Fatih Altaylı’nın kol düğmeleri…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

“Şeytanın avukatı” çıkmış televizyona, yanında savunulmayacak bir adam, anlattıklarıyla hakkındaki suçlamaları kendi doğrulayan bir “zavallı”…

 

Konuştukça konuşuyor, aslında verecek cevabı da yok laf kalabalığı yapıyor.

 

İki lafından biri, “Ben avukatım, ben bilirim…”

 

Biz de senin gibileri biliriz!

 

“Şeytanın avukatlığına soyunanları!”

 

Sonra o da ne?

 

Bir “tecavüzcüyü” savunan “çokbilmiş” avukat, bir anda program sunucusunun kol düğmelerine takılıyor…

 

Belli programın başından beri o anı beklemiş…

 

Her nedense gözü çıplak kadın resmine kayıvermiş!

 

Neyse Allahtan Fatih Altaylı işinin eri de verdi ağzının payını…

 

Program devam ediyor, onun aklı sürekli kol düğmelerinde…

 

Benim aklım da Fatih Altaylı"nın itirafında…

 

“Eşimin hediyesi…”

 

Bayıldım…

 

Eşine “Helal olsun” dedim tabi onu takıp karşısına da bir "tecavüzcüyü" oturtan Fatih Altaylı"ya da…

 

Süre ilerliyor, programda müvekkilinin suçsuz olduğunu kanıtlayacağını söyleyen “şeytanın avukatı” dönüp dolaşıp çıplak kadın figürlü kol düğmelerine takıyor…

 

Kadın ve çıplaklık var ya, oradan vuracak!

 

Diyorum kendi kendime: “Fatih Altaylı az sonra seni cebinden çıkaracak!”

 

Zaten çok sıkıcı konuşuyor…

 

Fatih Altaylı"ya rağmen, “şeytan ve avukatını” izlemek istemiyorum.

 

Fatih Altaylı onu laflarla evire çevire benzetirken içimin yağları eriyor ama “şeytanın avukatı” hala kendini övüyor, sürekli “Ben, ben, ben, ben” demesi tahammül sınırlarımı zorluyor…

 

Fatih Altaylı"ya sabır dileyip içimden, aklımda o güzel kol düğmeleri geçiyorum başka kanala…