Fatih Altaylı'dan Metropoll anketleriyle ilgili şok iddialar! Anket yapmıyorlar, anketçilik oynuyor...

Fatih Altaylı'dan Metropoll Araştırma ve patronu Özer Sencar'la ilgili ağır suçlamalar geldi. Metropoll'ün bu kadar ayrıntılı anketler yapabilmek için en az 2000 anketörünün her gün sokakta olması gerektiğini yazan Fatih Altaylı, "Bana sorarsanız ortada Metropoll’un yaptığı bir anket falan yok. Masa başı siyaset mühendisliğini 'anketçilik' olarak sunuyor. Kendi fikirlerini 'anket sonucu' diye pazarlıyor. Günlük köşe yazılarını 'anket süsü' olarak bize iteliyor" iddialarında bulundu. İşte Fatih Altaylı'nın o yazısı...

Bir mühendislik şirketi: Metropoll

Türk siyasetinin “Ölçme ve değerlendirme” bölümünde ilginç bir kişi, enteresan bir kurum var.
Kurumun adı Metropoll, kişi Özer Sencar.
Bir dönem AK Parti’ye oldukça yakın bir araştırmacı idi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ ile bağlantılı olmak suçlaması ile gözaltına alındı.
Daha sonra “muhalif” olarak görülmeye ve AK Partililer tarafından oldukça sert ifadelerle eleştirilmeye başlandı.

Öncelikle karşı tarafın kaybedebileceğine inandırmamız gerekiyor...

“Anket yapmıyor, algı yapıyor” suçlamaları ile karşı karşıya kaldı.
Bir röportajında söylediği “Öncelikle karşı tarafın kaybedebileceğine inandırmamız gerekiyor” cümlesi “Algı mimarlığı” yaptığı iddialarına dayanak oldu.
Ancak son zamanlarda AK Partililerin Sencar’ın “algı” yaratması ile ilgili şikayetleri kesilmeye başladı.
Ben ise Sencar’a hala büyük bir şüphe ile bakıyorum.
Bu şüphemin nedeni Sencar’ın algı yaratmadaki hedef değişikliği değil.
Sencar’ın peş peşe yayınladığı daha doğrusu “bahsettiği” anketler.

'Ziraatçi' anket şirketi patronu

Metropoll araştırmanın “ziraatçi” patronu neredeyse günde iki kere son derece sofistike sorular ve detaylı yanıtlarla anket sonuçları açıklıyor.
Sorular o kadar detaylı ve incelikli ki Türkiye’de bu soruları yanıtlayabilecek akademisyen sayısı bile sınırlıdır muhtemelen.
Ama soran Metropoll oldu mu, bu sorular hızla yanıtlanmış oluyor ve aynı hızla da bu denli detaylı bir şekilde bu yanıtlar değerlendiriliyor.
Ardından da Sencar tarafından açıklanıyor.

En az 200 anketörü her gün sokakta olmalı

Sencar’ın anket sonucu açıklamalarına bakınca “Bu şirketin en az 2000 anketörü var ve bunlar her gün sokakta anket yapıyorlar” diye düşünüyor insan.
Dünyanın en büyük ve yaygın anket şirketleri bile bu kadar düzenli ve geniş anket yapamazlar.
İPSOS’un 500 düzenli anketörü var, onlar bile bu kadarını yapamıyorlar.
Metropoll, dünyanın en büyük araştırma şirketi GALLUP’un global olarak yaptığı anketlerden fazlasını Türkiye’de tek başına bir günlük olarak yapıyor gibi bir durum var ortada.

Günlük köşe yazılarını anket diye satıyor

Bana sorarsanız ortada Metropoll’un yaptığı bir anket falan yok.
Masa başı siyaset mühendisliğini “anketçilik” olarak sunuyor.
Kendi fikirlerini “anket sonucu” diye pazarlıyor.
Günlük köşe yazılarını “anket süsü” olarak bize iteliyor.
Hiç kimse bu kadar detaylı, bu kadar sofistike, bu kadar incelikli sorularla oluşturulmuş anketleri bu kadar sık ve bu kadar düzenli biçimde yapamaz.

Kendisinden ve şirketinden uzak durun

Çok açık ki, Özer Sencar tamamen siyasi mühendislik yapıyor, algı oluşturmak için "araştırma şirketi” adını kullanıyor.
Bana sorarsanız kendisinden ve şirketinden mümkün olduğunca uzak durmak, yayınladığı “sözde anketleri” asla ciddiye almamak, hatta bunlardan bahsetmemek bile lazım.
En ufak bir güvenilirliği yok.

Tarlayı kendi yüksek verimine uygun biçimde sürüyor

Araştırma adı arasına saklanmış son derece profesyonel bir siyaset mühendisi.
Muhtemelen aslında matematikçi ya da istatistikçi olmadığı ve ziraatçı olduğu için, ne ekerse ne biçeceğini iyi biliyor.
Tarlayı kendi yüksek verimine uygun biçimde sürüyor.

AK Parti'ye yanaştığı için mi?..

Ha şimdi bazıları “Adam artık AK Parti’ye yanaştı diye bunu yazıyorsun” diyecektir.
Bunu diyenlere yanıtım şu olur.
En en muhalif olduğu dönemde ben bu zatı Teke Tek’e çıkarmadım, referans almadım.
Çünkü hiçbir zaman güvenemedim.
Şimdi bu yazıyı okuyunca bana bir sürü sözde belge ve evrak gönderir.
Oysa ben ona “Kılıfın yok” demiyorum ki, "Minare nerede" diyorum.