Fehmi Koru'dan Habertürk'te mahçup başlangıç!
Abone olHabertürk'e transfer olan Fehmi Koru bugün ilk yazısında kendisini tanıyan tanımayan herkese hoşbulduk dedi...
Star gazetesinden Habertürk'e transfer
olan Fehmi Koru, bugün ilk yazısını kaleme aldı. "Bu bir
'Hoşbulduk' yazısıdır" başlıklı yazısı "Gündem" isimli köşesinde
okurla buluşan Koru, bir yandan köşe yazarlığının geçmişten
günümüze geçirdiği evreleri nostaljik bir şekilde anlatırken, bir
yandan da, işinin beğenilse de kızılsa da yazısını okutmak
olduğunun altını çizdi.
Oldukça tutuk, hatta çekingen bir üslupla yazdığı anlaşılan
yazısında Koru, "Çoğu zaman sizinkiyle örtüşecek görüşlerim
ve memnun kalacaksınız; herhalde bana kızacağınız günler de
olacak... Beğenseniz de kızsanız da, yazdıklarımı okutmak benim
görevim..." derken, "televizyon sayesinde, her
görüş sahibinin yazdığı gazeteyi aşan bilinilirliği var; o sayede
biraz tanındığımı da sanıyorum. Tanımayanlarınızla ya da
televizyondan tamsa dahi yazılarımdan habersiz kalmış olanlarınızla
bugünden itibaren Habertürk sayfalarında tanışacağız"
diyerek ilginç bir başlangıç yaptı.
İşte Koru'nun merkez medyadaki ilk yazısından çarpıcı bir
bölüm:
KÖŞE YAZARI SIFATI ÜZERİMİZE YAPIŞTI KALDI
ESKİLER "fıkra muharriri" diye söz ederlerdi
kendilerinden, "Ne iş yaparsınız?" sorusuna cevap
olarak...
(...)
Şimdilerde yaptığımız işin adı "köşe yazarlığı",
bizlerden söz edilirken kullanılan unvan da
"gazeteci-yazar"...
Gazeteler eskisi gibi bütün yazarlarına bir köşe veremiyor, sayımız
çoğaldı çünkü; o sebeple yazılar çeşitli biçimlerde yer buluyor
gazetelerde...
Ama olsun, "köşe yazarı" sıfatı üzerimize yapıştı
kaldı. Bütün bir gazete sayfasını işgal edenimiz de var, küçük bir
köşede üç-dört ayrı konuyu ele alanımız da...
EDEBİYATÇILAR ÇEKİLDİ KÖŞELER SİYASET
GÖZLEMCİLERİNE KALDI
Biraz da hor gözle baktıkları için edebiyatçılar
gazetelerden çekildiler; köşeler iç ve dış siyaset
gözlemcilerine kaldı. Süslü ve tumturaklı cümleler, yerlerini,
yalın ve renksiz ifadelere bıraktı. Her gün bir sigara
içimi uzunlukta yazılarla çıkılıyor okurların karşısına; bir
zamanlar çocuklardan işitilince ağızlara biber sürülen küfürler
bile yer alabiliyor her eve giren gazetelerde çıkan
yazılarda...
MESLEK BİTECEK SANILIYORDU AMA BİZE
DUYULAN İHTİYAÇ ARTIYOR
Karmaşık bir dünyada yaşıyoruz ve yaptığımız işe duyulan ihtiyaç
artıyor.
İhtiyacın eksilmesi ve hatta mesleğin zaman içerisinde kaybolması
-hiç değilse önemini yitirmesi- beklendiği halde...
"Eski Türkiye-Yeni Türkiye" ayrımını
önemseyenlerin bile çoğu kez ihmal ettiği gerçek yüzünden:
Aslında yalnız bizim ülkemiz değişmiyor, etrafımızdaki
coğrafya vo dünya da korkunç bir hızla değişiyor...
Arkanıza yaslanıp kendi hayat akışınız içerisinde tanığı olduğunuz
değişimleri gözünüzün önünden şöyle bir geçirin...
Size yardımcı olmak üzere artık hepimizin kullandığı araştırma
motoru Google'ın Başkanı Erit Schmidt'in tespitini aktarayım:
"Uygarlığın ilk gününden 200.3 yılına kadar, insanlık, beş
exabit veri üretti; şimdilerde biz, beş exabit veriyi her iki günde
bir üretiyoruz ve bu hız her geçen gün anıyor." Böyle bir
dünyada bizlere ihtiyaç var...
BENİM HAYATIM BU: 30 YILDIR HERGÜN
YAZIYORUM
İşte bu bizim hayatımız... Benim de hayatım... Öncesi de
var, ama son otuz yıldır hiç aksatmaksızın her gün gazetelerde
okurlarla buluşuyorum.
Şimdilerde, televizyon sayesinde, her görüş sahibinin yazdığı
gazeteyi aşan bilinirliği var; o sayede biraz tanındığımı da
sanıyorum.
Tanımayanlarınızla ya da televizyondan tamsa dahi
yazılarımdan habersiz kalmış olanlarınızla bugünden itibaren
Habertürk sayfalarında tanışacağız. İçeride ve dışarıda
meydana gelen gelişmeleri, geçmişi ihmal etmeyen bir gelecek
perspektifini, elbette kendime ait görüş açısından
yorumlayacağım.
Çoğu zaman sizinkiyle örtüşecek görüşlerim ve memnun
kalacaksınız; herhalde bana kızacağınız günler de olacak...
Beğenseniz de kızsanız da, yazdıklarımı okutmak benim
görevim...
Başlayalım mı?