Fehmi Koru'dan AK Parti'ye rest
Abone olHabertürk gazetesi yazarı Fehmi Koru, AK Parti'yi kuruluşundan bu yana desteklediğini ama eğer istikamet değişirse 'hiç tereddütsüz' safını yeniden belirleyeceğini açıkladı.
İNTERNETHABER.COM
"Her gün bıkıp usanmadan yazılarla okur karşısına çıktığım son 30
yıl boyunca iç dökmemi gerektiren bir durum hiç olmamıştı. Bugünün
şartları beni buna zorluyor" diyen Habertürk yazarı Fehmi Koru AK
Parti'yi neden desteklediğini yazdı.
Abdullah Gül'ün genel başkanlık için önünün kesilmesinin
ardından AK Parti'nin içindeki ayrışmalar iyice günyüzüne çıktı.
Sürekli, Gül'ün tarafında olduğu söylenen Fehmi koru da, AK
Parti'ye olan desteğini çekebileceğini açık açık
yazdı:
"AK Parti çizgisinden vazgeçer, şimdi beğenmediğim bir
başkası temel değerler istikametinde konuşlanırsa... İçinde
dostlarım, arkadaşlarım, sevdiğim insanlar bulunmasına bakmadan,
hiç tereddütsüz, safımı yeniden belirlerim."
Fehmi Koru'nun 'Kızan kızsın, kendimi yazdım...' başlıklı bugünkü
yazısı şöyle:
GÜL MÜ, ERDOĞAN MI?
Kritik dönemlerde hep aynı soru zihnimde dolanmaya başlar: Ben neyi
savunuyorum? Ak Parti’yi mi? Tayyip Erdoğan’ı mı? Abdullah Gül’ü
mü? Yoksa derdim hepsinden daha büyük, daha kapsamlı mı?
Ömrümün büyük bir bölümünde siyaseti yakından izledim. Yalan söyleyecek değilim; her dönemde kendimi yakın hissettiğim partiler farklı oldu. Son 30 yıldır her gün çoğu siyasi ağırlıklı yazılar yazdığım akılda tutulursa, tercihlerimin beni nasıl yönlendirdiğine dair yolda bıraktığım ipuçlarına kolay ulaşılır.
Eli kalemlilere açılan sütunlar akıllarını geniş kitlelerle
paylaşmaları içindir; ben de her iktidar döneminde bunu en cömertçe
yerine getirenlerdenim.
AK PARTİ'YE HEP OLUMLU
YAKLAŞTIM
Lâfı fazla uzatmadan söyleyeyim: Ak Parti’ye kuruluşundan beri olumlu yaklaştım. Milletimizin çoğunluğunun arzuladığı temel ilkeleri benimsediği, dünyanın gittiği yönü doğru okuyup ülke menfaatlerini önde tutan politikalar üretebilecek çapta bir kadroya sahip olduğu ve sorunların üzerine cesaretle gidebildiği için...
Bugün de rakipleriyle karşılaştırdığımda Ak Parti’yi öncü bir
siyasi çizginin temsilcisi olarak görüyorum.
Yukarıdaki özet, benim için birinci önceliğin şahıslar değil
ülke menfaati olduğunu ve Ak Parti’yi de o yönde desteklenecek bir
siyasi çizgi olarak gördüğümü anlatmıştır umarım.
AK PARTİ'YE DESTEĞİMİ
KESERİM
Ak Parti çizgisinden vazgeçer, şimdi beğenmediğim bir başkası temel değerler istikametinde konuşlanırsa... İçinde dostlarım, arkadaşlarım, sevdiğim insanlar bulunmasına bakmadan, hiç tereddütsüz, safımı yeniden belirlerim.
Partili veya partici değil, zaman içerisinde yarıdan fazlası Ak
Parti seçmeni haline dönüşmüş, özgürlükleri, demokrasiyi, dini
değerleri önemseyen, ayrılık-gayrılık gözetmediği gibi
farklılıkları zenginlik olarak gören toplumun tercihlerinden
yanayım.
AK PARTİ'NİN POTANSİYELİ YÜZDE
70
‘Ortak akıl’ deyimiyle ifade edilebilecek bir karar alma sürecinin doğrulara erişmede vazgeçilmez olduğuna inanıyorum.
Yüzde 35’le başlayan oylarını zaman içerisinde yüzde 52 düzeyine
çıkarması Ak Parti’nin, başkalarına sürpriz gelse bile, bu siyasi
çizginin potansiyel halk desteğinin yüzde 70 olduğunu daha ilk
günden ilân etmiş biri olarak beni hiç şaşırtmadı.
'ORTAK AKIL' VURGULANSA OY DAHA FAZLA
OLURDU
Son cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘ortak akıl’ görüntüsü biraz daha fazla vurgulanmış olsaydı, sandığa yüzde 52 olarak yansıyan oranın hayli yüksek gerçekleşebileceği kanaatindeyim. Biraz daha kucaklayıcı bir üslup ve halkın teveccühü istikametinde bir vitrin çalışması eşliğinde gidilecek seçimde oylar çok daha yukarı fırlasaydı fena mı olurdu?
Galiba sorunum şurada: Ak Parti’yi ‘Ak Partili’ kalemler kadar
savunmuyorum... Tayyip Erdoğan’ı ‘misyon adamı’ olarak görüyor ve
takdir ediyorum, ama onu bazılarının her yazardan beklediği
coşkuyla övmüyorum... Abdullah Gül söz konusu olduğunda biraz daha
fazla ‘taraf’ görüntüsü veriyorum; fakat bunun üzerimdeki etkisi
rahatsız edici: Baştan ‘taraf’ görülmem arzu ettiğim açıklıkta
derdimi anlatmayı kısıtlıyor çünkü...
ŞARTLAR BENİ BUNA
ZORLADI
Her gün bıkıp usanmadan yazılarla okur karşısına çıktığım son 30 yıl boyunca iç dökmemi gerektiren bir durum hiç olmamıştı. Bugünün şartları beni buna zorluyor.
İlk bakışta farklı görünseler bile her dönemin çetin zorlukları vardır; hele 2071’e kadar iktidarda kalmayı planlayan bir siyasi partinin yollarına kimse gül dökmez.
Ne bizim memlekette, ne de bir başkasında...
‘Akıl akıldan üstündür’ sözünü ise hiç yabana atmamak
gerek...