Ne güzel her şey öyle değil mi?
Sonra o en başta duyduğumuz heyecan geride kalıyor.
Üfleyip, püflemeye başlıyoruz yavaş yavaş.
O da olmadı, trip atıyoruz!
Kime mi?
Tabii ki ilk teklifi yaptığında bizi havalara uçuran kişi
veya kişilere!
Fatih Altaylı'ya...
Enis Berberoğlu'na...
Mustafa Karaalioğlu'na...
Tayfun Deveci'ye...
Ekrem Dumanlı'ya ve ötekilerine...
***
Nuray Mert, Hürriyet'te mutlu olamayınca, Tayfun Deveci açmıştı ona
kapıyı. Nasıl da mutlu olmuştu Nuray, aradığı doğru adresi bulmanın
keyfini sürmüştü günlerce, aylarca. Ama çok sürmedi o
mutluluk, başlangıçtaki günler geride kalmaya başladı bile.
Zaten kopukluk başladı mı, bir daha da hiçbir şey eskisi gibi
olmuyor.
Olmadı da...
Gitti Nuray Mert!
Mehmet Altan gibi, Ece Temelkuran gibi o da içini dökecek mi, bir
süre huzur bulduğu Milliyet'e diğer meslektaşları gibi sataşacak mı
bilmem. Bildiğim bir şey var ki, Nuray Mert hatasıyla,
sevabıyla bu ülkede en güzel yazan kalem sahibiydi.
İnternet'le barışık olsaydı keşke!
Klavyenin tuşlarına dokunabilseydi keşke!
***
Mehmet Altan'la ilgili yazdığım yazının mürekkebi henüz kuramadı.
Ama izniniz olursa, uzun süredir Habertürk'teki ayrılığını iktidara
maleden Ece Temelkuran ile ilgili bir çift söz yazmak
istiyorum.
Altaylı'nın odasındaydım, Ece Hanım geldi.
Hal hatır faslından sonra Fatih'e sordu:
- Nasıl gidiyor?
- Muhteşemsin çok iyi yazıyorsun!
Ece Temelkuran gitti...
Altaylı devam etti:
- En iyi yazarım!
***
Habertürk'teki ayrılık haberi gelince telefonu açıp Fatih'e
sordum:
- En iyi yazarını kovmuşsun!
- Hayır kovmadım.
- ...?
- Bana geldi, Tunus'a taşınacağını söyledi. Ben de kendisine bunun
olamayacağını anlattım. Bak Hadi, Türkiye'de gündem dakikada bir
değişiyor. Ece önem verdiğim bir kalem. Türkiye'nin gündemine hakim
olmayan bir yazar benim için yazar olamaz. Tunus'tan Türkiye'yi
yazması bana doğru gelmedi. Bunu kendisine de söyledim.
- İktidar baskısı?
- Katiyyen!
***
Ece Temelkuran benim çok değer verdiğim bir yazardı. Hala da öyle,
kalemine her zaman önem veririm. Ancak, Ece'de bir şaşma
gözlemliyorum. Pohpohlanınca Ece o tadına doyum olmayan yazılarını
bırakıp neredeyse siyaset yapmaya başladı.
Hala da yapıyor!
Türkiye'yi habire dışarıdaki meslektaşlarımıza şikayet ediyor.
10 yıldır AK Parti iktidarda.
Bu baskı niye son 3 aya sığdırılsın anlamış
değilim!
Şimdi tekrar yukarıya doğru çıkıyorum....
Yazının başına.
Ne güzel başlamıştı her şey öyle değil mi?
Fatih Altaylı'dan ilk teklif geldiğinde...
Ece Temelkuran Habertürk'e ilk başladığında...
Üfleme, püflemeyi geçtik.
Trip atıldığı kadar atılmış...
Şimdi atıp tutma zamanı!
Ben bu fotoğraf karesini daha önce görmüştüm. Rahmetli Behiç
Abim'in (Behiç Kılıç) tavsiyesiyle eline kalem verdiklerim sonradan
türlü iftiralar attılar. Emin Abi'lerine koşup, beni jurnallediler.
İktidar baskısıyla işten atıldıklarını söylediler.
Hala konuşuyorlar!
Oysa en başta her şey o kadar güzeldi ki
:)))
Öyle değil mi Fatma?
Sen ne dersin Ece?