Fatih Altaylıdan çarpıcı iddia
Abone olCem Garipoğlu'nun teslim edilmesinin esrarı çözülemedi. Davayı yakından takip eden Fatih Altaylı'dan ilginç açıklamalar.
Gazeteci Fatih Altaylı, İstanbul’da teslim olan katil
zanlısı Cem Garipoğlu’nun ailesi tarafından Suriye’den
getirildiğini iddia etti.
Altaylı, Garipoğlu ailesinden gelen ihtarın, olayın
üzerine gitmelerinde etkili olduğunu da belirtti.
Münevver Karabulut cinayetini gündemde tutulmasında etkili olan
Haber Türk gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Mirgün
Cabas ve Ruşen Çakır’ın hazırladığı “Yazı İşleri” programına konuk
oldu. Fatih Altaylı, şunları söyledi:
Suriye sınırında teslim alınacak" diye
biliyorduk
“10 gün önce Sayın Hüseyin Çapkın’la bir görüşme yapmıştık, eli
kulağında demişti. Bizim tahminimize göre Suriye’deydi. İstanbul
Emniyeti’nin, getirmesi için aileye baskısı oldu. Onlar da
Suriye’den buraya getirdiler. Sınırda teslim alınacak diye
biliyorduk ama İstanbul’da teslim etmişler. Sınıf farklılığından
kaynaklanan nedenlerle bu cinayetin üstünün kapatılacağını
düşünerek bu olayın üzerine gittik.
Garipoğlu ailesinden "terbiyesizce diyeceğim" ihtar
geldi
Bize jandarmanın polise engel olduğu yönünde bilgiler geldi. Doğru
mudur bilmiyorum ama iddia edildi. Biz ölçülü bir şekilde
kaçıyorduk. Sonra bizde takıntı haline geldi. Biz bunu normal bir
cinayet gibi takip ediyorduk. Biz bu haberleri yaparken Garipoğlu
ailesinden noter kararıyla son derece terbiyesizce diyeceğim bir
ihtar geldi. Dediler ki ‘Bu yayınları yaparsanız, sizi dava
edeceğiz’. İçi tehdit kokan ‘Bu yayınları yapmayın kardeşim, size
ne!’ diyen bir ihtar geldi. Ar duygusu olmadığı zaman insanın
tepesi atıyor. Bir cinayet var, bir kız vahşice öldürülmüş... Ondan
da biz bu olayın üzerine daha sert gitmeye başladık. Testere
meselesini haber yapıp-yapmama, gazeteye koyup-koymama konusunda
tartıştık Ama bu cinayetin vahşetini ortaya koymanın, zanlının
yakalanması açısından daha fazla itici olacağını düşündük.
"Karabulut'a televizyon tipi değilsiniz
dedim"
Haber Türk’te bir yayına davet etmişlerdi, babayla ilk kez orada
konuştuk. Programdan çıkınca koluna girdim ‘Sizden bir ricam var.,
televizyona falan çıkmayın’ dedim. Niye dedi. Televizyona
çıktığınız müddetçe yıpranacaksınız ve bu olay sizin aleyhinize
dönecek. Televizyon tipi değilsiniz dedim. O da doğru
söylüyorsunuz’ dedi. O akşam biz yine Okan Bayulgen’in programına
konuktuk, baba Süreyya Karabulut da davetliydi ama adam gelmedi.
Okan da bana dedi ki, ‘Bir arasan da gelse.’ Nasıl arayayım, daha
sabah televizyona çıkma dedim’ diye söyledim. Ama ruh sağlığı
yerinde değildi, Testere olayı bence önemli unsurlardan biri.
İngiliz basını bunu kullanmaz mıydı?
Emniyet Müdürü’nün değişmesinin yakalanmasında muhakkak etkisi
olmuştur. Çapkın İstanbul’a ilk geldiğinde bu olayı kucağında
buldu. İlk demecine bakın ‘Bu cinayet benim namusumdur’ gibi bir
laf etmişti. Başarılı, abuk sabuk konuşmaları olmayan bir Emniyet
Müdürü. Bir önceki gibi değil.”