İslam, Tarih, Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi (IRCICA)’nin Farabi Kütüphanesi’nde İslâm Medeniyeti tarihinde rol oynamış, kültürel miras açısından önem kazanmış şehirleri yansıtan zengin bir fotoğraf arşivi de yer alıyor. Bu zengin arşivde Sultan II. Abdülhamid’in tarihi Yıldız Koleksiyonu’nun yanı sıra Medine Müdafii olarak tanınan Fahrettin (Türkkan) Paşa’nın kutsal topraklara ait zengin fotoğraf koleksiyonu da bulunmakta. Yüreği Peygamber sevgisiyle dolu bir Osmanlı Paşası olan Fahreddin Paşa, bu sevgisini Medine’de kaldığı sürece Hz. Peygamber’in kabrini sık sık ziyaret ederek göstermiş ve adeta bir türbedar gibi çalışmıştı. Fotoğrafa olan tutkusuyla tanınan Fahreddin Paşa, Medine’de bulunduğu sırada Hz. Peygamber’in (s.a.v) dünya hayatının geçtiği bu mukaddes mekânları bizzat kendisi fotoğraflamıştı. Fotoğraf tutkusu daha küçükken başlayan Fahreddin Paşa, Fransız mühendislerden ve Pera’daki Febüs Fotoğrafhanesi’nin sahibi Bogos Tarkulyan’dan özel fotoğrafçılık dersleri almış. Müslümanların ibadet ve ziyaret mekânları olarak önemlerini koruyan bu kutsal mekânlar Fahreddin Türkkan Paşa’nın 100 yıllık fotoğraflarıyla günümüze taşındı. MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DE HARAM AL-NABAWİ’NİN KAPILARINDAN BİRİ Fahreddin Paşa koleksiyonunda yer alan tarihi fotoğraflardan. Hicret'ten sonra Medine-i Münevvere’de Hz. Peygamber ve arkadaşları tarafından inşa edilen, Hz. Muhammed'in kabrinin de içerisinde bulunduğu mescidin kapılarından biri. Sağ taraf çıkış sol taraf ise giriş. Aynı zamanda çıkış kapısının arkasında Mahmudiyya Medresesi bulunuyor. Subay, asker ve şehir eşrafının katılımıyla Harem-i Nebevi’nin avlusunda yapılan bir törende Fahreddin Paşa, gösterilen kahramanlıktan ötürü bir alay sancağına nişan takarken görülüyor. Paşa, Medine’de bulunduğu sırada resmi yazışmalarda askerleri için “Mehmetçik” tabirini kullanmakta ve onları Peygamber’in askerleri olarak nitelendirmekteydi. Zira İngiliz oyunlarıyla, bedevilerin isyanlarıyla, açlıkla, susuzlukla, 50 dereceyi aşan kavurucu sıcakla, başta İspanyol Nezlesi ve askerin dişlerini ve çenesini düşüren İskorpit olmak üzere türlü hastalıklarla ve ağır çöl koşullarıyla canla başla mücadele ederek Medine-i Münevvere’yi, Hz. Peygamber’in kabrini son ana kadar savunan, teslim çağrılarını geri çeviren Fahrettin Paşa’nın bu dik duruşu ancak ve ancak Peygamber sevgisiyle izah edilebilir. Medine-i Münevvere’deki Su Haniya Kalesi Kanuni Sultan Süleyman tarafından yapılmış. Kalenin arkasındaki beş minaresi ile Mescidi el Nabawi gözüküyor. Fotoğraf Sal dağlarından çekilmiş. Mescidi nebevinin kırk bir kapısı bulunuyor. Bir numaralı kapı Babus Selam kapısı, kırk bir numaralı kapı Babul Baki kapısı. Diğer önemli olanları ise iki numaralı kapı Babul Ebu Bekir, üç numaralı kapı Babur Rahme kırk numaralı kapı Babul Cibril, otuz dokuz numaralı kapı Babun Nisa, kapıları. Bazı kapılar birkaç kanat. Ayrı ayrı sayıldığında seksen iki tane kapı eder. Kapılar Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış. Diğer bilinen ilk kapıların da Osmanlı sultanları zamanında yapıldığı biliniyor. Sultan Abdülhamid zamanında 130 yıllık duvarlar restore edilmiş. En kapsamlı yenileme ise II. Sultan Mahmut döneminde yapılmış. Daha sonra ise Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa özellikle Şam kapısının onarımını içeren işlerle ilgili görevlendirilmiş. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz döneminde restorasyonlarla ilgilenilmiş. İnşaat çalışmaları sırasında molozların tahliyesi. Al-Haram’da bulunan Bal Al Salam’daki inşaatın molozlarının Manakha Meydanı’na doğru tren yolundan taşınması. Bal Al Salam’da son trenin İstanbul’a varışı sırasında Medine istasyonundan geçerken. Aqiq vadisinde Fahrettin Paşa’nın yaptırdığı çeşmenin açılışı. Fotoğraf sırasında Fahrettin Paşa askerlere ve açılışa katılanlara su veriyor. 1900’lerde yapımına başlanan Hicaz Demiryolu inşaatı ve 1 Eylül 1908’de Medine-i Münevvere’ye varışı. Sultan Abdülhamit han tarafından yaptırılan tren projesi ile önce Medine’ye oradan Mekke’ye kutsal yolun yolcuları taşınmıştı. Medine haremine giren trenin raylar üzerindeki demir tekerleklerinin gürültüsü Hz. Peygamber (s.a.v)i kabrinde incitmesin diye rayların altına keçe döşenmişti. Anbariyya tren istasyonunun içerisinde ve Osmanlı yapısı ufak bir Mescit. Hz. Peygamber, Bedir savaşına giderken burada orduyu denetlemiş, küçük gördüğü çocukları geri çevirmiş ve buradaki Sukya kuyusundan abdest alıp su içmiş. 1.Dünya savaşı başladıktan sonra 14 Kasım 1914’te Şeyh Hayri Efendi cihat fetvası vermiş. Fotoğrafta Basri Paşa ve kamu görevlileri ellerini açmış dua ederken görülüyor. Medine-i Münevvere suru ve semtlerini gösteren bu fotoğrafta Harem-i Nebevî, Agavat Mahallesi Zervan Mahallesi, Hz. Peygamber’in[s.a.v.] halalarının mezarı, Baki Kabristanı, Ehl-i Beyt Kabristanı, Tîbe Hamamı ve kapısı, Derb el-Cenaiz Caddesi, Babü’l-Habis (muhtemelen), telsiz binası, Halidiye Karakolu, Ayyaşe, Tabbaha ve Temmare çarşıları, Mısır (Süveyka) Kapısı, Habbabe Çarşısı, Belediye, Ayniye ve Mısır kapıları arasında alt sur, Küçük Şam Kapısı, Menaha meydanı, savunma merkezi veya divan, kışla, Şam Kapısı Kalesi, Büyük Şam Kapısı, alt sur, Menahatü’l-Hatab, Ebi Cide Vadisi, Hz. Ömer Mescidi, Ghamama Mescidi, Hz. Ali Mescidi, Hükûmet Konağı, Tercüman Hamamı, Hz. Ebu Bekir Mescidi ve Berabih bölgesi seçilebiliyor. Fahrettin Paşa’nın Medine’den ayrılış sahnesi de üzerinde durulması gereken bir konu. İslam toplumu için son derece büyük bir öneme haiz olan Medine’yi İngilizlere bırakmamak için her türlü sıkıntıya katlanan, hastalıktan pek çok askerini kaybeden Fahrettin Paşa, gözyaşları içinde son kez Peygamberimiz’in kabrini ziyaret ederek dua etmiş. Kılıcını İngilizlere teslim etmeyip Peygamber Efendimiz’in kabrinin başına bırakmış ve oradan ayrılmamış. Bayrağımı burçlardan indirtmem, Efendimiz’i bırakmam, diye haykıran ve İngilizlere teslim olmayan Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, sonunda Hz. Peygamber’in kabrinden çıkarılabilmişti.