Fehmi Koru'dan cemaatte neler oluyor kulisi!
Abone olSeçim sonuçları sonrası Pensilvanya ve cemaat cephesinde yaşananları sorgulayan Fehmi Koru, cemaate yakın bir dostundan edindiği çarpıcı notlar paylaştı...
İNTERNETHABER.COM
AK Parti ile cemaat arasındaki kavgayı yakından takip eden
isimlerden Star si yazarı Fehmi
Koru, cemaat cephesinde yaşananlara dair çarpıcı notlar
paylaştı. Koru "cemaate uzak durmayan bir dostum"
dediği kaynağının aktardığı kulisleri köşesine taşırken
Pensilvanya'da olan bitenleri sorguladı.
Koru, Taha Kıvanç mahlasıyla kaleme aldığı yazısında sözkonusu "dost"unun notlarını bir mektup halinde köşesinde yayınladı. Seçim sonuçları sonrası Pensilvanya ve cemaat cephesinde yaşananları sorgulayan Fehmi Koru, ABD'nin cemaate yaklaşımındaki değişim mesajlarına dikkat çekti.
İşte Koru'nun paylaştığı "kulis hacmindeki" o mektup:
GÜLEN'İN MEKTUBU SONRASI OLANLAR MUAMMA
Yaşanan süreçte bana ‘muamma’ gelen, bugünden geriye dönüp
baktığımda ‘17 Aralık süreci’ sırasında zihnime takılan ve o gün
bugündür aklımı zorlayan pek çok nokta var.
İlki şu: Fethullah Gülen kendisini ziyaret eden misafiri eliyle
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ulaştırılmak üzere verdiği mektupta
olağanüstü yumuşak ifadeler kullanmıştı. Sertliğin karşılıklı
tırmandırılması niyetinde olmadığını belli ediyordu. Buna karşılık,
mektubun Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahiline girdiği gün
(25 Aralık) 21 kişiyle ilgili yasal süreç başlatıldı.
‘Cemaat’in ikinci hamlesi’ olarak görülen ve Tayyip Bey’i niyetten
kuşkulandıran bu girişim neyin nesiydi?
CEMAAT NEDEN CEPHE
GENİŞLETTİ?
Aralarında Cemaat’in hep olumlu yaklaştığı farklı dini grupların
saygın isimleri ile hizmetlere katkılarıyla bilinen işadamları da
vardı o 21 kişilik listede. Cemaat ikinci hamlesiyle yalnızca
Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’ye değil, çok daha geniş bir kesime
karşı tavır almış oldu. Yani cephe genişletti. Bunun anlamı
neydi?
CEMAATTE GÜL VE GÖKÇEK
SEVGİSİ
Pensilvanya’ya giden konuklar bazı siyasetçilerin sevilmediği,
bazılarının da sevildiği kanısıyla Türkiye’ye dönmekteydiler.
Sevilenler arasında iki isim özellikle öne çıkmaktaydı: Abdullah
Gül ile Melih Gökçek.
Mektupta olağanüstü saygılı sözcüklerle kendisine hitap edilen
Cumhurbaşkanı Gül ile Ankara belediye başkanı Melih Gökçek de
Cemaat adına olduğu varsayılması gereken medya hücumlarından
nasiplerini aldılar. Melih Bey kendisine yönelik tavırdan söz
ederken bir ara gözyaşlarına bile hakim olamadı; o kadar üzücüydü
hücumlar.
ABD CEMAAT KONUSUNDA 2010 TAVRINA
DÖNDÜ
Süreç boyunca Washington ve Brüksel başta olmak üzere Batılı
başkentlerden hükümet karşıtı mesajlar yoğun biçimde geliyordu.
Mesajları okuduğumda, görüş açıklayanların sanki biraz önce
kendilerine aktarılmış bilgileri demeç olarak verdiği hissine
kapılıyordum. Seçim oldu, Batı’dan mesaj trafiği bıçakla kesilmişe
döndü; Washington’dan çıkan “Unutun Pensilvanya’daki zatı”
açıklaması dışında.
Washington Cemaat konusunda 2010 öncesi tavrına döndüğünü ilân
etmiş oldu o açıklamayla. 2010 öncesinde, ‘yabancı dinadamı’
kontenjanından verilen vizeyi uzatmaya yanaşmayarak ve her ay
kendisini ziyaret eden Cemaat öndegelenlerinin vizelerini iptal
edip gelenleri ilk uçakla geri göndererek, Fethullah Gülen’i
Türkiye’ye dönmeye zorluyordu ABD.
Benzer bir tavrı şimdilerde de benimseyebilir Washington.
Kendilerine aldatılmışlık hissi yaşatanın kulaklarına yanlış
bilgiler fısıldayan ‘gazeteciler’ olduğu kanaati Batı ülkeleri
siyasileri ve bürokratlarına hâkim sanırım. Daha önce ‘çat kapı’
gelenlere şimdi randevu vermiyorlarsa şaşırmam.
GÜLEN'DEN ŞAŞIRTAN
AÇIKLAMA
En şaşırtıcı açıklama, seçim sonrasında Pensilvanya’dan geldi.
Öncesinde Türkiye’deki medyası aracılığıyla mesaj vermeyi yeğleyen
Fethullah Gülen, sonrasında, kendi internet sitesine, “Kasetler,
tapeler yoluyla sonuç almaya çalışmak bizim meşrebimize aykırı”
anlamına gelecek bir görüş açıklattı.
GÜLEN CEMAAT MEDYASINI
DIŞLAYABİLİR
Dört ay boyunca, hepimiz, telefon görüşmelerine kulak verme ve
ortam dinlemeleri yoluyla elde edilmiş ses kayıtlarının Cemaat’le
ilişkili olduğunu düşünüyorduk halbuki. Neden böyle düşünüyorduk?
Cevap basit: Yakın medyanın onlara sahip çıkması yüzünden.
Sanıyorum, Pensilvanya, “Biz yapmadık, onlar yaptı” mesajı veriyor.
Medyayı dışlamanın arkasının gelmesini de bekliyorum.
Dostumun raporu bu. Makul gelse bile, yaşananları bir gazeteci
grubunun yerli-yabancı bürokratları manipüle etmesine bağlamanın
hayli saf bir yaklaşım olduğunu kayda geçirmek isterim.
Washington aldanır, Brüksel de... Pensilvanya aldatılır mı?