Fahişem olur musun?
Abone olSabah yazarı Ergun Babahan fuhuş operasyonu sonrası yaşananları çarpıcı bir biçimde ele aldı.
Sabah yazarı Ergun Babahan fuhuş operasyonuna tepki gösterdi.
Yazar polisi çifte standart yapmakla suçladı. Medyanın gençleri
özendirdiğine dikkat çeken Babahan yazısıyla toplumsal yaraya geniş
açıdan baktı.
Yazı: Ergun Babahan
Kaynak.
-Şöhret, para, lüks hayat açlığıyla beslediğimiz genç kızları, bu
hayallerine kavuşacaklarını iddia ettiğimiz programlara
çıkarıyoruz.
Göçlerle şişmiş kenar mahallelerden, gecekondulardan, yarım kalmış
lise eğitimleri, dikiş-nakış kursu eğitimleriyle koşa koşa
geliyorlar.
Anneler oğullarını futbolcu, kızlarını televizyonda şöhret sahibi
yapmak istiyor zaten. "Birileri bizi gözetlerken gelinim olur
musun" diye sorup kullanılmış bir kâğıt mendil gibi kenara atıyoruz
onları.
Geçici, sabun köpüğü şöhretler peşinde koşturup zaten zedelenmiş
ahlak anlayışlarını iyice zedeliyoruz, üç beş reyting uğruna
kandırıyoruz.
Üç ay boyunca ekranda kalıp flaşların altında yaşıyorlar.
Anlık bir şöhretin çekiciliğine kapılıyorlar.
Hepsinin hayalinde lüks bir cip, bahçeli bir villa, zengin ve
yakışıklı bir sevgili veya koca, bankada bol para var.
Yarışmaları bittiğinde, şöhretleri ve buna bağlı olarak hayalleri
de çekiçle vurulmuş bir cam gibi tuzla buz oluyor.
Onları tanıyan insan sayısı giderek azalıyor, yolda görüp öpenlerin
sayısı giderek eksiliyor.
Şöhretsiz, parasız ve hayalsiz, öylece dımdızlak ortada
kalıyorlar.
Hayallerine ulaşmanın tek yolu, bedenlerini pazarlamak oluyor.
Gecesi 2 bin dolara vücutlarını satıyorlar.
Ama şöhret peşinde koşan sadece onlar değil ki.
Polisi de şöhretli olmak istiyor. İstanbul'un sokaklarında her gece
dönen yüz bin dolarlara gözlerini yumup tek bir hamleyle "Yılın
operasyonu"nu yapmak, gazete manşetlerine, televizyonların ana
haberlerine çıkmak istiyorlar.
Kurban zaten hazır, gelinlik kız teklifiyle fahişeliğe hazırlanmış,
üç günlük şöhreti yaşamış kızlar.
Yeni CMK ile, sanık hakkı, ön soruşturmanın gizliliği ilkeleri rafa
kalkıyor.
Kızları bu yola hazırlayanların kanallarında, gazetelerinde boy boy
haber oluyorlar.
Bu genç kızların önce beyinlerini iğfal edenler, kişiliklerini
zedeleyenler, ortaya çıkardıkları eserden hiç utanç duymuyor. En
başta onlar yayınlıyor haberlerini...
İstanbul'un göbeğindeki kumarhaneleri, "taç"lı başlı spor
kulüplerindeki rezillikleri, Akmerkez'in arkalarındaki villalarda
dönen dolapları görmezden gelen polis, Barbie'leri yakalıyor.
Yanlış anlaşılmasın, niye yakalıyor diye sormuyorum. Sorduğum, bu
kentin merkezindeki kumarhaneleri, Rus, Moldovalı, Ukraynalı
kızları pazarlayanları niye yakalamıyorsunuz olabilir ancak...
Belki biri dikkate alır da yanıt verir.
Şöhret düşkünü kızlarımız, kızları şöhret peşinde yanlış yollara
yönlendiren yarışma programlarımız, medyatik ahlak baskını yapan
polisimiz ile geldiğimiz nokta bu.
Kendi kızlarına yapılmasını istemedikleri şeyleri başkalarının
kızına yapmaktan çekinmeyen insanların egemen olduğu bir anlayışın
bizi getirdiği nokta bu.
Kızlarımızın özgeçmişi artık daha zengin.
Hem televizyonda yarışma kazandılar, hem de randevuevinde
basıldılar ama orada da gazetelere manşetten girdiler.