Türkiye uçlar ülkesi.
Bir yandan geçmişi ile hesaplaşıyor, dokunulamayanlara
dokunuyor, diğer yandan hemen her gün tartışmalı dosyalar açılıyor,
iddianameler hazırlanıyor.
Bir dönem terörle mücadele ve terörle mücadele yöntemleri
“dokunulmazdı”.
Ellerde listeler insanlar öldürülürken savcılar hiç sesini
çıkarmadı, görmezden geldi, çünkü terörle mücadele ülkenin bekası
için kutsal bir tanımlamaydı, konuşulamaz, tartışılamazdı, onu
sadece yönetenler bilirdi.
Bugün artık, 1994 yılında sağır sultanın duyduğu, faili
meçhul olarak kayda geçen cinayetleri, devletin
oluşturduğu iddia edilen ölüm listelerini savcılar tek tek
araştırıyor. Zanlılar sorgulanıyor, gözaltı ve
tutuklama kararları veriliyor.
Aslında Behçet Cantürk’ün, Tarık Ekinci’nin, Ömer Lütfü
Topal’ın, Savaş Buldan’ın öldürüldüğü gün yapılması gerekenler,
bugün yapılıyor.
Mehmet Eymür, öldürüleceklerin listesini gördüm
diyor savcılara.
Hatta o listede, öldürülenlerin isimlerinin üzerinde çizik vardı
diyor.
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ı
suçluyor.
Ağar’ın ekibinde yer alan Korkut Eken’i, İbrahim
Şahin’i.
Soruşturmanın, “devlet için kurşun atan da kurşun
yiyen de şereflidir” sözlerinin sahibi, eski Başbakan
Tansu Çiller’e ve dönemin terörle mücadele
stratejisinin mimarlarından Doğan Güreş’e
uzanacağından kimse kuşku duymuyor. .
Zaten doksanlı yılları yaşayanlar, buna sürpriz gözüyle de
bakmıyor.
Çünkü o yıllarda bu cinayetler işlenirken “öldürülecek
işadamları” listesini konuşmayan yoktu.
Sağır sultan bile devletin Kürt işadamlarına yönelik illegal bir
mücadele yürüttüğünü duymuştu. Ama bir Allahın kulu bu iddiaları
araştırmamıştı. Neyse ki bugün eski özel harekat polisi
Ayhan Çarkın konuştu ve e neyse ki savcılar artık kendilerine daha
güvenli de; soruşturma yapılabiliyor, Türkiye bir ayıbı ile
yüzleşebiliyor.
Faili meçhuller soruşturması, aradan yıllar geçse de adalet
arayışının bitmediğini, bitirilemediğini de gösteriyor bir
yandan. Vicdanda yara varsa, adalet yerini bulmadan o yara
kapanmıyor.
Faili meçhuller örneğinden yola çıkarak, bugün yapılan
soruşturmalara da aynı gözle bakmak mümkün. Şike soruşturmasına,
oda tv yargılamasına, balyoza , ergenekona.
Eğer toplum vicdanı yaralı kalırsa, olaylar hiç
soruşturulmaz ya da soruşturmalarda soru işaretleri, haksızlıklar
olursa, o dosyanın kapağı hiç kapanmıyor.
Adalet bir gün mutlaka yerini buluyor.
Sorumlular adliye’nin yolunu tutuyor.
Aradan yıllar geçse bile…
twitter.com /yavuzoghan