Fazla mesai kalp krizi nedeni
Abone olFazla mesai ve uykusuzluk ve bazı biyolojik ve kimyasal düzensizliklere yol açıyor ve kalp hastalıklarına neden oluyor
Kişinin günlük çalışma
süresi uzadıkça vücut zarar görmeye başlıyor. Başta kalp
hastalıkları olmak üzere strese bağlı rahatsızlıklar
artıyor...
Prof. Dr. Murat Tuzcu, Milliyet'te kaleme aldığı 'Kalbimizi
Dinleyelim' başlıklı araştırmada, fazla mesainin kalp krizini
tetiklediğini yazdı:
Cumhur Bey, göğüs ağrısıyla yere yıkılınca işyerinden apar topar
hastaneye kaldırıldı. Her zaman işinden geç dönen kocasının gece
yarısı olup da hâlâ eve gelmediğini gören Pınar Hanım anormal
bir şeyler olduğunu anlamıştı. O sırada telefon çaldı,
kocasının bir iş arkadaşı olan biteni anlattı. Telaşla hastaneye
koşan Pınar Hanım’a yoğun bakım ünitesindeki nöbetçi doktor, Cumhur
Bey’in kalp krizi geçirdiğini, kısa sürede acil bir müdahaleyle
tıkalı olan koroner damarının balonla açılıp stent
yerleştirildiğini söyledi.
İleride yeni bir kalp krizi geçirmesini önlemek için risk
faktörlerinin kontrol edilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Lâkin
44 yaşında olan hastanın görünürde çok sayıda risk faktörü yoktu,
sigara içmiyordu, biraz göbekli olsa da şişman sayılmazdı,
bilindiği kadarıyla yüksek tansiyon veya şeker hastası değildi.
Pınar Hanım, kocasının başına gelenlerin hiç durmadan çalışmasına
bağlı olduğunu söyledi. Çoğu zaman evden sabah 7’de çıkıp akşam
9’dan önce dönmediğinden, hafta sonlarında bile çalıştığından,
doğru dürüst tatil yapmadığından yakındı. Acaba Cumhur Bey
karısının dediği gibi çok çalışmaktan mı hasta olmuştu? Bu soru her
gün uzun saatler çalışan milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor.
Cevabını bulmak için bu konuda yapılmış araştırmalara
bakalım.
Sinsice tahrip ediyor
Bir ay önce Avrupa Kalp Dergisi’nde yayınlanan,
İngiliz ve Finli bilim insanlarının ortaklaşa yaptıkları bir
araştırmada, altı bin İngiliz memurun diğer özelliklerinin yanı
sıra günlük çalışma saatleri dikkatle kaydedildi. Ortalama 11
yıllık bir takipten sonra, 3 saat veya daha uzun fazla mesai yapan
bir memurun, fazla mesai yapmayan birine göre kalp hastası olma
riskinin yüzde 60 arttığı ortaya çıktı.
Araştırmaya katılanların yaşları, kalp damar hastalığına yol
açabilecek özellikleri, sosyoekonomik durumları göz önüne
alındığında da durumun değişmediği görüldü. Fazla çalışma kalbe
zarar veriyordu. Araştırmacılar uzun çalışmanın yarattığı
gerginliğin yanı sıra geriye aileyle geçirilecek veya rahatlayacak
zaman kalmadığından gergin olarak yatılınca uyku düzenin
bozulduğuna dikkat çekiyor. Vücudun maruz bırakıldığı bu olumsuz
etkilerin, yıllar içinde kalp ve damarları sinsice tahrip ettiğini
düşünüyorlar.
Uykusuzluk da suçlu
Yorgunluk ve uykusuzluğun kalp hastalığına yol açtığını gösteren
bulgular yeni değil. 2002’de Japonya’da yapılan bir araştırmada
kalp kriziyle hastaneye yatan 260 kişi incelendi. Hiçbir hastalığı
olmayan yaklaşık 500 kişi de araştırmaya katıldı. Haftada 60
saatten fazla çalışanların kalp krizi geçirme riskinin, 40 saatten
fazla çalışmayanlara göre iki kat arttığı ortaya çıktı. Kalp
hastalığı tehlikesi uykusuzlukla da yakından ilgiliydi. Çoğu iş
gününde 5 saatten az uyuyanlarda kalp krizi yaklaşık 3 kat daha
fazla görüldü. Araştırmaya katılanların diğer özelliklerini de göz
önüne alan analizler, fazla çalışmanın ve
uykusuzluğun yarattığı tehlikenin, geleneksel risk faktörlerinden
bağımsız olduğunu gösterdi. Bu bulgular Pınar Hanım’ın iddiasını
destekler nitelikte. Cumhur Bey’de koroner damar hastalığı
tehlikesini artırıcı, iyi kolesterol düşüklüğü ve göbek çevresinde
artış gibi bazı risk faktörleri olsa da 44 yaşında enfarktüs
geçirmesinde yorgunluğunun ve uykusuzluğunun başrol oynadığını
inkâr etmek çok güç. Acaba uzun çalışma saatleri ve az uyuma nasıl
oluyor da kalp hastalığına yol açıyor?
Peki nasıl zarar veriyor
Uzun saatler işte kalmak ve uykusuzluk insan vücudunda bazı
biyolojik ve kimyasal düzensizliklere yol açıyor. Kalp ve damarlara
olumsuz etki yapan bu değişiklikleri inceleyen araştırmaların en
ilginçlerinden biri Avrupa Kalp Birliği’nin bilimsel dergisinin
Kasım 2009 sayısında yayımlandı. Avusturyalı araştırmacılar 30
doktorun yarısını 8 saatlik iş gününde, diğer yarısını ise 24 saat
nöbet tuttukları bir günde inceledi. Sonra iki gruptaki doktorların
yerini değiştirip normal ve nöbet görevi sırasında yeniden
incelemeye aldılar. Böylece, hem iki grubu karşılaştırmak hem
de her hekimin iki farklı koşuldaki durumunu kıyaslamak mümkün
oldu. Kan ve idrar tahlillerinin yanı sıra devamlı EKG ve
tansiyon kayıtlarıyla bir çok veri elde edildi. Doktorların büyük
ve küçük tansiyonları nöbetçiyken daha yüksek bulundu, kalp
atışlarındaki ahenk de gerilimli olduklarını yansıtıyordu. Nöbet
tuttuklarında sabaha karşı kalplerinde erken vurulardan kaynaklanan
düzensizlik daha sıktı. Kan ve idrar tahlilleri, vücudun tehlikede
olduğu zaman daha çok salgıladığı hormonların ve yangı belirtisi
olan bazı maddelerin nöbet sırasında daha yüksek düzeyde olduğunu
ortaya koydu. Bu bulgular yorgunluk ve uykusuzluğun kalp ve
damarlara nasıl zarar verdiğini ortaya koyuyor.
İşsiz kalma korkusu...
Küreselleşmenin artırdığı rekabet ortamının da
katkısıyla çalışma süreleri artan insanların çoğu bu sağlıksız
duruma boyun eğiyor. İşsiz kalma korkusunun yarattığı güvensizlik
ortamı, işverenin fazla mesai talebine hayır demeyi güçleştiriyor.
Kendi islerinde çalışanların durumu da daha iyi değil. Uzun çalışma
saatleri sadece özel yaşamımızdan ve ailemizle harcayabileceğimiz
zamandan çalmakla kalmıyor, uyku süremizi de kısaltıyor, kalitesini
bozuyor, en önemlisi de sağlığımızı tehdit ediyor. Yazıyı, 1952’de
Nobel Edebiyat Ödülü alan, 1970’de 97 yaşındayken ölen, “Aylaklığa
Övgü” kitabının yazarı İngiliz matematikçi ve filozofu Bertrand
Russel’ın bir sözüyle bitirelim: “Doktor olsam, işini çok önemseyen
herkese bir tatil reçetesi yazardım.”