Fatih Altaylı fena patladı : 'A be dangalak!'
Abone olHabertürk yazarı Fatih Altaylı bugünkü yazısıyla medya dünyasında günün konusu oldu. 'A be utanmaz' diyerek bir gazeteciye saydırdı. O gazeteci de bakın nerede çıktı?
İNTERNET HABER - FREEDOM House'un
"Türkiye'de medya özgür değil" raporu için bir gazeteci 'baskı yok'
diye yazınca Fatih Altaylı'nın tepesinin tası
attı.
"A be utanmaz!" diyerek ağır bir yazı kaleme alan
Habertürk si yazarı isim vermeden zehir zemberek bir dille
saydırdı.
A BE DANGALAK!
Altaylı, "A be dangalak, iktidarın yaptığı her şeyi
översen, Suriye politikasını bile doğru göstermek için çırpınırsan,
iktidar sözcülerinin bile savunmakta zorlandığı hataları canla
başla savunursan, ileride Başbakan'a "başdanışman" olacak kadar
cansiperane bir tavır takınırsan sana tabii ki baskı yok. Sen
baskıcıdan yana olursan, kim senin neyine baskı
yapsın?" diye yazdı.
DANGALAK DEDİĞİ BAKIN KİM
ÇIKTI? Altaylı'nın fırçaladığı köşe yazarını herkes muhafazakar medyada aramaya başladı. Ancak bu kişi de bir Habertürk yazarı çıktı. Fatih Altaylı'nın 'dangalak' diye hitap ettiği o gazeteci Özcan Tikit'ten başkası değil. İlginç bir not daha... Tikit, Habertürk'te yazmaya Fatih Altaylı'nın Genel Yayın Yönetmenliği döneminde başlamış. |
İşte Altaylı'nın yazısından çarpıcı bölümler;
"İktidar, "Baskı yok" diyor, gazeteciler ise
"Baskı altındayız" diyor.
Emin olun iktidarı anlıyorum.
"Baskı yapıyoruz" diyecek halleri yok.
Ama "Baskı yok" diyen gazetecileri gerçekten anlamıyorum.
Dün gazeteci demeye dilimin varmayacağı birisi,
"Baskı falan yok. Ne
baskısı?" demiş.
A be dangalak, iktidarın yaptığı her şeyi översen,
Suriye politikasını bile doğru göstermek için çırpınırsan, iktidar
sözcülerinin bile savunmakta zorlandığı hataları canla başla
savunursan, ileride Başbakan'a "başdanışman" olacak kadar
cansiperane bir tavır takınırsan sana tabii ki baskı yok.
Sen baskıcıdan yana olursan, kim senin neyine baskı
yapsın?
ALTAYLI'DAN ZOR
SORULAR
O zaman sorayım bu "başdanışman" adayına veya adaylarına:
- Çok değil 5 sene önce çuval dolusu parayla transfer edilebilecek
gazetecilerin büyük bölümü, normalde alacaklan maaşın dörtte birine
niye tek bir gazetenin çatısı altına sığınmak zorunda kaldılar?
- Fazla okunmasa bile varlığıyla bulunduğu gazeteye prestij
kazandıran Hasan Cemal veya benzeri yazarlar niye bilabedel
internet sitelerinde yazmak zorunda kaldılar?
- Yüz binlerce dolara bir kanaldan diğerine geçen televizyonların
çok önemli isimleri, niye maaş bile ödeyemeyen televizyonlarda
program yapıyorlar?
- Niye "Alo'Lar var?
- Niye uçaklarda, otobüslerde, iç ve dış gezilerde akreditasyonlar
var?
- Niye kürsülerde medyaya ağır hakaretler ediliyor?
VARLIĞIN BİLE BASKININ
EMARESİ
Bu yazdıklarıma yanıt vermek için "Ama bak, her şeyi yazanlar var"
diyecektir başdanışman adayları
Yazılıyor da ne pahasına yazılıyor biliyor musun?
Hadi bunların hiçbirinin farkında değilsin, çevrende, etrafında
olan biteni de görmüyorsun diyelim.
Yahu senin varlığın bile başlı başına baskının
emaresi.
O baskı olmasa, sana değil bir gazetede, el ilanında köşe
yazdırırlar mı, aynaya bakmıyor musun!
İŞTE ALTAYLI'YI KIZDIRAN ÖZCAN TİKİT
YAZISI