Faizden korkanlara İslami mortgage

Abone ol

"Muşaraka" denilen bu kredi biçimi, ödemenin bitmesi ile sona eriyor ama krediyi kullanan gayrimenkul alıcısı hiç faiz ödemiyor.

Şeriat kurallarına uygun gayrimenkul kredisi uygulaması, ABD ve Avrupa ülkelerinde başladı.

"Muşaraka" denilen bu kredi biçimi, ödemenin bitmesi ile sona eriyor ama krediyi kullanan gayrimenkul alıcısı hiç faiz ödemiyor. Klasik gayrimenkul kredilerinde malın sahipliği başından beri borçluda kalıyor ama borçlunun kredi için kullandığı malına (bazen diğer mallarına da) ipotek konuluyor.

"Muşaraka" uygulamasında, alıcı ve krediyi sağlayan kurum veya banka, koydukları para miktarı oranında, gayrimenkule ortak sahip oluyorlar. Örneğin, gayrimenkulü satın alan kişi, tapu devri sırasında alış fiyatının yüzde 30'unu öderse, gayrimenkulün de yüzde 30'una sahip oluyor; geri kalan yüzde 70 sahiplik "muşaraka" kredisini sağlayan kurum veya bankada kalıyor.

ALICI ÖDEME YAPTIKÇA SAHİPLİK ORANI ARTIYOR

Gayrimenkulün alıcısı, "muşaraka" kredisini sağlayan kuruma veya bankaya ödeme yaptıkça, gayrimenkul üzerindeki sahiplik oranı da artıyor. Sonunda, geri ödeme tamamen bittiğinde gayrimenkulün yüzde 100 sahipliği de alıcıya geçiyor. Krediyi kullanan kişi, uygulama başlar başlamaz gayrimenkulün tümünü kullanma hakkına sahip. Yani, hiç beklemeden yeni evine taşınabilir veya kiraya verebilir...

KULLANDIRMA ÜCRETİ VAR

Gayrimenkulün tümünü kullanma hakkı kazanan fakat malın tümünün sahibi olmayan alıcı, kendisine verilen bu kullanma imkânı karşılığında "muşaraka" kredisini sağlayan kuruma veya bankaya bir "kullandırma ücreti" ödüyor.

KOLAY TAKKİYE

Krediyi kullandıran kuruma veya bankaya ödenecek "kullandırma ücreti", esasında ödenmesi gereken faiz kadar oluyor. Ancak, sistem böyle kurgulanınca, bir çok vergiden ve masraftan kurtulma söz konusu. Dolayısıyla, kredi çok daha ucuza geliyor. Üstelik, borçlunun borcunu ödeyememesi durumunda ortaya çıkacak anlaşmazlıklar asgariye indirilebiliyor.

ÖDEME GÜCÜNE GÖRE SAHİPLİK ORANI

Kredi verilirken, krediyi kullanacak olanın ödeme gücü araştırılıyor. Ödeme gücü nispeten düşük ise gayrimenkulün sahipliği bu oranda azaltılabiliyor. Örneğin, kredi kullanan alış bedelinin yüzde 30'unu tapu alımı sırasında ödediği halde, gayrimenkulun yüzde 25'ine sahip olması kararlaştırılabiliyor. Bizim gibi alış fiyatının kontrol edilemediği ülkelerde, alış fiyatı düşük gösterilerek de aynı sonuç elde edilebiliyor. Yani çift taraflı vergi avantajı elde edilebiliyor.

Günün Önemli Haberleri