yargıtay'dan fazla umudum yok'' diyen
Schmitz, ''Bu son durak. Daha sonra Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ne gideceğiz. Belçika'yı şikayet edeceğiz ve
mahkumiyetini isteyeceğiz. Bu bir teselli olur, ama adaletin yerini
bulduğu anlamına gelmez.'' Schmitz, terörist Erdal'ın Türkiye'deki
suçlarına ilişkin yargı sürecinin bu yıl tamamlanabileceğini
söylerken, ''Yargıtay muhtemelen Haziran veya en geç Eylül'de
sonuçlanır. Dosyamızı gerçekten inceleyecekler mi, çöpe mi
atacaklar, bilemiyorum. Hakimler birbirlerini tanıyorlar'' dedi.
İNSANİ AÇIDAN SKANDAL- ''Adli açıdan durum böyle'' diyen Schmitz,
daha sonra şunları kaydetti: ''İnsani açıdan kabul edilemez,
skandal bir durum söz konusudur. Önyargılar, Türkiye karşıtlığı,
çok kalitesiz kişiler söz konusudur.Belçika için 'muz cumhuriyeti'
dedim, gene öyle düşünüyorum. Küçük Belçika'nın küçük şehirlerinin
küçük hakimleri, kısıtlı ve küçük dünyalarından dışarıyı
göremiyorlar. Türkiye'yi tanısalar fikirleri değişir. Onlar hala
'Midnight Exspress' filmi aşamasındalar. Böylece vicdanlarını
rahatlatıyorlar. Bu aptal film herkesin hafızlarında... Türkiye'nin
tanıtım ve lobicilik alanında eksiklikleri büyük bir sorun. İrade
lazım, bura insanları bilgilendirmek, eğitmek lazım. Türk
karşıtlığı, tarihe dayanan, çok eski bir hikaye...'' YENİ UYGULAMA-
Schmitz, Belçika Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı Laurette
Onkelinx'in, Belçika'da suç işleyerek mahkum olan yabancıların
cezalarını çekmek üzere ülkelerine gönderilmelerine ilişkin
uygulamanın yakında başlatılacağını açıklamasının ilginç olduğunu
ve konuyu incelediğini de bildirdi. Onkelinx, geçen hafta, Federal
Meclis'te bir soruyu yanıtlarken, Belçika ile doğrudan bağlantısı
olmayan, ikamet izni ve aile bağları bulunmayan, ancak kaçak olarak
bulundukları bu ülkede suç işleyip hapis cezasına çarptırılan
mahkumların hedef alınacağını bildirdi. Belçika'da, 2005 yılında
işlerlik kazanan bir yasa, bu ülkede kaçak bulunan, resmi ikameti
ve aile bağı olmayan, suç işlemiş ve mahkum edilmiş yabancıların,
mahkumiyet sürelerini kendi ülkelerinde tamamlamaları imkanı
veriyor. Bazı mahkumlar bu konuda istekli olabilecekler, ancak
yasanın uygulanması için mahkumun mutabakatı şart gözükmüyor.
Bakan, uygulamanın, çok dolu olan hapishanelerde yer açılması
açısından yararlı görüldüğünü, ayrıca, bu sayede, Belçika'da
suçluların dokunulmaz olduğunun düşünülmesinin bu uygulamayla
engelleneceğini belirtti. Belçika Yabancılar Polisi'nin, 2005
yasası uyarınca ülkelerine gönderilebilecek yabancı mahkumların
sayımını yaptığını bildiren Onkelinx, mahkum nakillerinin
önümüzdeki günlerde başlayacağını, ayrıntılı rakamları yakında
açıklayacağını duyurdu. TERÖRİST ERDAL'IN DURUMU- Adli çevreler,
terörist Fehriye Erdal ve arkadaşlarının bu yıl içinde
yargılanmasının ardından ''yargı gücünün işinin biteceğini'' ve
İçişleri Bakanlığı'na bağlı olan Yabancılar Polisi'nin ''yasal
yetki kullanarak'', teröristi, ''Belçika'da mahkum edildiği cezayı
çekmek üzere Türkiye'ye gönderebileceğini'' belirtiyor. Belçika'ya
sahte pasaportla ve kaçak giren teröristin, 2005 yasası uyarında
''cezasını çekmek için ülkesine gönderilmesine'' engel
bulunmayacağı ifade ediliyor.