F.Bahçe-Beşiktaş maçı için tarihi itiraf
Abone ol22 yıl sonra düdüğünü asıp, hakemliği bıkaran Selçuk Dereli Fenerbahçe-Beşiktaş maçı için tarihi itirafta bulundu.
FAAL olarak yürütmekte olduğu hakemlik görevini 24
Aralık 2009 tarihinde ani bir kararla bıraktığını açıklayan FIFA
kokartlı eski hakem Selçuk Dereli, Aziz Yıldırım'dan Merkez Hakem
Kurulu'na kadar birçok konuda ilk defa Doğan Haber Ajansı'na
açıklamada bulunarak, uzun süredir koruduğu sessizliğini bozdu ve
gündem yaratacak açıklamalarda bulundu.
"HEDEFLERİM VARDI, KIRGINLIKLARIM OLDU"
Söze ilk olarak kendi hakemlik kariyerini hatırlatarak başlayan
FIFA kokartlı eski hakem Selçuk Dereli, "Hakemlikle ilgili bir
takvimim vardı ve bu takvimde Dünya Kupası'na gitmek, Avrupa'nın
önemli maçlarını yönetmekti. Benim kendi elimde olmayan ve
kendiliğinden gelişen bazı nedenlerden dolayı bu takvimin dışında
kaldığımı düşünüyorum. Bu anlamda kırgınlıklarım oldu.
Hedefe gitmeme 1 adım kalmıştı. Ben bunun nedenini çok iyi
biliyorum ama bunu kamoyuyla zamanı gelince paylaşacağım.
İnsanların en büyük arzusu bir işe emek verdiğinde bunun
karşılığını almak istemeleridir. Ben 22 yıl boyunca hakem
camiasına hizmet ettim. Birçok hedefimi yakalamıştım ve bir hedefim
kalmıştı. O hedefi de yakalayamayınca hakemliği bırakmayı
uygun gördüm" dedi.
"İLERİDE TÜRK FUTBOLUNUN İÇERİSİNDE YER
ALACAĞIM"
Hakemliği bıraktıktan sonraki süreçte iş hayatında yaptığı
atılımları anlatan eski hakem Selçuk Dereli, "Ben hakemliği
bıraktıktan sonra İtalyan giyim firması Errea'nın Türkiye direktörü
oldum ve bununla ilgileniyorum. Kalan zamanlarda ailemle
ilgileniyorum. Ben faal olarak hakemliği bıraktım, ama Türk
futbolunu yakından takip ediyorum ve ileride bunun bir noktasında
olacağım" diye konuştu.
"FENERBAHÇE-BEŞİKTAŞ MAÇINDA HATALIYDIM, AMA AZİZ YILDIRIM DA YANLIŞ YAPTI" |
2007 yılında Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan Türkiye
Kupası yarı final rövanş karşılaşmasını yönettikten sonra
Selçuk Dereli, sarı-lacivertli yöneticiler tarafından
sertçe eleştirilmiş ve mahkemelik olmuştu. Dereli, Aziz
Yıldırım, Ali Koç ve Murat Özaydınlı'ya tazminat davası açmış ve
neticesinde kazanmıştı. Bu olayın kendisine hatırlatılması
üzerine Dereli, şu açıklamalarda bulundu: "Maçı tekrar izledikten sonra bir pozisyonda yaptığım hatayı gördüm ama bunu müsabakadan sonra farkettim. O an takdir hakkı benimdi. Bunlar hep oyunun içinde olan şeyler, ama hiçbir hatanın karşılığı Sayın Aziz Yıldırım'ın tepkisini haketmiyor. Tepkisi çok yanlış ve ağırdı. Şahsıma ve hakem arkadaşlarıma yönelik çok ağır ithamlarda bulunulmuştu. Ben de her onurlu insanın yapması gerektiği gibi bu olayı mahkemeye taşıdım ve sonuçta dava sonuçlandı, kamoyu da bunu yakından biliyor. Benim hakemliğim süresince bir kulüp yöneticisiyle muhattap olmam mümkün değil. Ancak bir aile olarak bu diyaloglar devam etmiştir. Dolayısıyla ben birisiyle mahkemelik olmuşumdur, ama bu benim o kişiyle ilgili değerlendirme yaparken beni tesir altında bırakmaz. Daha sonra yine Fenerbahçe maçına çıktım ve maçımı yönettim. Sadece Aziz Yıldırım ile değil bazı yöneticilerle de mahkemelik olmuştum. Fenerbahçe Kulübü'yle davalık değildim." |
"TFF VEYA MHK BAŞKANLIĞI MI? NEDEN OLMASIN !"
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı (TFF) veya Merkez Hakem
Kurulu Başkanlığı'nı (MHK) ileride yapabileceğini söyleyen Dereli,
"Neden olmasın, işadamlarının, çiftçilerin, sanayicilerin
federasyon başkanlığı yaptığı ülkemizde bir spor adamının Türkiye
Futbol Federasyon Başkanlığı'nı yapacak olması son derece
normal. Kesinlikle düşünüyorum demiyorum ama bunu zaman
gösterecek. Zamanı geldiğinde mutlaka bu konular kamoyuyla
paylaşılır. Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı da olabilir. Bunların
hepsi bir süreç işi. Bunların hepsi zamanla şekillenir ve oturur.
Zamanı gelince kararımızı veririz. Eğer Türkiye'de MHK Başkanlığı
ile ilgili isimler yer alırsa muhakkak Selçuk Dereli ismi de geçer.
Ben şu anda Dereli ailesinin MHK Başkanlığını yapıyorum. Kendi
aileme zaman ayırıyorum. Zamanı gelince bunların hepsi düşünülüp
değerlendirilir. MHK Başkanlığı onurlu bir görevdir. Bugün için
tabiki kesin bir karar vermedim ama uygun ortam ve şartlar oluşursa
düşünebilirim" ifadelerini kullandı.
"DENİZLİSPOR-FENERBAHÇE MAÇINI TÜRK HAKEMLİĞİNE YAKIŞIR BİR
ŞEKİLDE YÖNETTİM"
Fenerbahçe'nin 2005-2006 sezonunun son haftasında deplasmanda
Denizlispor ile berabere kalarak şampiyonluğu Galatasaray'a
kaptırdığı maçı yöneten Selçuk Dereli, o günlerde hakkında çıkan
spekülasyonlara yönelik olarak, "Denizlispor - Fenerbahçe
maçı benim kariyerimdeki en önemli maçlardan biriydi. Çünkü benim
çaldığım son düdük ile şampiyon olan ve ligden düşen takımlar belli
oldu. O maçtan sonra bazı art niyetli kesimlerden bana
eleştiriler geldi. Şahsi kanaatim o yönde. Ancak ben eleştirilerin
birçoğuna katılmıyorum. Türk hakemliğine yakışır bir maç
yönettiğimi düşünüyorum. Tabii ki bütün hakemlerin yönetmeyi arzu
ettiği bir maçı yönetmiştim. Biliyorsunuz ki maç belli bir süre
uzadı. O uzatma dakikalarında belki de 70 milyon bir tek o maçı
izledi. Dolayısıyla her hakem arzu eder böylesine kritik bir
müsabakada yer almayı. O maçtaki başarılı performansım
toplumun birçok kesmi tarafından takdir edildi, çünkü biz hakem
dörtlüsü olarak çok başarılı bir maç çıkarmıştık" şeklinde
konuştu.
"MEDYA MENSUPLARI VE YÖNETİCİLER, TARAFTARLIK YÖNLERİNİ
BIRAKMALILAR"
Kendi hakemlik döneminde de olduğu gibi şu anda hakemlere yönelik
çok ağır eleştiriler olduğunu vurgulayan Dereli, "Haklı olan
eleşiriler var, ama yine de çok acımasızca yapılıyor. Hakemlerin de
insan olduğu unutulmamalıdır. Bazı kişiler kendi kişisel
menfaatleri için hakemlere yükleniyor ve hedef şaşırtıyorlar. Eğer
yöneticiler kendi hatalarını göz önüne çıkarırlarsa kulüplere daha
faydalı olurlar. Bu arada hakem yönetimlerinde bir
eksiklik varsa yeni projeler de üretilebilir. Meyda kesimi de çok
acımasızca davranıyor. Kesinlikle genel konuşmuyorum ama bazı medya
kuruluşları taraflı davranıyor. Medya mensuplarının üzerlerindeki
formayı göreve başladıkları anda çıkarmadıklarını görüyorum. Bu çok
üzücü, bence öyle olmamalı. İnsanlar işlerini yaparken tarafsız
olmalı. Biz de belli takımlara ilgi duyuyorduk, ama
hakemliğe başladıktan sonra o duygumuzu yok ettik. En azından kendi
adıma konuşmam lazım. Dolayısıyla medya mesupları ve
yöneticiler de bu taraftarlık yönlerini dışarıda bırakmaları
gerekiyor. Hakemleri acımasızca eleştirenler birşey söylemek
istiyorum. Eğer ehli olamıyorsanız bari edepli olun"
dedi.
"PRENSİPLERİME UYARSA SPOR YORUMCULUĞU YAPARIM"
Hakemliği bıraktıktan sonra TV kanallarında spor yorumculuğu
yapması yönünde sorulan bir soruya Dereli, "Bununla ilgili
gerçekten çok ciddi teklifler var ama benim de bazı prensiplerim ve
karakter yapım var. Buna uyan ciddi bir kuruluş olursa
tabiki ekranlardan da Türk sporuna katkıda bulunmak isterim.
Ancak bunun için şu anda erken. Zamanı gelince bunu da
değerlendireceğim" şeklinde yanıt verdi.
"HAKEMLİKTE EN ÖNEMLİ İKİ ŞEY ÇALIŞMAK VE
DİSİPLİN"
Türkiye'de görev yapan hakemlerin üzerlerindeki baskının nasıl
azaltılabileceğine değinen eski hakem Selçuk Dereli,
"Herşeyin başı karakterden geçiyor. Hakemlerin kendilerine
çok iş düşüyor ve hayatta herşeye kendileri karar
verebilmeleri gerekiyor. Ben hakemliği bırakma sürecimde
neden sorusu ile çok karşılaştım ve şunu söyledim. Kişiliksiz bir
imparator Selçuk Dereli olmaktansa onurlu bir insan olmayı tercih
ettim. Onurlu bir insan olarak hayatta kalmak beni en çok mutlu
eden şeydir. Bundan sonra hakemliğe başlayacak ve şu anda faal
olarak çalışan arkadaşlarıma söylemek istediğim şey şudur ki;
Lütfen hayatta herşeye kendiniz karar verin, çok çalışın,
çok disiplinli olun. Başarılı olmamak için neden yok ama yeterki
çok çalışalım" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE FUTBOL CAMİASI PROFESYONEL
DEĞİL"
Türkiye'de futbol camiasının profesyonel olmadığını dile getiren
Dereli, "Uluslararası düzeyde birçok müsabaka yönettim. Ben
Türkiye'de bir müsabakayı yönettikten sonra beni tebrik eden çok
fazla yönetici görmedim ama yurtdışında UEFA Kupası çeyrek
finalinde Bordeaux ile Anderlecht arasında oynanan müsabakayı
yönettim ve Bordeaux takımından da 2 tane oyuncuyu ihraç etmiştim
ve Bordeaux da kupaya veda etmişti. Koridorda da bazı
sporcuların bize tepkisi olmuştu. Sonra Bordeaux takımının kulüp
başkanının bizimle görüşmek istediğini söylediler. Önce biraz
çekindik, çünkü yenilen takımın kulüp başkanı olduğu için tepki
göstereceklerini düşündük. Başkan soyunma odasına girdi ve bizi
tebrik etti. Maçı hem canlı hem de monitörden izlediğini ve bizim
doğru kararlar verdiğimizi söyledi. 'Bütün hatalar benim
futbolcularımdadır, sizi tebrik ediyorum' dedi. Bu olay da benim
için çok ilginç bir anı oldu" dedi.
"HAKEMLİK SADECE PARA KAZANMAK DEĞİL, BİR MESLEK
OLMALI"
Türkiye'deki hakemlik sistemi ile Avrupa ve Dünya'daki hakemlik
sistemini karşılaştıran eski hakem Dereli, "Türkiye'deki
hakemlik sisteminde en önemli eksiklik eğitim. Olması gereken
profesyonellikte değiliz. Ama şu da bir gerçek ki,
öncesine oranlar hakemler iyi kazanıyor fakat bu yeterli değil.
Türkiye'de hakemlik sisteminin düzeltilmesi için sadece paranın
artırılması yeterli değil. Ülkemizde hakemliğin tek bir iş olarak,
profesyonelce yapılması ve bütün zamanın buna ayrılması gerekiyor"
şeklinde konuştu.
"TÜRK HAKEMLİĞİ, BİZİMLE BİRKİKTE 20 YILINI
KAYBETTİ"
Türkiye'de son 5 senede birçok hakemin kendisi gibi ani kararlarla
hakemliği bıraktığının hatırlatılması üzerine Dereli, "Yöneticilere
düşen görev ailenin mutluluğunu sağlayarak belli bir çizgide
başarıya gitmektir. Son yıllarda sebebini bilmediğim bir şekilde
bazı arkadaşlara ön yargılı davranılıyor. Türk futboluna yıllarını
ve emeklerini verdiler, Türk futbolunun onlara ihtiyacı
vardı. Son dönemlerdeki hakem yönetimlerinde de bunu açıkça
görüyoruz. O arkadaşların bilgi ve deneyimi bugün MHK
ailesinin içerisinde olabilseydi hakemlerin bugün ki başarısı çok
daha fazla olabilirdi. Ben arkadaşlarımın hakem camiasından
bu şekilde ayrılmalarından dolayı çok üzgünüm. Keşke bir arada
olabilseydik. Yöneticilik ben göreve geldim, bunları içeri
aldım, bunları dışarıda bıraktım demek değildir. Geçmişte
hatırlarsanız öğrenciler olmasa ben Milli Eğitim Bakanlığı'nı çok
kolay idare ederim diye beyan veren bürokratlar olmuştu. Ancak bu
doğru değil. Doğru olan o öğrencilerle birlikte mutlu bir aile
olabilmek önemli. Bence o şans kaybedildi ve Türk hakemliği 20
yılını kaybetti düşüncesindeyim" diye konuştu.
"DUYGUSALLIK DEĞİL, PROFESYONELLİK OLMALI"
Oynanacak müsabakayı kimin yönetmesi gerekiyor ve kim hakediyorsa o
hakemin maça atanması gerektiğini söyleyen FIFA kokartlı eski hakem
Dereli, "Her yöneticin kendi hakemlik anlayışına uygun hakemi
müsabakasında görmek isteği olur. Hangi yönetici kendince başarısız
olan hakemi maçlara atamak isterki. Bunu yapan yönetici bence doğru
bir iş yapmaz. Zaman zaman MHK'nin prensi diye haberler çıkıyor.
Bana göre kim hakediyorsa maçlara o verilmeli. Duygusallık değil,
profesyonellik ön plana çıkmalıdır" dedi.
"MHK SAHİP ÇIKMAZSA HAKEMLER NE YAPSIN?"
Hakemlere Türkiye'de uygulanan ceza sisteminin sorulması üzerine
eski hakem Selçuk Dereli, "Hakemler de bir insan ve elbette hatalar
yapabilirler. Hata yapmış olsa bile o hakemi yıpratmadan belli bir
süre içerisinde tekrar onu kazanmak zorundayız. Eğer bunu yapmazsak
o kişiyi kaybederiz. O hakeme zaten hatasından sonra toplum
tarafından bir baskı uygulanır. Bunun üzerine bir de kendi ailesi
yani MHK sahip çıkmazsa onu kaybetmek çok kolay olur. Bana göre bu
tip maçlardan sonra o hakemi sahiplenmek daha olumlu bir hareket
olur. Bir hakemin yaptığı hata maçın sonucuna da etki edebilir.
İşin içinde bunlar vardır. Ama hatalı sadece hakemler midir? Bence
hayır. Yöneticiler maçlardan sonra sadece hakemlere yüklenipte
kendi futbolcusunun yaptığı hatayı gözardı ederse hata yapmış olur.
Hakemin yaptığı hataları kendi kurumu değerlendirir. Medya
kuruluşları da reyting kaybetmemek için taraftarları olan takımlar
hakkında haber yapamıyorlar. Hakemi yanlız buldukları için sürekli
ona yükleniyorlar. Böyle yaparak Türk futboluna bu şekilde zarar
veriyoruz. Hatayı kim yapıyorsa onun üstünde yoğunlaşmamız
gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"BÜYÜK TAKIMLARIN MAÇINDA HAKEMİ ETKİ ALTINA ALIYORLAR"
4 büyüklerin maçlarını yöneten hakemlerle ilgili bazı
medya kuruluşlarının ve toplumun maçtan önce kamoyu oluşturarak
hakemi baskı altına almaya çalıştığını ifade eden Dereli,
"Ankara'da yaşayan bir insan İstanbul takımını
tutuyor. Bu da hakemin üstünde baskı yaratabilir fakat
hakemin buradaki iradesi çok önemli. Hiçbir hakemin art niyetli
olacağına inanmıyorum. Ama o insanın kendi vicdanıyla ilgili bir
iştir. Etkilenip hata yapabilir. Ben Kahramanmaraşsporluyum.
İnsanlar nerede yaşıyorsa oranın takımına destek vermeli ve
sahip çıkmalı. Ben bu kültürü İngiltere'de gördüm. Oradaki insanlar
doğduğu ve yaşadığı muhitin takımını tutuyorlar. Bir hakem takım
tutarak hakemlik yapamaz, ama ben hakemliği bıraktıktan
sonra kendi şehrimin takımını tutmaya başladım" şeklinde
konuştu.
Hakemlik sürecinde unutamadığı bir olayı anlatan Dereli,
konuşmasına şöyle devam etti:
"Birçok olaylar yaşadık. Mesela bir müsabakada düşme
hattında olan iki takım mücadele ediyordu. Hakemliğe yeni
başlamışsan seni baskı altına almaya çalışırlar. Bir
futbolcu sürekli benimle konuşuyor, itiraz ediyor, her verdiğim
kararda beni baskı altına almaya çalışıyor. Sonra bunlar bir gol
yedi. Ve ben de onlara 'Benimle uğraştığınız kadar rakiple
uğraşsaydınız şimdi siz öndeydiniz' dedim. Oyuncu da bana
'Hocam daha sizi baskı altına alamadık ki rakibi nasıl
alalım' dedi. Böyle esprili bir olay yaşadık."
"KİŞİLİKSİZ BİR İMPARATOR OLACAĞIMA ONURLU BİR İNSAN OLMAYI
TERCİH EDERİM"
İnsanların içinde yaşadığı toplumun menfaatlerine göre hareket
etmesi gerektiğini belirten Dereli son olarak, "Bizler
içinde bulunduğumuz toplumların menfaatlerini düşünerek hareket
etmeliyiz. Kişisel menfaat ve çıkarlar için hareket
etmemeliyiz. Bunu başkaları da yapabilir. O zaman da bir kaos
ortamı oluşur. Çok çalışmak zorundayız. Türk futbol ailesine bunu
söylemek istiyorum. Kişiliksiz bir imparator Selçuk Dereli
olmaktansa onurlu bir insan olmayı tercih ederim" dedi.