Fehriye DHKP-C`yi böldü
Abone olErdal'ın Avrupa'da yaşadığı rahat hayata tepki gösteren militanlar ise örgütün dağılma sürecine girdiğini açıkladı.
Bir DHKP-C militanı örgütün dağılma sürecinde olduğunu belirtip
``Fehriye Avrupa’da geziyor. Benim gibi devrimci savaşçılar
dağlarda yaşıyor. Davaya ihanet var`` dedi. Erdal`ın suikast için
para aldığı da öne sürüldü. 1 Nisan’daki operasyonla ağır darbe
alan DHKP—C kendi içinde de sorunlar yaşıyor. Örgüte göre, Sabancı
suikastı zanlısı Fehriye Erdal, eylemi para karşılığı
gerçekleştirdi ve yurtdışında rahat yaşıyor. Örgütteki ciddi
kopmaların da Erdal’dan kaynaklandığı açıklanıyor. “Bu operasyon
bir milattır. Örgütte şu an da beyin ölümü gerçekleşmiştir. Türk
polisi ilk defa böyle büyük çaplı bir operasyonda tek kurşun dahi
atmadan örgüt elemanlarını teker teker aldı. Gözaltındaki kişilerin
ifade vermemesi ise hiçbir önem arz etmiyor. İlk defa bir
operasyonda bu kadar çok maddi delile ulaşıldı.” Türk emniyeti iki
hafta önce Belçika, Almanya, Hollanda, İtalya ve Türkiye’de
DHKP—C’ye (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi—Cephesi) karşı yürüttüğü
operasyonu yukarıdaki değerlendirmesiyle kamuoyuna açıklıyordu.
Peki bu operasyon başarı mı yoksa sıradan bir hareket mi? Bazı
emniyetçilere göre büyük çaplı bu operasyonda Sabancı suikastı
sanığı Fehriye Erdal ve örgütün beyni Dursun Karataş’a
ulaşılamaması hareketin başarısını gölgeledi. Haziran ayı sonunda
İstanbul’da yapılacak olan NATO zirvesi öncesinde temizlik
harekatına girilmesi genel itibariyle rutin bir operasyon olarak
değerlendiriliyor. Ancak DHKP—C’ye yönelik çalışmalar bu şekilde
devam ederken örgütün kendi içinde ciddi sorunlar yaşadığı
haberleri patlak verdi. Avrupa ülkelerine sığınıp faaliyet yürüten
militanlar ile Türkiye’deki, özellikle kırsaldakiler arasında
“savaşçı” kavgası örgüt içindeki ayrılıkları tırmandırdı. Fehriye
suikast için para aldı! Medyatik olduğu ve örgütü bir savaşçı
olarak temsil etmediği gerekçesiyle Fehriye Erdal’a muhalefet
edenlerin sayısı artıyor. Erdal’ı savunanlar ile muhaliflerin, işi
örgüt içi infazlara kadar götürdüğü belgelerden ortaya çıkıyor.
Karşılıklı bu çatışmaların ciddi kopmalara yol açtığı belirtiliyor.
Maddi sıkıntı yaşayan ve geçtiğimiz sene TİKKO ile birlikte
Karadeniz’de fındık toplayıp satan DHKP—C son operasyonda ağır yara
aldı. Her ne kadar örgütün tamamen bittiği söylenemezse de
toparlanmasının zor olacağı belirtiliyor. Fehriye krizi ise bu
sürecin hızlanmasına tuz biber ekti. Devrim Kal ismini kullanan
DHKP—C militanı yaptığı açıklamalarda ve hazırladığı bültenlerde
Erdal’ın örgütün özünü bozduğunu belirtiyor. İnternet aracılığıyla
da açıklama yapan Kal, dağılma sürecini şöyle açıklıyor; “Fehriye
Avrupa’da geziyor. Ben ve benim gibi devrimci savaşçılar dağlarda
yaşıyor. Oligarşinin güçlerine karşı mücadele veriyoruz. Davaya
ihanet vardır. Artık Fehriye’yi ve onun destekçilerini
istemiyoruz.” Örgütün içinden gelen bu ses Fehriye Erdal’ın para
karşılığında eylemde bulunduğu iddiasını da ortaya atıyor. Aslında
örgütün maddi sıkıntısını aşmak için zaman zaman bazı suikast
işlerini para karşılığı yaptığı veya üstlendiği bilgisi öteden beri
konuşuluyor. Terör uzmanı R. Melih Aktaş’a göre, bir ülkedeki
kaotik ortamın son bulması ile maddi sıkıntı içine giren örgütlerin
para kaynaklarına ulaşabilmek için bu tarz eylemler yapmaları veya
üstlenmeleri görülmemiş bir husus değil. Karadeniz Recai Dincel Kır
Silahlı Propaganda Birlikleri’nin açıklaması da Fehriye Erdal’ın
örgütten kopmalara yol açtığını ortaya koyuyor. Birliğin
açıklamasında, Fehriye’nin şov yaptığı belirtilerek ölen
elemanlarının suçunun ne olduğu soruluyor. Fehriye’nin Sabancı
suikastından dolayı para aldığı iddia ediliyor ancak kimden veya
nereden para aldığı konusuna değinilmiyor. DHKP—C’de Fehriye
krizinden dolayı ayrılıkların başladığını belirten birlik,
açıklamada örgüt üyelerinin Fehriye’yi beğenmeyip ayrıldığını
belirtiyor ve herşeye rağmen ihanetlerin karşılıksız kalmayacağı
tehdidinde bulunuyor. Birliğin açıklamaları, bazı internet
sitelerinde sansürsüz yayınlanıyor ve yeni hedef açıklanıyor. AKP
hükümetini Amerikan yandaşı olmakla suçlayan örgüt bu partiye karşı
bir savaşa girdiklerini militanlarına alenen duyuruyor. 31 Mart
darbesi Emniyet’in son operasyonla ağır darbe aldığını açıkladığı
DHKP—C aslında yıllardır sorun yaşıyordu. Kendi faaliyet alanı
içinde halen aktif olan örgüt, 1996 yılında PKK ile yaptığı
anlaşmanın bozulmasının ardından kendisini toparlayamadı. Örgütün
önemli isimleri yurtdışına kaçtı. Geri kalanları ise pasif
direnişte bulundu ve maddi anlamda bir çıkmaza girdi. Anlaşmaya
göre örgüt PKK’yı Karadeniz’e geçirecek, karşılığında silah ve para
alacaktı. Fakat PKK’nın yardımını istemeyen bazı üst düzey
militanlar anlaşmayı bozdu. Tokat, Amasya, Ordu ve Tunceli
kırsalını iyi değerlendiren DHKP—C, emniyet güçlerinin
operasyonları karşısında zor durumda kalıyor. 1 Nisan’da 5 ülkede
gerçekleşen operasyonlardan bir gün önce, Tunceli’nin Hozat ilçesi
yakınlarında güvenlik güçlerince sıkıştırılan DHKP—C ağır darbe
aldı. Kuşatmada ekip komutanı Hıdır Demir, Erhan Kökdemir ve Haydar
Poyraz öldürüldü. Önemli bir komutanını kaybeden DHKP—C ertesi gün
örgüt için önemli isimlerin de aralarında bulunduğu 20’den fazla
militanın yakalanması ile şoka girdi. Resmi kayıtlara göre son on
yılda 250’si ölü olmak üzere 7 bin DHKP—C militanı yakalandı. Tabii
bunların önemli bir kısmı kısa bir süre hapis cezasına
çarptırıldıktan sonra serbest kaldı. Türkiye’de büyük sorun yaşayan
ve Fehriye Erdal’dan dolayı kendi içinde kavgaya tutuşan DHKP—C’nin
fevri eylemlerde bulunması bekleniyor. Örgütün, gücünün kırılmasına
rağmen mevcudiyetini ispatlama adına eylemlere gireceği
belirtiliyor. Fakat uluslararası konjonktürün örgütün eylem alanını
daraltması ayrı bir durum. R. MELİH AKTAŞ*: DHKP–C
İSTİKRARSIZLAŞTIRMALARDA KULLANILIYOR Bu tarz örgütler, zaman zaman
uluslararası düzeyde operasyonlara maruz kalırlar. Uluslararası
düzeyde bir toplantı söz konusu olduğu zaman olur bu. DHKP–C de
daha önce önemli bir ziyaret ve toplantı söz konusu olunca
Türkiye’de müşterek operasyonlara maruz kaldı. Hatta bir seferinde
İstanbul’da örgüt liderlerinin yakalanmasına ramak kalmıştı.
Operasyon Türk ve ABD güvenlik istihbarat güçleri tarafından
müştereken yapılmıştı. Bu tarz örgütlerin çökertilmesi büyük ölçüde
uluslararası konjonktüre bağlıdır. Konjonktür müsait ise müşterek
operasyonlar ile üzerine gidebilirsiniz. Aksi takdirde mutlaka bir
devlet himayesi veya hoşgörüsü altında hayatlarını kontrollü idame
ettirirler. Temel felsefesi Marksist Leninist olan DHKP–C’nin son
on yıldaki değişikliklere ve globalleşme sürecine bağlı olarak
fazla hareketlilik göstermesine müsaade edilmiyor. Bazı devletlerin
istikrarsızlaştırma operasyonları kapsamında bu tarz yapılanmalara
ihtiyaçları oluyor. Bunu maalesef geçtiğimiz yıllarda yaşadık.
Özellikle Türkiye’ye karşı operasyonlarda başımıza çok geldi. (*)
Terör uzmanı Kaynak: Haber7