Fazla abi gay mi yapar?
Abone olHomoseksüeller erkek üzerinde yapılan araştırmada eşcinselliğin ana rahminde belirlendiğini kanıtladı.
ABD"li araştırmacıların “Üst üste erkek doğuran annenin
bünyesinin, son erkek cenine tepki vermesi, onu eşcinsel yapar”
iddiasını sordu. “Vücudun cenine tepki vermesi eşcinsel yapmaz
öldürür” diyen uzmanlar, tezi "kısmen" doğru buldu.
ABD"li bilim adamlarının 944 homoseksüel ve heteroseksüel erkek
üzerinde yaptığı bir araştırma eşcinselliğin ana rahminde
belirlendiğini kanıtladı. Araştırmacılar, ilginç bir tezi daha
ortaya attı: Kendinden büyük erkek kardeşi çok olan erkeklerin
eşcinsel olma ihtimalini yüksek... Çok erkek çocuk sahibi olan
annenin, rahmine düşen yeni erkek cenine bağışıklık sistemiyle
bünyesel tepki verdiği belirtildi. Fakat annenin cenine nasıl bir
tepki verdiği ve doğacak bebeğin nasıl eşcinsel olduğu
kanıtlanamadı. Kadın hastalıkları uzmanları, cinsel psikaytrlar ve
ürologlar, eşcinselliğin ana rahminde belirlendiğini akla yatkın
bulsa da, çok ağabeyi olan son kardeşin eşcinsel eğilimleri
olabileceği tezinin kanıtlanması için daha çok araştırma ve zaman
gerektiğini belirtti. “Eşcinsellik çok faktörlü bir durumdur” diyen
uzmanların görüşleri şöyle:
OPR. HALUK KULAKSIZOĞLU: HORMANAL ETKİLER ROL OYNAR
(Üroloji Uzmanı)
Eşcinsellikte genetik faktör olduğu kesin, ancak bu genetik faktörü
oluşturan zemin tam olarak bilinmiyor. Burada bağışıklık
sisteminden çok hormonal etkilerin rol oynaması daha mantıklı,
çünkü bebek anne karnına düştükten sonra kromozomlar cinsiyeti
belirlese bile bir ay gibi bir süre cinsiyetsizdir. Bundan sonra
gelişimsel olarak farklılaşmalar ortaya çıkıyor. Bu nedenle
hormonların anne kanındaki gelişim üzerindeki etkisini biliyoruz.
Ancak eşcinsellikte çok farklı faktörler vardır. Bu nedenle bu tip
bir araştırma için birşey söylemek için çok erken. Tek çocuklu
ailelerin de eşcinsel çocuğu olabiliyor ya da ağabeylerden birinin
eşcinsel olup diğerlerinin olmadığı da görülebiliyor. O zaman bu
araştırmanın sonucuna biraz tereddütle bekmek lazım.
PROF. DR. HASAN SERDAROĞLU: ANNE, ERKEK CENİNE
YABANCILAŞIRSA BEBEK YAŞAMAZ
(Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)
Böyle bir şey sözkonusu olamaz, üst üste erkek doğumu yapmış
annenin rahmi sonraki gebelik döneminde erkek cenini yabancı bir
cisim olarak görse bile ona reaksiyon vermez. Erkek cenini yabancı
olarak algılayıp ona reaksiyon verirse zaten çocuk ölür. Bunun
çocuğun cinsel kimliğiyle bir alakasının olması mümkün değildir,
ben bu görüşe katılmıyorum. Bence bu durum tıbbi açıdan olası
değil.
PROF. DR. FARUK BUYRU: ANNE KARNINDA BİRTAKIM UYARILAR
OLABİLİR
(Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)
O zaman ilk çocukların eşcinsel olmasını nasıl açıklarız? Tabii ki
anne karnındayken birtakım uyarılar etkili olabilir ama
eşcinsellikte doğumdan sonraki etkenler de etkili olabilir.
Bunu tamamen hormonlara ve bağışıklık sisteminden gelen uyarılara
bağlamak bence doğru değil çünkü eşcinsellik çok faktörlü bir
olaydır. Bu araştırmada sözü edilen şeylerin etkisi olabilir ancak
tek etken o değildir.
DOÇ. DR. CEM İNCESU: EŞCİNSELLİĞE YOL AÇAN ÇOK FAKTÖR
VAR
(Psikiyatr)
Eşcinselliğin kökenleriyle ilgili tartışmalar sürüyor, bu araştırma
kesin bilgi anlamına gelmez, tıpta aynı konuda çok sayıda
araştırmanın bir kanaat oluşturması gerekir ki bir bilgi haline
gelsin. O yüzden bu araştırma bir ilk ama böyle araştırmalar devam
ederse bu veri kabul edilebilir. Eşcinsellik hakkında 20. yüzyıl
boyunca anne ve babanın tavırlarının ve yetiştirilme tarzının
etkili olduğu yönünde bir kanaat vardı. Ancak son 20 yıldaki
çalışmalar bize gösteriyor ki eşcinsellik muhtemelen yetiştirme
koşullarından daha çok doğuştan, biyolojik belki de genetik
temelleri olan bir durum gibi duruyor. Bu tür araştırmalar son
yıllarda çok yapılıyor. Bu son araştırma bunlara bir ek olarak
kaydedilebilir. Eşcinsellikte psikolojinin de etkisi olabilir,
ancak toplumun, kültürün ve çevre faktörlerinin etkisini de
unutmamak gerekir, yani bu multifaktöriyel bir durumdur.
DR. KÜRŞAD KAHRAMANOĞLU: GENETİKÇİLER YANLIŞ
YOLDA
(Uluslararası Lezbiyen ve Gay Birliği (ILGA) Genel Sekreteri)
Eşcinselliğin kaynağının genetik mi yoksa yetiştirilmeye bağlı mı
diye araştırılmasına etik açıdan şüpheyle yaklaşıyorum; doğru
bulmuyorum. Dinamiti yaratan Nobel bugün nasıl pişmansa, Kaleşnikof
ürettiği silahların yarattığı sonuçlardan nasıl memnun değilse,
genetik araştırmalar da pişmanlık doğuran sonuçlara yol
açabilir.
Genetik bilimi sipariş çocuklar yaratmaya doğru gidiyor. Hangi aile
çocuğunun gay olmasını ister? Bu gidiş çocuğunun heteroseksüel,
mavi gözlü, kıvırcık saçlı vs. olmasını isteyen anne babaların
taleplerini yerine getirmeye doğru bir gidiş.
Bur araştırmaların sonucunda ne olacak? Eşcinselliğin genetik
faktörlere bağlı olduğu mu ortaya çıkacak? Ya da sosyal-kültürel
faktörlere bağlı olduğu mu?.. Ya da diyelim yüzde 20 genetik, yüzde
80 sosyal faktörlere bağlı olduğu ortaya çıktı... Bu neyi
değiştirecek? Sosyal hiyerarşide bunların nasıl ele alınacağı
önemli esas. Diyelim ki, zengin ailede yetişen, daha açık görüşlü
bir çevreye ve sahip olan bir eşcinselin yaşam tarzına daha makul
mü yaklaşılacak? Doğuda yaşayan kısıtlı olanaklara sahip eşcinsel
gençlerin töre cinayetlerine kurban gitmesi doğal mı karşılanacak?
Eşcinselliğe “tedavi edilebilir” bir hastalık olarak yaklaşan,
kökenini “düzeltmeye” yönelik araştıran her tür çalışmaya karşıyız.
Zira eşcinsellik, politik platformda, bir insan hakları
meselesidir.
Kaynak:NTVMSBC