Fadime Şahin her yerde aranıyor!
Abone olTRT Haber'e konuşan TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Üyesi AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, yaptıkları çalışmalarla ilgili ayrıntıları paylaştı.
TRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken'in hazırlayıp sunduğu "Neler Oluyor" programının konuk olan Yavilioğlu'na sorulan ilk soru "Bu komisyon hangi amaçla kuruldu?" oldu. Yavilioğlu, bu soruya şu cevabı verdi:
"Adaletin tecellisine ön açmak için kuruldu. İnsanları sınıflara ayırarak onların üzerinden siyaset yapanların bunu yapmaması için kuruldu. Darbeleri araştırmakla biz kimseyle hesaplaşmayacağız, zulmetmeyeceğiz. Biz adalet ve eşitlik kavramını yan yana koyacağız. Geçmişte bize zulmetmiş olsalar bile biz hak ve adaletten ayrılamayız.
120 KİŞİYİ DİNLEDİK, EN ÇOK 28 ŞUBAT'LA İLGİLİ
Yavilioğlu, dinlenen kişi sayısı ve komisyonun çalışmalarıyla ilgili olarak şunları ifade etti:
"Komisyonda 120 kişiyi dinledik. Üç alt komisyonumuz var. En yoğun dinleme 28 Şubat'ta oldu. 80 kişi dinlendi. Çağrılan kişiler çok farklı alanlarda çağrıldı. Hem mağdur olanlar hem de işin içerisinde olanlar var. Bizim amacımız yanlışları ortaya koyarak doğruyu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Arşivler ve belgeler üzerinde çalışmalarımızda var. Belirlenmiş temel sorular vardı."
MENDERES'İN İTİBARI İADE EDİLMELİ
Komisyonun çalışmaları çerçevesinde 27 Mayıs darbesine değinen Cengiz Yavilioğlu, "27 Mayıs'ın nedeni neydi? Aktörleri kimlerdi? Mağdurları kimlerdi? Mesela Adnan Menderes kesinlikle asılmaması gerekiyordu. Sayın Menderes'in itibarının kazandırılması ve hain olmadığının ortaya çıkarılması gerekir. Kişiler hayatta olmasalar bile mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir" diye konuştu.
HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL
Cengiz Yavilioğlu, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak ise "Çalışmalar sırasında her şeyin gözüktüğü gibi olmadığını gördüm" dedi.
DARBELERİN EN ÖNEMLİ SONUCU KORKU
Yavilioğlu, söz konusu komisyon çalışmalarının sağladığı faydalara değinirken "Korkuları yenmek önemlidir. Darbelerin en önemli sonucu korku üretmesidir. Bunlar kamuoyunda tartışılarak korkularda gideriliyor" ifadelerini kullandı.
Basına kapalı oturumların çok az olduğunu ifade eden Yavilioğlu, bunların komisyona gelenlerin talepleriyle gerçekleştiğini kaydetti.
Cengiz Yavilioğlu, "Yeni belgeler gördünüz mü?" şeklindeki soru üzerine "Üniversiteden sebepsiz yere uzaklaştırılmamla ilgili belgeleri şimdi görüyorum" dedi.
PİŞMAN OLANLAR VAR
Yavilioğlu, o dönemle ilgili dinlenenler arasında "pişmanlığını" belirtenler olduğunu kaydederek, şunları belirtti:
"Ayrılırken 'buraya tekrar döneceğim ve sizin bana yaptığınızı ben size yapmayacağım' dedim. Önemli olan adaletli davranmaktır. Mağduriyete sebep olanlardan pişman olanlar vardı. Dinç Bilgin bunlardan birisi. Karamehmet'in 'keşke medyaya girmeseydim' demesi. Aydın Doğan haber yaparken 'kullanıldıklarını' da söyledi. Polis anonsuyla haber yaptıklarını ve bunu yapmamaları gerektiğini söyledi"
FADİME ŞAHİN GERÇEKTEN VAR MI
"Fadime Şahin'i davet ettiniz mi? Böyle biri var mı?" sorusuna Cengiz Yavilioğlu, şu cevabı verdi:
"Bazı kişilerin nasıl acı bir şekilde kullanıldığını gördüm. İsmi kullanılmışlıkla beraber pazara çıkarılmış ve pazar değeri olan kişiler olmuş ve satılmış. Kullanılanları asıl aktör olarak ortaya çıkarmamak lazım. Buradan menfaat elde edenler değildir. Konuşulan kişilerin sonrasındaki mağduriyetleri bakmak lazım."
"Fadime Şahin'e ulaşılabiliyor mu?" sorusuna da Yavilioğlu, "Evet " karşılığını verdi.
DARBELER DIŞARIDAN DESTEKLİ
Yavilioğlu, darbelerin dış desteğine de vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"Türkiye'de olan bu darbeler ana eksenin ve tali eksenlerin kaymasından oluşuyor. Belirli odaklar ve güç merkezleri dünyadaki işlerin bir ahenk içinde yürümesini isterler. Bu ahengin dışında hareket edenlere müdahale ederler. Refahyol'da Menderes'te de böyledir. Türkiye gibi bir ülkenin Rusya'nın olduğu yerde olması, gerektiğini düşündüklerinden müdahale edilmiştir. Sayın Erbakan seçilince İslam ülkelerine gidiyor. Ne oluyor dediler? Bu kurulu düzen için korkunç bir farklılıktır. 28 Şubat'tan birkaç hafta sonra Amerika Başkanının Türkiye'deki bu farklılaşmaya müdahale edilmesi gerektiğini ifade ettiği söylendi."
CİNDORUK'UN TUTUMU
Yavilioğlu, komisyonun çağrısına Hüsametin Cindoruk'un olumsuz cevap vermesi ve bu konuda söylediklerinden rahatsız olduğunu kaydetti.
DIŞ DESTEK OLURSA YİNE DARBE OLUR MU
"Uluslararası mekanizmalar tekrar isterlerse Türkiye'de darbe olur mu?" sorusuna Yavilioğlu'nun cevabı şu şekilde oldu:
"Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık olması gerekir. Bunlar güçlü olursa demokrasinin güçlenmesi demektir. Bu da dışarıdan müdahalelere kapalı hale gelmesi demektir. Kendinizi güçlendirmelisiniz. Türkiye tarihinde olmadığı kadar bir parti oy oranlarını arttırarak tekrar iktidara geliyor."
Yavilioğlu, "Darbe olamaması için birincil neden nedir?" şeklindeki soru üzerine de, "Dönemseldir. İstikrar olmazsa yatırımcı çekilir. Bu da ekonomiyi etkiler. Bu da dışarıdan müdahaleye gelirsiniz. Darbeyi yapanların hedefi sadece inananlar değil, millettir" dedi.
28 ŞUBAT'TA İNANANLAR HEDEF ALINDI
28 Şubat'ta dindarların hedef alındığını kaydeden Yavilioğlu, "Bütüne bakıldığında ekonomi küçülmüştür, hep beraber fakirleştik. Darbelere baktığınızda herkesi görürsünüz. Yapılan baskı herkesi etkiliyor. Elit sınıfın özgürlüğü korunuyor. Bir seferinde bir tarafı hedef alan darbe başka sefer başkalarını hedef alıyor" diye konuştu.
Cengiz Yavilioğlu, "Komisyona gelip bilgi verenler arasında Meclisi küçümseyen tavır gördünüz mü?" sorusuna "Küçümseyenle karşılaşmadım. Ama konuşmasında beklediğinden daha az bir güçle karşılaştığını hissettiğim oldu" karşılığını verdi.
Yavilioğlu, "Cevdet Sunay'ın kızı gelmişti. Onların anlattıkları o dönem ve sonrasında yaşadıkları bizleri üzdü" dedi.
DARBELERİN ANASI 60 İHTİLALİ
1960 ihtilali için "darbelerin anası" nitelemesini kullanan Yavilioğlu, askeri vesayetin 1960 darbesiyle başladığını dile getirdi. Yavilioğlu, "Birincisi askerleri siyasetin içine çekti. Darbelerle müdahale edilmesi zamanda sürekli hale geldi. 61 anayasası askerleri hükümetin üzerine çıkardı. Siyasetle iktidara gelenler ve senato var. Siyaset alanını daraltan Anayasa Mahkemesi var. HSYK'nın kurulması yine o zaman. Askeri mahkemeler özerkleşiyor o dönemde" dedi.
Darbelere zemin hazırlayan unsurlar açısından TSK İç Hizmet Kanuna da işaret eden Yavilioğlu, darbe dönemlerinde medyanın rolünün çok önemli olduğuna vurgu yaptı.
27 MAYIS VE 28 ŞUBAT BİRBİRİNE BENZİYOR
Yavilioğlu, darbelerin gerekçeleri ve medyanın rolüyle ilgili olaraka ise şunları ifade etti:
"Darbelerin gerekçelerine bakıldığında net bir renk yok. Demokratik bir devlet yönetiminde hareket ettikleri maddelerle askerin hareket etmesine imkan yoktur. Askerler eskiden emir komutayla yönetilirdi, şimdi ikna olmak istiyorlar. Asker bu işi kendi başına organize eden yapan ve bitiren değildir. 28 Şubat ve 27 Mayıs birbirine çok benzer. 27 Mayıs'ta yuvarlak masa toplantısı yapılıyor. Milli Birlik Komitesi medyayı çağırarak muhalefet etmemesi gereken konular söylenmiştir. Daha sonrada Türk medyası çok sadıktır diye övülmüştür. Brifingler veriliyor. Korkulan şeyler söyleniyor. İş adamlarının ne kadar parası varsa bile çıkarılmış."
DARBELER DÖNEMİ KAPANDI MI
"Darbeler dönemi kapandı mı?" soruna Yavilioğlu, "AK Parti döneminde darbeleri önlemeye yönelik önemli adımlar atıldı" cevabını verdi.
28 ŞUBAT'IN MALİYETİ
Yavilioğlu, darbelerin "finansal" ayağına da dikkat çekerek, "Bu işin esas yönü finansal ayağıdır. 28 Şubat'ın finansal maliyeti yaklaşık 290 milyar dolardır. Terörün maliyetine denk. 2011'deki vergi gelirlerinin 2 katı. Özelleştirmelerden elde edilen gelirin 7 katı. O dönemdeki sistem kamu sektörü borçlanması yüksekti. On yıllarda faaliyet dışı karlar yüzde 33'ten 200'ün üzerine çıkmıştır" diye konuştu.
28 ŞUBAT'TA BATMAYAN BANKALARA BAKMALI
Cengiz Yavilioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kamu bankaları 30 bin dolar zarar etti. O dönemde batan bankalara değil asıl olarak batmayan bankalara bakmak lazım. Hasan Kılavuzu dinledik. O dönem Vakıfbank Genel Müdürüydü. Belirli kişilere kredi verilemesi için zorlandığını anlattı. O dönemde paradan para kazananlar hiçbir yatırım yapmadı."
SUÇ DUYURUSU DA OLABİLİR
Yaptıkları çalışmaları Meclis Genel Kurulu'na sunacaklarını kaydeden Yavilioğlu, "Bu süreçten sonra bir suç duyurusu da olabilir. Bizim işimiz kamuda bir vicdan oluşturma" şeklinde konuştu.