Fahrettin Altun'dan NATO'ya terörle mücadelede dayanışma çağrısı
Abone olCumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Türkiye'nin terörle mücadelesinde NATO'daki müttefiklerine dayanışma çağrısında bulunduklarını belirterek "Türkiye'de yaşanan her gelişmeye dair bir kanaati olan Amerikalı meslektaşlarımızın ABD'nin de terör örgütü listesinde bulunan PKK’nın Gara’da vatandaşlarımızı şehit etmesiyle ilgili 'karnından konuşması' incitici ve yaralayıcı bir davranıştır." dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Başkanlığın
İzmir Bölge Müdürlüğünde NATO Uzmanlar Grubunun "NATO 2030: Yeni
Bir Çağ İçin Birliktelik" başlıklı raporunun ele alındığı bir panel
düzenlendi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Altun, panelin
açılışında yayınlanan video mesajında, raporda yer alan 138 öneri
arasında en dikkati çekenlerden birinin "stratejik konseptin
güncellenmesi" olduğunu ifade etti. Bu tavsiyeyi yerinde bulmakla
birlikte ittifakın karşı karşıya olduğu sınamaların stratejik
konseptin güncellenmesiyle ortadan kalkmayacağını belirten Altun,
"İttifak birliğini, dayanışmasını ve insicamını güçlendirmek ortak
sorumluluğumuz ve görevimizdir." dedi.
Müttefiklerin birbirine yönelik tehditlerinin ve bazı üye ülke
siyasilerinin NATO'nun işlevini küçümseyen söylemlerinin ittifakın
ortak gücünü azaltmaktan başka bir amaca hizmet etmediğine işaret
eden Altun, NATO'nun, transatlantik coğrafyasını ilgilendiren
konuların yanı sıra müttefikler arasındaki fikir anlaşmazlıklarının
da ele alındığı temel platform olmasını arzu ettiklerini
bildirdi.
Türkiye’nin, İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve sonrasında karşı
karşıya kaldığı güvenlik tehditlerinin etkisi ve kalkınma,
demokrasi, modernleşme süreçlerine katkı yapacağı beklentisi ile 69
yıl önce bugün NATO'ya üye olduğunu anlatan Altun, Türkiye'nin
ittifaka dahil olmasıyla NATO'nun kazanan olarak Soğuk Savaşı
nihayete erdirme noktasında önemli bir avantaj elde ettiğini
söyledi. Altun, "İttifakın savunduğu değerler uğruna, vatan
toprağından binlerce kilometre ötede, Kore'de şehitler veren
ülkemiz, yıllar içinde ittifakın önemli bir parçası haline geldi.
NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye, NATO misyon ve
harekatlarına en fazla katkı yapan 5, ittifaka havada erken uyarı
ve yakıt ikmal uçağı katkısı verebilen 4, NATO ortak bütçelerine en
fazla iştirak eden 8 ülkeden biri konumuna yükseldi." dedi.
Türkiye'nin bu yıl başında "NATO'nun mızrak ucu" olarak da bilinen
Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücü'nün (VJTF)
komutasını devraldığını anımsatan Altun, "Türk Silahlı Kuvvetleri
bu bağlamda toplamda 6 bin 400 kişilik askeri personelden oluşan
güce, 4 bin 200 piyadeyle destek verecek. NATO'nun Daimi Deniz
Kuvvetlerine de tüm dönemlerde unsurlarımızla katkı sağlıyoruz."
ifadelerini kullandı.
"Müttefiklerimizden güçlü bir dayanışma
bekliyoruz"
Türkiye'nin güvenlik ve savunma planlamalarının merkezinde yer alan
NATO'ya olan taahhütlerini bugüne kadar hep yerine getirdiğini ve
getirmeye devam ettiğini belirten Altun, şunları kaydetti:
"Ancak ittifakın da kendisini yenileme, günümüzün tehdit
önceliklerine göre güncelleme ve 2030'lu yıllara uyarlama zamanı
geldiği açıktır. Bugün karşı karşıya olduğumuz güvenlik risklerini,
Soğuk Savaş'ın bakış açısıyla kavrayamayız. NATO'nun bilhassa terör
örgütlerinden kaynaklanan asimetrik tehditler karşısında çok daha
kararlı, etkin ve proaktif davranması artık bir zorunluluk halini
almıştır. Bu çerçevede ülkemizin maruz kaldığı saldırılar
karşısında müttefiklerimizden çok güçlü bir dayanışma bekliyoruz.
Terör örgütlerine karşı ilkeli ve kararlı bir duruş sağlanmasını
temin edecek bir değişimi tüm üye ülkelerle birlikte
gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Zira güvenliğin bölünmezliği,
dayanışma ve beraberlik ruhu, NATO ittifakını ayakta tutan taşıyıcı
unsurlardır. Bu ilkelerin gözetilmesi NATO'nun 2030'lu yıllarda da
itibarını ve güvenilirliğini sürdürmesi bakımından elzemdir."
"Güvenimize gölge düşüyor"
Fahrettin Altun, aynı şekilde NATO'nun caydırıcılığını azaltacak ve
ittifakın gücüne zarar verecek popülist beyanlardan da uzak
durulması gerektiğini vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye, aynı zamanda NATO'nun da hududu olan güney
sınırlarının ötesinde, Avrupa’yı ve tüm müttefikleri etkileyen
terör örgütlerine karşı göğüs göğse çarpışırken, bu örgütleri tek
başına bozguna uğratırken, kahramanca mücadelemizin karşılığı
olarak müttefiklerimizden akıl ve izandan yoksun açıklamalar
dinlemek ve müttefik bildiklerimizin ortak düşman olan terör
örgütlerinin yanında yer aldığını görmek bizleri üzüyor, NATO'ya
olan güvenimize gölge düşürüyor. Bu kirli politikalar, ittifakın
onurunu da lekeliyor. Masum sivilleri canice katleden eli kanlı
terör örgütleriyle mücadelemize amasız, fakatsız destek verilmesini
istemek, en doğal müttefiklik hakkımızdır."
"Cahilce, hadsizce ve yersiz söylemler…"
Teröre karşı ilkeli ve dik duruşu sürdürdükçe bazı çevrelerin art
niyetli bir şekilde Türkiye'nin NATO mensubiyetini gölgelemeye
çalıştığını, Türkiye’yi başka ittifak arayışlarına girmekle itham
ettiğini dile getiren Altun, şöyle devam etti: "ABD ve Avrupa'da
zaman zaman Türkiye'nin NATO üyeliğini tartışmaya açma gayretleri
olduğunu görüyoruz. Açıkçası bu tür söylemleri, kimin yaptığından
bağımsız olarak cahilce, hadsizce ve yersiz buluyoruz. Küresel
güvenliği ilgilendiren meseleler, sosyal medya platformlarında
kıymeti kendinden menkul düşünce kuruluşu personelleri tarafından
tartışılmaz. Eğer böyle bir tartışma yapılacaksa onu da ancak Türk
milleti yapar. Bu güruha buradan bir kez daha altını çizerek
duyurmak isterim ki bizim yerimiz de duruşumuz da bellidir.
Yaklaşık 70 senedir NATO'nun ayakta kalmasına yaptığımız katkılar
ortadadır. Türkiye, yıllardır dünyanın dört bir yanındaki NATO
operasyonlarına aktif katkı sunmuştur."
"Müttefiklerimizin ihanetine uğradık"
"Biz müttefiklerimizle birlikte Kore'den Afganistan'a, Mali'den
Kosova'ya kadar barış ve istikrar için nasıl gayret gösterdiysek
müttefiklerimizden de Türkiye'nin güvenliği söz konusu olduğunda
aynı hassasiyeti bekliyoruz." diyen Altun, şunları söyledi:
"Libya'da ve Doğu Akdeniz'de NATO'nun güney kanadını zayıflatan
adımların atılmasını istemiyoruz. Suriye'de ve Irak'ta terör
örgütlerinin terörle mücadele adı altında silahlandırılmasına ve
desteklenmesine şiddetle karşı çıkıyoruz. İttifakımızın, bugün
karşı karşıya olduğumuz tehditlerle en etkin biçimde mücadele
etmesini sağlayacak adımları hep birlikte atmamız gerektiğini
ısrarla vurguluyoruz. Üye ülkelere yönelen güvenlik tehditlerine
karşı gösterdiğimiz hassasiyeti müttefiklerimizden de görmeyi
bekliyoruz. Ancak söz konusu hassasiyeti maalesef bugüne dek
göremedik. Türkiye, bölgesinde yaşanan ve uluslararası güvenliği
tehdit eden gelişmeler karşısında NATO'dan hak ettiği desteği
alamadığı gibi, milli güvenliğini sağlamaya yönelik meşru
girişimleri sebebiyle haksız ve hukuksuz bir şekilde silah ve
teçhizat ambargolarına konu ediliyor."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:
"Dün, uluslararası hukuk ve anlaşmalardan doğan garantörlük
hakkımızın kullanılması kapsamında icra ettiğimiz Kıbrıs Barış
Harekatı’nda nasıl müttefiklerimizin ihanetiyle karşı karşıya
kaldıysak bugün de sivil kayıpları önlemek, milli güvenliğimizi
garanti altına almak ve sonuçları tüm Avrupa için çok ağır
olabilecek yeni göç dalgalarını engellemek adına verdiğimiz
mücadelede, Suriye’de ihanete uğradık. İttifakın en güçlü üyesi,
PKK'nın Suriye'deki kolu PYD/YPG'yi neredeyse bir ordu gibi
donattı. Türkiye topraklarına atılan roketler yüzünden çok sayıda
vatandaşımız hayatını kaybederken müttefiklerimiz öylece izledi,
kimse önlem alma çabalarımıza destek vermedi. Türkiye hava
savunmasında güçsüz bırakılırken sesini çıkarmayanlar, kendi
imkanlarımızla S-400 hava savunma sistemlerini almamızı engellemek
için her türlü girişime yöneldi. NATO üyesi üç ülkede daha benzer
hava savunma sistemleri bulunurken Türkiye hedefe kondu. Bu
silahların NATO sistemlerine entegre edilemeyeceği bahanesiyle
parasını ödeyip satın aldığımız F-35 jetleri bunca zamandır teslim
edilmedi. Periyodik bakım için gönderdiğimiz uçakları dahi bu
dönemde geri alamadık. Teslimatı yapılmayan uçaklar için
Türkiye'den hangar ücreti bile alındı."
"Biz dünyaya karşı sözü olan bir milletiz"
İletişim Başkanı Altun, Suriye'den Doğu Akdeniz'e kadar milli
güvenliği korumak için attıkları her adımda baskıyla
karşılaşmalarına rağmen mücadeleden asla vazgeçmediklerini,
Türkiye'nin yalnız bırakıldığında diz çökecek, hedeflerinden
vazgeçecek bir ülke olmadığının altını çizdi. Altun, şunları
kaydetti: "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'Kötü komşu insanı
ev sahibi yapar.' Gece gündüz çalışarak kendi askeri endüstrimizi
oluşturduk. Her türlü hafif ve ağır silah, askeri araç gereç,
teçhizat, silahlı ve silahsız insansız hava aracı üretiminde her
geçen gün gücümüze güç katarak ilerliyoruz. Zira askeri, ekonomik
ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için tercihten öte bir
zorunluluktur. İddia sahibi olmak çok çalışmayı gerektirir. Biz
dünyaya karşı sözü olan bir milletiz."
"ABD'nin terörle mücadeledeki pozisyonu"
15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ terör örgütünün
elebaşı ve üst düzey sorumlularının NATO müttefiki Amerika Birleşik
Devletleri'nde özgürce yaşamaya devam ettiğine dikkati çeken Altun,
FETÖ elebaşının iadesi ile ilgili haklı taleplerinin bugüne dek
karşılık bulamadığını vurguladı.
"Gerek PKK/PYD/YPG gerekse FETÖ terörüyle mücadelemizde, müttefik
bildiğimiz Amerika Birleşik Devletleri’nin sürekli Türkiye karşıtı
bir pozisyon alması diplomatik olarak son derece yakışıksızdır."
diyen Altun, terörün ırkı, rengi, dili ve dininin olmadığını,
"benim teröristim kötü, senin teröristin iyi" yaklaşımının kimseye
fayda getirmediğini aktardı.
Terör örgütü PKK'nın Gara'da şehit ettiği vatandaşları rahmetle
andığını, ailelerine başsağlığı dilediğini ifade eden Altun, şöyle
konuştu:
"Açıkçası ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ilk açıklamayı
tatmin edici bulmadığımızı ifade etmek zorundayım. Türkiye'de
yaşanan her türlü gelişmeye dair bir kanaati olan Amerikalı
meslektaşlarımızın, ABD'nin terör örgütü listesinde bulunan PKK’nın
Gara’da vatandaşlarımızı şehit etmesiyle ilgili 'karnından
konuşması' incitici ve yaralayıcı bir davranıştır. Bu örgütün, 2013
yılında ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine yönelik intihar saldırısı
düzenleyen DHKP-C ile ortak, Suriye’de silahlandırdığınız PYD/YPG
ile kardeş olduğunun da unutulduğunu görüyorum. Daha bu hafta
başında Erbil’deki ABD Başkonsolosluğu'na füzeli saldırı
düzenlendi. Biz, bugüne dek kimden gelirse gelsin terörün her
türlüsünü sorgusuz, sualsiz, amasız, fakatsız lanetledik,
lanetliyoruz. Aynı tavrı müttefiklerimizden beklemek de en doğal
hakkımızdır. Son günlerde değerlerden sıklıkla bahsedildiği için
şunu da ifade etmek istiyorum: Türkiye'nin terörle mücadelesinde
yalnız bırakılması ne insanlığa ne de müttefikliğe sığar."
"Müttefiklerimiz bizimle samimi bir dayanışma
sergilemeli"
Türkiye'nin NATO'nun vazgeçilmez bir ortağı olduğunu vurgulayan
Altun, bazı müttefik ülkelerin Türkiye'ye karşı takındığı tutumu
ittifaka mal etmenin doğru olmayacağını, nitekim bu durumun
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın NATO Genel Sekreteri Jens
Stoltenberg ile yaptığı tüm görüşmelerde tekrar tekrar
ispatlandığını dile getirdi.
İçinde bulunulan çağın yeni ve benzeri görülmemiş sorunları da
beraberinde getirdiğini anlatan Altun, şunları kaydetti: "Kimsenin
tek başına kolay kolay başa çıkamayacağı sınamalar ve tehditlerle
karşı karşıyayız. Bu stratejik tabloda ittifakların önemi daha da
artıyor, müttefiklik hukukunun da yeniden tanımlanmasına ihtiyaç
duyuluyor. Türkiye, kendisinden yardım isteyen eli hiçbir zaman
geri çevirmemiştir. Biz 70 sene önce yaptığımızı bugün de yapmaya,
İttifak'a değer katıp tüm zorlukları birlikte göğüslemeye hazırız.
Yeter ki müttefiklerimiz de bizimle samimi bir dayanışma
sergilesin, bunun İttifak'ımızı zayıflatmayacağı, tam tersine
güçlendireceğinin bilincinde olsun."