Fazıl Saya Le Figarodan övgü
Abone olFransa'nın önde gelen basın organlarından Le Figaro’da, piyanist ve besteci Fazıl Say ile ilgili yorum yapıldı.
Fransa’nın önde gelen basın organlarından Le Figaro’da,
piyanist ve besteci Fazıl Say ile ilgili, "Say’ın her konseri
insanoğlunun piyano ile neler yapabileceğinin görülmesi için eşsiz
bir tecrübe" yorumu yapıldı.
Say ile İstanbul’daki evinde söyleşi yapan Nicolas D’Estienne
D’Orves, kaleme aldığı "Fazıl Say, Müthiş Türk" başlıklı yazısında,
sanatçının "1001 Nights in Harem" adlı yeni albümünün telaşını
yaşadığı sırada Fransa’da bir
resital verdiğini belirtti.
Makalesinde, Fazıl Say’ın yılda 130 konser verdiğini ve ajandasının
da 2012 yılına dek dolu olduğunu anlatan D’Orves, "çok meşgul bir
sanatçı" olarak tanımladığı Say’ı İstanbul’daki evinde
"yakaladıkları" için şanslı olduklarını ifade etti. D’Orves,
yazısında Fazıl Say’ın evi ve çalışmalarıyla ilgili izlenimlerini
şöyle aktardı:
"Say, bize bahçe kapısını açarken çatallı bir sesle İngilizce
olarak, ’kusura bakmayın’ diyor, ’Münih’ten geliyorum da uçakta
nezle olmuşum’... Bu piyano ustasının yaşadığı yer pek hoş bir ev,
ufak tefek heykelcikler, süslemelerle dolu. Çağdaş sanat eserleri,
CD ve DVD duvarları, Beethoven ve Einstein’ın büstleri, iki piyano,
leopar desenli kanepeler, nota defterleri, Hermann Hesse’in
kitapları, Leonard Cohen’in şiirleri, Mireille Mathieu’ya ait bir
CD, çimlere açılan camlı bir kapı, iki köpek ve beş kedi... Giriş
pek sıcak.
İşte, Türkiye’de olduğu sayılı günlerde yaşadığı yer böyle bir yer.
Sanatçı, hatta burada özel konserler de düzenliyor. ’Salonum yüz
kişiye dek alabiliyor’ diye açıklıyor. Tabii sayısız pasta
çeşitleri, çilekli turtalar ve İstanbul’a has lezzetlerin
eşliğinde... Fazıl Say, Osmanlı misafirperverliği ile gurur
duyuyor."
-"AKLIMDA HEP BOĞAZİÇİ VAR"
Fazıl Say’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) girmesi fikrinin
ateşli savunucularından olduğunun belirtildiği yazıda, "Ancak AB’ye
girmek için bir 20 yıl daha beklememiz gerekecek" sözlerine yer
verildi.
"8 yaşındaki kızının odasını büyük bir keyifle gezdiren 39
yaşındaki bu koca çocuk karşısında Tokyo’da, Berlin’de, Paris’te,
Cape Town’da, Londra’da ve Salzburg’da salonları hınca hınç
dolduranın da o olduğunu unutuyoruz adeta"
yorumunun yapıldığı yazıda, "Fazıl Say’ın her konseri bir
insanoğlunun piyano ile neler yapabileceğinin görülmesi için eşsiz
bir tecrübe adeta. Ne yapacağı önceden kestirilemiyor" denildi.
Fransız gazeteci, makalesinde Say ile ilgili düşüncelerini şöyle
yazdı: "Fazıl Say, Mozart, Haydn veya Beethoven ile başlayıp,
ragtime (cazın başlangıcı sayılan piyano ağırlıklı bir çeşit
Afro-Amerikan müziği) ile devam edip, George Gershwin’in bir
parçasına giriş yapabilir ve bir doğaçlama ile çevresini
büyüleyebilir. Fransız Naive müzik şirketi için özel kayıt
gerçekleştiren müzisyen, barikatlardan nefret ediyor. Kendisi gibi
müzisyen dostları ile klasik, caz, doğaçlama ve çağdaş müzik
festivalleri düzenliyor. Bu konsept, Tokyo’yu ayağa kaldırdı, 2010
yılının Mart ayında ise Theatre des Champs-Elysees salonlarına
geliyor.
Fazıl Say, sanat yaşamının başlangıcından beri doğu ve batı
sentezinin sınırlarında bir besteci olma özelliğine sahip. ’Aklımda
hep Boğaziçi var’ diyor Fazıl Say, ’benim ilhamımın kaynağı Avrupa
ile Asya arasındaki köprü. İşte bu
yüzden yaptığım müziğin sınıflandırılması mümkün değil, Türkiye’nin
etkilendiği tüm akımlardan besleniyor’... Şu sıralar ’İstanbul’
adını verdiği ilk senfonisini tamamlıyor ve klasik müzik ile doğu
enstrümanlarının birbirine karıştığı eser 40 dakika sürüyor.
Gelecek yıl, İstanbul, ’Kültür Başkenti’ olduğunda dinleyicisine
kavuşacak."