Ezginin Günlüğü İlk Aşk'la geldi
Abone olÖzgün müziğin önemli gruplarından Ezginin Günlüğü, son albümleri 'İlk Aşk'la dinleyicilerine yeniden merhaba diyor.
Sınırlı ama tutarlı bir dinleyici kitlesi olan Ezginin Günlüğü,
1982 yılından bu yana aralıksız müzik yapmaya devam ediyor. Grup
belli zamanlarda birçok televizyonda yayınlanan klipleriyle geniş
kitleler tarafından tanındı; sonra geri çekildi ama hiçbir zaman
medyatik olmadı. Ezginin Günlüğü'nün albüm satışları hiçbir zaman
astronomik rakamlara ulaşmadı. Kuruluş dönemindeki ekiple, 1990'lı
yılların başlarına kadar çalışan grup, bu tarihten sonra değişen
ekibiyle şimdi de "İlk Aşk" adlı albümle dinleyicileri ile buluştu.
Hüsnü Arkan ve kurulduğu günden bu yana grupta yer alan Nadir
Göktürk ile Ezginin Günlüğü'nü, popüler müzik dünyasını ve yeni
albümleri "İlk Aşk"ı konuştuk. Yıllardır müzikle uğraştığınız halde
popüler kültür içerisinde yer almadınız. Popüler kültüre tepkili
misiniz? Hüsnü Arkan: Şarkılarımızı yaparken, albümlerimizi
hazırlarken, hiçbir zaman ticari bir etkinlik olarak bakmadık
olaya. Ama albümlerimizi piyasaya sunuş biçimi bakımından,
şarkılarımıza klipler çekerek, dağıtım ağını kullanarak bir şekilde
popüler müzik dünyasına girmiş oluyoruz. Yani, müzik piyasasının
araçlarını kullanarak, popüler kültür içerisine girmek zorunda
kalıyoruz. Nadir Göktürk: Popüler ürünler, daha geniş kesimlerin
kolayca algılayabileceği, anlayabileceği bir şey. Aslında türküler
de popüler kültür içindedir. Biz, hiçbir zaman, nasıl yaparız da
daha çok satarız, gibi bir düşünce içinde olmadan müzik yaptık. Bir
müzik endüstrisi var Türkiye'de; onların birtakım talepleri var ve
biz onların peşinden koşmadık. Eğer bu anlamda düşünürsek, hiçbir
zaman popüler kültür içerisinde yer almadık. Birçok gruba göre
biraz daha sınırlı ama tutarlı bir dinleyici kitleniz var... NG:
Evet. Yani daha seçici ve aynı zamanda eleştirici. Konserlerde
olsun, albümlerde olsun, giyimimizde olsun, yani her zaman bizi
kıyasıya eleştiren, acımasız ve seçici bir dinleyici kitlemiz var.
Ama biz bundan şikayetçi değiliz. Elbette ki isteriz, bizi daha çok
insanın dinlemesini. Ama yaptığımız işi daha geniş bir kitleyle
paylaşmayı, ekonomik bir etkinlik için düşünmüyoruz. Aslında
dinleyicilerimizin az bir kitle olduğunu zannetmiyorum. Ve her
kuşaktan, yaştan ve çeşitli sosyal tabakalardan dinleyicimiz var.
Şarkılarınızda da genellikle derinliği olan şiirleri
kullanıyorsunuz. Müzikte içeriğe önem vermenizin nedeni nedir? NG:
Bizim müziğimiz daha çok söze dayalı bir müzik. Bunun için de
sözlere önem veriyoruz. Bir dönem ağırlıklı olarak şiirleri
müzikledik. Bir şeyler söylüyoruz müzik yaparken ve söylediğimiz
şeylerin de bir anlamı olması lazım. Çok fazla medya desteği de
almadınız. Özellikle reklam kampanyaları da yürütmeden tanınmak,
dinleyiciye ulaşmak zor olmuyor mu? NG: Evet medyadan pek destek
almadık. Bir de ben hep şunu söylüyorum: televizyonun olmadığı
dönemde, Ezginin Günlüğü olsaydı, bence daha farklı bir yerde
olacaktı. Yani halk televizyonda gördüğü kişileri benimsiyor.
Mesela filancanın programına çıkarsanız, demek ki değerlisiniz.
Medyanın, desteklediği kişilerden beklentileri var; ama biz bu
beklentilere cevap vermedik. Dolayısıyla, onlar da bize destek
vermiyor. Biz onların beklentilerine göre bir oluşum, ya da yapı
içerisinde olmadık. Ezginin günlüğü hiçbir zaman angaje bir grup
olmadı. Sessiz sedasız yeni bir albüm daha çıkardınız: İlk Aşk.
Oysa dinleyici yeni bir albüm çıkardığınızın farkında olmalı. Hiç
reklama gerek duymuyor musunuz? NG: Tabi bu tanıtım işleri bizim
dışımızda cereyan ediyor. Kaseti yapan firmanın yapması gereken
şeyler bunlar. Gerçi biz de üstümüze düşeni yapmıyoruz. Yani
önümüzdeki günlerde basında falan yer alacağını zannediyorum. Bir
de tabi, kasetin iyisi, kendi tanıtımını kendisi yapıyor. Yani
dinleyenler beğenirse, ağızdan ağıza dolaşıp duyulur. Çok ilkel bir
yöntem bu, ama... Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz, hangi tarza
yakın? NG: Türkiye'de müzikte Arap ve Hint etkisi var; yani doğudan
gelen bir akım var. Çok olmamakla beraber Anglosakson akımlar var.
Türkiye'de popüler müzikler bunları kullanarak oluşturulmuş şeyler.
Ezginin Günlüğü çıkışından itibaren daha farklı bir yol denedi.
Bizim tarzımız, elbette ki bütün müziklerden etkileniyor; ama biz,
daha çok Anadolu'daki geleneksel müziği, şarkıları, türküleri müzik
altyapısı olarak temel aldık. Yani Ezginin Günlüğü için en temelde
Anadolu müzikler var. Yeni albümünüzde, son yıllardaki çizginize
yakınsınız yine? Ama ilk albümler daha farklıydı. Ezginin Günlüğü,
geçmişten bugüne ne kadar değişti? NG: Kendimiz çok içinde
olduğumuz için, değişimi de çok fazla algılayamıyoruz. Çeşitli
eleştiriler falan oluyor dinleyicilerden. Mesela ilk dönemlerde
yaptığımız müziği çok akademik buluyorlardı. Şimdi son albüm çok
daha yalın bir müzik, fazla öyle kafa karıştıran şeyler yok.
Değişim tabi ki önemli. Belli süreç içinde biz de değişiyoruz. Biz
değiştiğimize göre yaptığımız iş de değişiyor. Dünyada acayip
değişiklikler oluyor. Biz hayatımızda bir sürü şey yaşadık. Tabi
bunlar yaptığımız işe her yönüyle yansıyor; hem içerik olarak, hem
biçimsel, hem de anlayış olarak. Başlangıçtan bu yana yirmi sene
geçti, mesela en basiti, ben yirmi sene daha yaşlandım. "İlk
Aşk"taki şarkıların tümü söz ve müzik olarak Hüsnü Arkan ve Nadir
Göktürk imzası taşıyor. Sadece kendi şarkılarınız söylemek gibi bir
ısrarınız mı var? NG: Aslında yaptığımız şarkılar o kadar çok ki.
Albüm yaparken bunların bir kısmını seçiyoruz, artan da çok fazla
miktarda şarkımız oluyor. Yani öyle başkalarından şarkı alma gibi
bir ihtiyaç duymuyoruz. Ama söz olarak ne bileyim bazen bir şiir
oluyor; eğer şartlar uygunsa onu şarkı yapıyoruz. Aşkı politik ele
alıyoruz... Geçmiş dönemdeki albümlerinizde, politik şarkılar da,
anonim içerikli şarkılar da vardı. Son albümde ise, politik ve
anonim şarkı yok gibi. HA: Genellikle aşk şarkıları var. Ama aşkı
ele alış biçimimizin de politik olduğunu düşünüyorum. En azından
başkalarının ele alış biçimini eleştiren politik bir karşı çıkış
olarak algılıyorum. Yani sözlerde özellikle dikkat ediyoruz. Nadir
de öyle, ben de. Yani bir eleştiri geliştirmeye çalışıyoruz.
KAYNAK: YENİDEN ÖZGÜR GÜNDEM GAZETESİ