Ezidilik, ezidiler ne demektir- Yezidilik ile alakası var mıdır?
Abone olYanı başımızda yaşayan ve Türkiye'de sayıları fazla olan ezidiler kimdir, ezidilik bir din midiri, Yezidlik ile ilgisi var mıdır?
Ezidilik'n önceki ilahi dinlerde anlatılan, Düşmüş meleğin,
yaratıcının buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı
göstermemesi, onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene
ispatıdır ve yaratıcı tarafından sınanmıştır. İşte bu sınavı başarı
ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını
kazanmıştır diye düşünülür.
EZİDİLİK NEDİR?
Ancak burada düşmüş meleğin sahip olduğu özellikler diğer dinlerden
farklıdır. Ezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak
sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Düşmüş
melek bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Düşmüş melek olan Melek
Tavus (Kürtçe: Tawûsê Melek, Melekê Tavis) olarak adlandırılır ve
bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu
olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine
ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması
ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve
kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur. Ahiret inancı gibi
sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir.
İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de
dönüşebilir. Melek Tavus bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının
bu dünyadaki gölgesidir.
Ayrıca Ezidilik'teki Melek Tavus incancı ile eski Zerdüştlük ve
Mitraizm'den etkilenmiştir. Günümüzde, Yezidiler oldukça kapalı ve
geleneklerine bağlı olarak kültürlerini devam ettirmektedirler.
Alevilik ile ilişkisi
Ezidilik hakkında bir diğer önemli iddia da Sosyolog Martin Van
Bruinessen'in "Aslını inkar eden haramzadedir" adlı makalesi'nde
yer alan bilgilerdir. Hollandalı antropolog-sosyolog Martin van
Bruinessen, “Aslını İnkâr Eden Haramzadedir” başlıklı makalesinde
şöyle der [6]
Batı Kürdistan’da bazı yerlerde aynen Kızılbaşlar’a benzeyen
insanlara Yezidi deniyor ve bunlar Kızılbaşlıkla hiçbir ilgileri
olmadığını iddia ediyorlar; diğer yerlerde, Kahta’da Böilam
Nehri’nde* ve yine Diyarbakır yakınlarında bana söylenenlere göre,
Ezidi ve Kızılbaş aynı şeyi tanımlamak için kullanılan, biri
Arapça, diğeri Türkçe iki ayrı kelime. Bunun doğru olup olmadığını
bilmiyorum; ancak, tahkik edebildiğim kadarıyla her iki grubun da
itikat ve toplumsal durumları tamamen benzer. (von Luschan 1911:
231)911: 231)
(Erzincan’ın doğusunda) Tercan’da bir köyde söyleştiğim yaşlı bir
Alevi Zaza, Ezidiler’le herhangi bir ilişkiyi reddetmekle birlikte,
Melek Ta’us’un adını ve beni o zaman etkileyen Ezidi menşeli
efsaneleri bilir görünüyordu.nüyordu.
Luschan’ın Yezidilerin “tamamen Kızılbaşlar gibi” olduğuna dair
gözlemi, onların üzerindeki kafatasları incelemelerine dayanır.
Anadolu’nun tüm sekter Şii gruplarının –Likya’nın Tahtacı ve
Bektaşları’nın, İç Anadolu’nun Kızılbaşları’nın (ve onları çok
andıran Ezidiler’in) olduğu kadar, Ansariye’nin (örneğin
Nusayri’nin)– kafataslarına ait indekslerin birbirlerine çok benzer
olduklarını bulmuş ve komşuları olan Arap ve Kürt gruplarla
aralarındaki farkı göstermek için karşılaştırmıştır. Kafataslarını
incelediği tüm mezhepler kısakafalıdır (brachycephalic) ve tüm
Sünni komşuları da uzunkafalı (dolichocephalic). Von Luschan,
sözlerini ilk anılanların “dinlerini korumuş ve bu yüzden
yabancılarla dış evlilikten sakınmış, böylece eski karakteristik
özelliklerini korumuş olan eski homojen bir nüfusun arda
kalanlarını” temsil ettiğini söyleyerek bitirir (von Luschan 1911:
232).: 232).