Fahrettin Altun’dan sosyal medyada sorumlu yayıncılık çağrısı
Abone olİletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması Ödül Töreni'nde sosyal medya platformları hakkında önemli açıklamalar yaptı. Altun, yalan ve dezenformasyonla mücadele için caydırıcı hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirtirken, medya kuruluşlarının da sorumlu yayıncılık ilkelerine uymaları gerektiğini vurguladı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması Ödül Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu.
Fahrettin Altun'un sosyal medya platformalarıyla ilgili açıklamaları şu şekilde;
"Caydırıcı tedbirlere ihtiyacımız var"
Bunu yaparken amacımız yalanın, manipülasyonun, dezenformasyonun tespiti ve doğru bilginin ulusal ve uluslararası kamuoylarıyla paylaşılması. Fakat kamusal yarar adına sadece doğrulama ve teyit mekanizmalarıyla yetinemeyiz. Sosyal medya başta olmak üzere dijital mecralara ilişkin etkin hukuki düzenlemelere, caydırıcı tedbirlere ihtiyacımız var. Zira bizler sayın Cumhurbaşkanımızın bugünkü konuşmalarında ifade ettikleri gibi, gençlerimizi sosyal medyanın ve dijital mecraların karanlık dehlizlerine teslim edemeyiz.
Bu platformların, şiddeti, vahşeti özendiren, yaygınlaştıran mecralara dönüştükleri açıktır. Şunu da özellikle belirtmek isterim ki bu süreçte konvansiyonel medya kuruluşlarından da sorumlu yayıncılık ilkesi gereğince hareket etmesini bekliyoruz. Televizyon kanallarımız, gazetelerimiz reyting uğruna şiddeti, kötülüğü tüm detaylarıyla dramatize ederek sürekli kamuoyunun gündeminde tutamazlar, tutmamalıdırlar.
"Yeni yasalara ihtiyacımız olduğu açıktır"
Geleneksel medya kuruluşlarımız, sosyal medyadan önlerine düşen görüntüleri filtresiz şekilde daha geniş kitlelere yaymamak noktasında çok daha hassas davranmak zorundadır. Küçük ve maddî hesaplar uğruna gençlerimizin popüler kültür ve dijital mecralar eliyle zehirlenmesine, bu yapılar için bir meta olarak görülmesine müsaade edemeyiz. Hukuk yaşayan bir kültürdür ve yeni ihtiyaçlara göre yeni yasalara ihtiyacımız olduğu açıktır. Zira kullanıcılar kadar, sosyal medya platformları da yalan, manipülasyon ve dezenformasyon içerikli paylaşımlardan sorumludur.
Ne var ki, söz konusu platformlar toplumsal sinir uçlarıyla oynayan, kutuplaşmaya sebebiyet veren; şiddeti, vahşeti, ırkçılığı, yabancı düşmanlığını, İslam karşıtlığını tetikleyen içeriklere göz yummakta, hatta bize öyle geliyor ki teşvik etmektedir. Kendilerini birer hakem gibi yansıtsalar da çoğu kez dünya siyasetinde bir oyuncu, bir aktör gibi hareket etmeye çalışmaktadırlar.
Dijital platformların terör ve şiddet propagandasına karşı dahi etkin bir denetim mekanizması kurmaktan kaçındığına, talep edilmesine rağmen bu türden paylaşımları kaldırmadığına, algoritmalar marifetiyle toplumu bir arada tutan temel değerleri hedef alan paylaşımların görünürlüğünü artırdıklarına şahit oluyoruz. Bu yapıların oluşturduğu siber tehditlere, hibrit tehditlere karşı siber vatanımızı korumak asli vazifemizdir.