Facia göz göre göre geldi
Abone olSoma’da meydana gelen maden faciasından sağ kurtulan Kırkağaçlı maden işçileri ile şehit aileleri “Kazanın göz göre göre” geldiğini iddia et...
Soma’da meydana gelen maden faciasından sağ kurtulan Kırkağaçlı
maden işçileri ile şehit aileleri “Kazanın göz göre göre” geldiğini
iddia etti.
Maden faciasından sağ kurtulan maden işçilerinden Ömer Koç,
“Kazanın olduğu madende monore ekibindeydim. Malzeme sevkiyatıyla
ilgili. Durumun vahimliğini anladım hemen arkadaşlarımın yanına
gittim. Manzara çok acıydı. Kurtarma ekibi olarak ekip
arkadaşlarımızla birlikte ocağa girdik. Allah rahmet eylesin maden
şehitlerinden arkadaşımız Dursun Demircan’ın, olaydan bir hafta
önce gazdan zehirleme olayı ile ilgili Kırkağaç Devlet Hastanesi’ne
yattığı birkaç gün tedavi gördüğünü duydum. Dursun Demircan’ın
eşinin, kocasının hastanede yattığı süre içerisindeki tedavi
sürecini gösteren evrakları hastane yetkililerinden istediğini ve
konuyla ilgili dava açacağını bizzat duydum. Ocaktaki sıcaklık
derecesi oldukça yüksekti. Biz ana yollarda malzeme sevkıyatı
yapıyoruz. Fakat ayaklarda ve bacalarda çalışan arkadaşlarımız çok
zor şartlarda çalışıyorlardı. Sürekli terliyorlardı. Biz ana yolda
çalışmamıza rağmen günde iki kez tişört değiştiriyorduk. Amirlerin
dediği tabirde ’kalbin dursun bant durmasın.’ Şaltercilere verilen
talimatlar bunlar. Kesinlikle ve kesinlikle bantların durmayacağı
söyleniyordu. Sürekli üretim sürekli üretim.
Vardiya sonlarında genellikle bantlar yavaş çalışır ve insan nakli
yapar bu bantlar. Fakat insan nakli yapılacağı sırasında bu
bantların çok ciddiye alınmadığı, çalışmasa bile önemli olmadığı,
insanların yürüyerek çıkmaya mecbur bırakıldığı ve 8 saat sonunda o
2 km’lik yolu hep yürüyerek çıkıyorduk. Ama söz konusu üretim
olduğunda sürekli baskı yapılırdı” dedi.
Yine madenden sağ kurtulan işçilerden İsmail Kahrıman ise, “12
yıldan beri yer altında çalışıyorum. Olay esnasında tam
mekanizedeydik. 14.50’de bize duman gelmeye başladı. Emniyet baş
mühendisi rahmetli Mehmet Efe’nin talimatıyla beklemeye başladık.
Saat 19.30’a kadar kendimi hatırlıyorum. Ondan sonra hiçbir şey
hatırlamıyorum. Beni saat gece 00.30 civarlarında beni bulmuşlar ve
saat 01.05’te de dışarıya çıkarmışlar. Patlama öncesi bizim
vardiyada baygınlık geçiren olmadı. Çalıştığımız ortamda sıcak olan
yerler vardı. Karatumbalar da halsizlik geçiren işçiler olabilir.
Bende öyle bir halsizlik olmadı. Gaz ölçüm cihazlarında arızalar
olurdu. Arıza olan cihazlar değişirdi. Yer üstünden yenisi gelirdi,
eskisiyle değiştirilirdi. Sıfırlanmıyordu ama bakımı yapılıp aşağı
indiği oluyordu” dedi.
Maden şehidi Kırkağaçlı İsmail Coşkun kardeşi Recep Coşkun ise
ağabeyinin olaydan önce madende zehirlendiğini söyleyerek kazanın
göz göre geldiğini ileri sürdü. Coşkun, “Olay öncesi ağabeyim.
Ocakta gaz sızdığını ve arkadaşlarının halsiz düştüğünü söyledi.
İşten geldiği gün yani olaydan bir gün önce ben ağabeyimin evine
gittim. Ağabeyim uyuyormuş. Yengem ona seslenmiş fakat
uyandıramamış. Ben seslendim ve ağabeyim zorla kalktı. Hasta mısın
doktora götüreyim mi diye sordum. Hayır değilim kardeşim dedi. Yani
o gün yorgun gelmişti ve çok bitkin bir haldeydi. Karbonmonoksit
gazı sızdığını söyledi. Ocakta sürekli yanıyormuş. Çalıştıkları yer
çok sıcak diye söylüyordu. Son iki haftadır özellikle söylüyordu.
15 gündür bitkin haldeydi. Eli yüzü sararmıştı. Ben sürekli doktora
gidelim diyordum. Gitme işe rapor al dedim. Çalışmam lazım, çocuğum
doğacak dedi. Onun için çalışmak zorundayım diye söyledi” dedi.
Şehit İsmail Coşkun’un eşi Hüsniye Coşkun da, “Eşim hep
karbonmonoksit yüksekliği var diyordu. Eşim olaydan önce zehirlenme
geçirdi. Yeşil yeşil kusuyordu. Eşim işten geldiğinde koltuklarının
altı kıpkırmızı bir halde pişmişti. Eşim işten geldiğinde çok
halsiz oluyordu. Yüzü kireç gibi bembeyaz oluyordu. Arkadaşlarının
baygınlık geçirdiğini söylüyordu” diye konuştu.
(İHA)