Fatih Karaca'dan çarpıcı açıklamalar
Abone olRadyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Fatih Karaca, Sabah Gazetesi'nden Balçiçek Pamir’le yaptığı söyleşide, rating oranları ve televizyonlardaki ahlaki çöküntüyü anlatt
Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Fatih Karaca, Balçiçek
Pamir’e verdiği röportajda reyting sisteminin değişmesi gerektiğini
belirterek, "Türkiye'de sadece 1.951 denekle bu işin kaderi
çiziliyor. Avrupa ülkelerinde bu sayı 5 bin. Deneklerin
çoğaltılması gerek" dedi. Karaca, Sabah’ta yayınlanan
röportajda ilginç açıklamalarda bulundu.
Televizyon modern dadı
Radyo Televizyon Üst Kurul Başkanı Fatih Karaca,
"Televizyonlar en çok çocuklar üzerinde etkili"
diyor. Karaca'ya göre ekranla baş başa kalan çocuk savunmasız.
Pazartesi Sohbeti'nin bugünkü konuğu Fatih Karaca, Radyo Televizyon
Üst Kurul (RTÜK) Başkanı. Karaca aslında siyasi bir aileden
geliyor. Babası Gıyasettin Karaca 1961-80 yılları arasında
parlamenterlik yapmış ayrıca devlet Bakanlığı görevinde de
bulunmuş. Karaca Erzurum doğumlu. İlkokul ve liseyi Ankara
Koleji'nde okumuş. "Lisede çok aktiftim. Gazetecilik Kolu
Başkanı'ydım. Okulun bütün sosyal faaliyetleri bendeydi.
Aklım fikrim siyasetteydi. O zamanlar Demirel Başbakan'dı ve ben
ona hayrandım." Fatih Karaca'nun Demirel hayranlığı sadece
konuşmalarını taklitle sınırlı kalmamış, Karaca kendine bir fötr
şapka bir de uzun pardösü edinmiş. Sonra takma ismi gelmiş, küçük
Demirel. Peki siyaset aşkı niye devam etmemiş? Karaca gülümseyerek
anlatıyor: "Bizim kuşak 12 eylül öncesi çok kötü dönemler yaşadı.
İhtilal olduktan sonra ise siyasi partiler kapatıldı. Biz o dönem
anladık ki siyasetten başka kendi geçimimizi sağlayacak bir iş
edinmek zorundayız. Böylece ben 1980 yılında bir arkadaşımla
birlikte şirket kurdum. Sermayemiz 10 bin liraydı."
LOKAL YAYINCILIK AŞKI
Pamukbank'ın ilk çocuk tiyatrosu, Gençlik tiyatrosu, Rüştü Asyalı
ile beraber "Ah şu çocuklar" ve "Ah şu gençler" isimli
tiyatrolar.... Hepsi Fatih Karaca'nın imzasını taşıyor. Ardından
bir halkla ilişkiler firması, sonra bazı özel şirketlere yapılan
dergiler derken Fatih karaca kendini 1990 yılında bir kanalın
kurucusu olarak bulmuş, Flash TV. Yayıncılığa bulaşan bir daha
kendini kopartamıyor diye anlatıyor Karaca: "95 yılında Flash TV'yi
bıraktım. O zaman aklımda lokal yayıncılık yapmak vardı. Tam o
sırada RTÜK üyesi Cumhur Ersümer ve Biltekin Özdemir istifa
ettiler."
EVLİLİK TRENİ KAÇTI
Fatih Karaca titizliğiyle anılan bir kişi. Evi, ofisi son derece
düzenli. Hiç evlenmemiş. Niye? diye soruyorum, gülüyor. "Evlilik
trenini kaçırdık biz. Bir dönem hayat koşuşturması içinde kendimizi
ihmal ettik. Yaş ilerledikçe de seçici olmaya başlıyor insan."
Karaca'nın bir de kravat koleksiyonu var. takılan kravatın kişinin
ruh halini çok iyi yansıttığını söyleyen Karaca "Örneğin eğer
mutsuzsam ya da sinirliysem koyu renk kravat seçerim" diyor.
Telaşla taktığı kravata takıyorum. Bakışımı yakalıyor. "Yok bugün
kahverengi ama üzerinde maviler de var. Yani tam ortadayım."
YA RTÜK'TEN SONRA?
Fatih Karaca ile en çok televizyonu konuştuk. Karaca eski bir
yayıncı olmasının RTÜK Başkanlığı'na büyük yardımı olduğunu
söylüyor. Peki ya başkanlığı bittiğinde ne olacak? Örneğin bir
televizyon kurma hazırlığı mı var? "Düşünüyorum ama ne olur
bilemem" diyor. Kısaca ser verip sır vermiyor.
* RTÜK Başkanı olmak büyük bir güce sahip olmak demek.
Kendiniz çok güçlü hissediyor musunuz?
Ben kamu yöneticiliğinin geçici olduğunu düşünenlerden biriyim ama
RTÜK büyük bir güç o kesin. Düşünebiliyor musunuz Türkiye'yi idare
ettiklerini düşünen çok büyük bir gücü, medya gücünü muhafaza eden
radyo ve televizyonları düzenleyen, kontrol eden ve onlara müeyyide
uygulayan bir kurum RTÜK. Dolayısıyla bugün bazılarına göre 4. güç
olan medyayı düzenliyor, yönetiyor, denetliyor ve ceza
veriyorsunuz. RTÜK'ün gücü yaptığı işlerde.
* RTÜK'e ilk kez adım attığınız günle bugün arasında
kendinizde nasıl bir fark görüyorsunuz?
İlk zamanlar daha acımasızdım. RTÜK'ün fazla müsamaha gösterdiğini
düşünüyordum. Bugün öyle değil. Hayattan önemli iki şey öğrendim.
Bir, insana ait hiçbir şey sizi şaşırtamamalı. İki, olaylar hiç de
dışardan gözüktüğü gibi değildir. Dışardan RTÜK bir sansür kurulu
gibi algılanıyor kimi zaman, ama burada da insanlar var, duyguları
ve düşünceleri var.
* Sabahtan akşama kadar yayın izleyen kişiler mi var bu
binada?
Güzel bir soru bu. İzleme ve değerlendirme dairesi var. Burada
çeşitli konuların uzmanları görev yapıyor. Her uzmanın sorumlu
olduğu bir kanal var. Ama bu kanal her hafta değişiyor. Hem bu
izlemeler hem de 178 ALO RTÜK hattına gelen şikayetler sonucunda
raporlar hazırlanıyor. Bu raporun altında en az 2 imza gerekiyor.
Üst kurul ise bu raporları haftada üç kez gerçekleştirdiği
toplantılarda ele alıyor. Konuşmalar banda alınıyor, herhangi bir
problem çıkmaması için. Dokuz RTÜK üyesinin en az beş tanesinin
"Müeyyide uygulansın" demesi halinde kanala ceza gönderiliyor.
Bunun çok demokratik bir atılım olduğunu düşünüyorum.
* Asla kabul etmeyeceğiniz, hatta üzerinde bile
tartışmayacağınız ihlaller var mı?
Çocuklara yapılan şiddet. Düşünebiliyor musunuz çizgi filmin içinde
kan akıyor. Bunu kabul edebilmek ve yayıncılık etiğiyle
bağdaştırabilmek mümkün değil. Ayrıca şiddetin yüksek volümde
kullanıldığı kurgulandığı sahneleri de kabul etmek mümkün değil.
Ayrıca ailece ekran başında olunan saatlerde gayri ahlaki ve aile
düzeniyle bağdaşmayacak bir takım görüntüler...
* Bir proje vardı. Hani ekranın yanına örneğin, "Bu film 16
yaşından küçüklere sakıncalı ya da şiddet sahneleri içermektedir"
diye bir ibare konacaktı.
O konu devreye girmek üzere. AB'den destek aldık. Altyapısı da
kuruluyor. Onu mutlaka gerçekleştirmemiz gerekiyor. Televizyonlar
evimize gelen davetsiz misafirler. Ben onlara "Modern dadı"
diyorum. Anneler babalar evden gidiyor ve savunmasız çocuklar
televizyondaki her şeyi seyrediyorlar. Onun için benim kanalların
mevcut yapısından memnun olmam mümkün değil. Her şeyin reyting
olmadığı yayınlar yapmak zorundayız. Kurtuluşumuz ancak bu şekilde
olur.