FED'in faizi artırmasının etkileri! 2019 ve 2020'de işler zorlaşacak
Abone olFed faizi artırıp, genişlemeci para politikası dönemini sonlandırdı peki bu karar ne anlama geliyor, Türkiye gibi gelişen ülkeleri ne bekliyor?
ABD Merkez Bankası Fed'in Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC)
faizi 0,25 puan artırma kararı aldı. Bu karar öncesinde piyasada
Fed'in faiz artırımı yapacağına ilişkin beklentiler yüzde 100
düzeyine çıkmıştı.
Peki Fed faizi artırıp, genişlemeci para politikası dönemini sonlandırması ne anlama geliyor, Türkiye gibi gelişen ülkeleri ne bekliyor? Bu sorunun yanıtını BBC'de analizi yayınlanan Ekonomist Mahfi Eğilmez verdi.
Mahfi Eğilmez'e göre, Fed bu kararıyla bir kez daha Merkez Bankası'nın sürprize yer vermeden karar alarak beklenti yönetimini olumlu yönde kullanması gereğinin dersini vermiş oldu. Özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın Fed karşıtı bazı açıklamalarının yarattığı tereddütler de bu yolla aşılmış oldu.
Gelinen aşamada ABD ekonomisi ve Fed hedefleri açısından durum
şöyle görünüyor:
1-Faiz 1,75 - 2,00 aralığından 2,00 - 2,25
aralığına yükselmiş oldu.
Yılsonuna kadar bir kez daha faiz artırımı yapılması neredeyse
kesinleşmiş görünüyor.
2-Enflasyon, ulaştığı yüzde 2,1 oranıyla, uzun
vadeli hedefin (yüzde 2,0) üzerine çıkmış bulunuyor.
3-ABD ekonomisi büyüme oranında yüzde 2,5 düzeyini
aşarak potansiyel büyüme oranını geçmiş görünüyor.
4-İstihdam ciddi toparlanma sergiliyor, işsizlik
eldeki son veriye göre yüzde 3,9 oranına gerilemiş bulunuyor. Bu
oran, ABD için doğal işsizlik oranı olarak kabul edilen düzey olan
yüzde 4 oranının altındaki bir düzeye işaret ediyor.
5-Fed'in bilanço küçültme operasyonu planlandığı
gibi devam ediyor.
ABD ekonomisinin geleceğine ilişkin
tahminler
Fed Açık Piyasa İşlemleri Komitesi üyelerinin ekonomik göstergelere
ve gelişmelere ilişkin ortalama tahminleri de şöyle açıklandı
(parantez içindeki oranlar üyelerin önceki ortalama tahminlerini
gösteriyor.) Görüleceği gibi Fed Açık Piyasa İşlemleri Komitesi
üyelerinin tahminleri ABD ekonomisinin artık krizden uzaklaştığını
ortaya koyuyor.
FED'in parasal
sıkılaştırması
Fed, 2013 yılı ilkbaharında o zamanki Başkan Ben Bernanke'nin
açıkladığı plana uygun olarak yoluna devam ediyor. Bernanke, 2013
yılının ilkbaharında likidite bolluğunun sonunun yakında geleceğini
açıkladığında bu konuyu ciddiye alarak uzun vadeli önlemlere
girişen ekonomiler bugün daha rahat konumdalar.
Türkiye, kırılgan beşli arasında kabul edildiği halde, bu konuda faiz artırımı gibi kısa vadeli önlemlerle yetinip daha köklü önlemler almayan ekonomilerin başındaydı. O nedenle de son üç yıldır en fazla değer yitiren para TL oldu.
Fonlar ABD'ye
akıyor
Fed'in piyasalara dağıttığı dolarları geri çekmesinin yarattığı
likidite daralmasının yanı sıra faizi de artırması dünyadaki
fonların ABD'ye yönlenmesine yol açıyor. Kriz sırasında ABD
ekonomisinde risk yüksek faiz düşüktü ve fonları yönetenler bu
fonları riski yüksek faizi de yüksek ekonomilere yöneltmeyi tercih
ediyorlardı.
Dış finansman ihtiyacı olan ülkelerin durumu ne?
Asıl sıkıntı, likidite daralmasının daha da artacağı 2019 ve 2020 yıllarında çıkacak. Çünkü Fed'in sıkı para politikasına Avrupa Merkez Bankası'nın da (ECB) eşlik edeceği döneme doğru ilerliyoruz. Fed'in bir yandan faiz artırarak bir yandan da piyasadaki parayı çekerek yaptığı sıkılaştırmaya karşın ECB, İngiltere Merkez bankası (BoE) ve Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ) faiz artırmadan piyasaya para sürmeye devam etmeleri dış finansmana ihtiyacı olan gelişme yolundaki ülkelerin iyice daralmasına engel oluyordu.
ECB, önceki toplantısında önce parasal genişlemeyi azaltma sonra da durdurma kararı aldı. ECB, uyguladığı parasal genişleme programı çerçevesinde piyasaya ayda 30 milyar euro veriyor. Açıklamaya göre bu programa Eylül ayı sonuna kadar devam edecek, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında bu miktar aylık 15 milyar euroya düşürülecek ve yılsonunda parasal genişleme programı sonlandırılacak.
ECB yetkilileri, bu paraları nasıl geri çekeceklerini yani parasal sıkılaştırmaya ne zaman ve hangi boyutta başlayacaklarını henüz açıklamadılar. Bu açıklamanın yapılmasıyla birlikte Fed'in yarattığı daralmaya ek olarak ECB'nin yaratacağı daralma da başlayacak.
Dolayısıyla dış finansman ihtiyacı büyük olan ekonomiler açısından asıl sıkıntının ortaya çıkacağı 2019 ve 2020 yılları çok daha kritik bir dönem olacak.