Fatih Altaylı'nın Kardak anıları
Abone olSabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Hürriyet'te çalıştığı dönemde yaşanan "Kardak Krizi"ni kendi köşesine taşıdı. İşte Altaylı'nın Kardak anıları:
Altaylı başlıklı yazısında Kardak anılarının birinci bölümüne
yer verdi..
Yazı : Fatih ALTAYLI
Sevgili Ertuğrul Özkök, dün köşesinde "meşhur" Kardak Krizi
günlerini yazmış. Biliyorsunuz, o günleri "en sıcak" yaşayanlardan
biriyim. Hatta tam aksi olması gerekirken, adım o sıralarda Aktüel
Dergisi tarafından "Kardak Fatihi"ne çıkarılmıştı.
Gelin isterseniz hazır konu tekrar gündeme gelmişken, o günleri bir
de benden dinleyin.
Her şey Ertuğrul Özkök'ün de dediği gibi, bir Yunan televizyon
ekibinin Kardak'a Yunan bayrağı dikmesiyle başlamıştı. Haber
Hürriyet'in sabah toplantısında yazı işleri masasına düşünce ben de
Haber Ajansı Genel Müdürü, kadim dostum Uğur Cebeci'ye uğramış ve
"Yunan gazeteciler kadar olamadınız" diye takılmıştım.
Uğur benim takılmamı ciddiye almış olmalı ki, ertesi sabah aynı
masaya Kardak'ta Türk bayrağını dalgalanırken gösteren fotoğrafları
attı ve bana dönüp, "Geçirdik mi?" diye sordu.
Hürriyet Haber Ajansı'nın İzmir bürosu, Kardak'a helikopterle inmiş
Türk bayrağını dikmişti.
Gülüştük... O gün dışarda bir toplantım olduğu için gazeteye
öğleden sonra döndüğümde, Uğur'un getirdiği fotoğrafların bir gün
sonraki gazeteye manşet olduğunu gördüm.
Hemen Özkök'e koştum; "Abi, bu haber savaş çıkartır. Yapmayalım"
dedim.
Konu tekrar ele alındı. Ve "Bir şey olmaz. Hürriyet benzer şeyleri
daha önce de yaptı" denilince haberin aynen yayınlanması
kararlaştırıldı.
Haber yayınlandı ve kıyamet koptu.
İki ülke savaş gemileri karşı karşıya geldi, ortam gerildi.
Ertesi sabah ben de ESİAD'ın bir toplantısında konuşmak üzere
İzmir'e gittim.
Bir gün sonra öğle saatlerinde İstanbul'a döndüm. Uçaktan iner
inmez telefonum çaldı. Arayan Ertuğrul Özkök'tü. "Haklı çıktın.
Ortam çok gergin. Bizimkiler Kardak'a çıkarma yapabilir. Hemen
Bodrum'a gidiyorsun" dedi.
"Şimdi geldim, havaalanındayım" dedim.
"Daha iyi hemen uçağa bin git" dedi. Eve telefon açtım. "Bodrum'a
gidiyorum" lafını duyan eşim "Ben de geliyorum" dedi. Üzerimdeki
takım elbiseyi yolda değiştirip bir kot, bir de kaban giyip İzmir
uçağına bindik.
İzmir'de hemen bir otomobil kiralayıp Bodrum'a doğru yola koyulduk.
Bodrum'a az kala yolda bir askeri konvoy görüp peşine takıldım.
Gümüşlük yakınlarında bir koyda askerlerin kurduğu bir kampa
ulaştık.
Bir grup SAT Kardak'a gitmeye hazırlanıyor, Hürriyet'in Ege
Temsilcisi Sevgili Nedim Demirağ sahilde askerlerin botunu
şişiriyordu.
Bota binme talebim askerler tarafından "kibarca" reddedildi. Ve bir
grup SAT komandosu iki botla gece karanlığında Kardak'a doğru yola
çıktı. Bugünlük bu kadar yeter. Benim Kardak'a nasıl çıktığımı da
yarın anlatayım..