Ezber bozan araştırma sonucu Türkiye dinden uzaklaşıyor!
Abone olAkademisyen Volkan Ertit'in Türkiye'de Muhafazakarlık araştırmasının sonuçları şoke edici. Ertit'e göre Türkiye dinden uzaklaşıyor, dinin prestiji giderek azalıyor.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın Çarşamba
Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu akademisyen Volkan Ertit
oldu.
"Türkiye muhafazakarlaşıyor mu?" başlıklı
röportajın detaylarında Volkan Ertit'den çarpıcı değerlendirmeler
geldi. "Türkiye dindarlaşmıyor aksine dinden uzaklaşıyor" diyen
Ertit'e göre yeni kuşakların dine olan ilgisi azaldı.
"Türkiye'de dindarlık azalıyor" tezine 11 kanıt
sunan Ertit'in açıklamaları şöyle:
YENİ KUŞAKLAR DİNDEN UZAKLAŞIYOR
KRİTER BİR: Türkiye muhafazakârlaşıyorsa...
Yeni kuşakların, eski kuşaklardan daha dindar olması gerekir.
VOLKAN ERTİT: Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi'nde Sinan Yılmaz'ın 2 bin 790 aileyle yaptığı bir doktora
çalışması var. Bu çalışmaya göre Türkiye'de ailelerin yüzde 87'si
yeni kuşakların din konusuna ilgisinin azaldığını, Batılı
değerlerden etkilendiklerini söylüyor. 2 bin 790 aileyle yapılan
bir çalışma bu. Bu kadar aileye gerek yok aslında. 50 aile ile
araştırma yapılsın, o araştırmada yeni kuşakların hayatına dinin
daha fazla dokunduğu ispatlansın, ben görüşümü revize etmeye
hazırım.
EŞCİNSELLER RAMAZANDA YÜRÜYÜŞ YAPIYOR
KRİTER İKİ: Türkiye dindarlaşıyorsa...
Eşcinselliğin görünürlüğünde azalma olması gerekir.
VOLKAN ERTİT: 1993 yılında Türkiye'de ilk kez
"Onur Yürüyüşü" düzenlenmek istendiğinde
yurtdışından gelen misafirler havalimanında tutulup geri
gönderilmişti. Törenler iptal edilmişti. O dönem laiklik
hassasiyeti çok yüksek bir gazetede bir yazar homoseksüelliği
sapıklık olarak takdim etmişti. 2003/2004 yıllarında Türkiye'de ilk
kez "Onur Yürüyüşü", 15/20 kişiyle gerçekleşti.
Geliyoruz günümüze: 40 bin kişi, ramazan ayında İstanbul'un
göbeğinde yürüyor. Bu yıl İstanbul'daki yürüyüşe toplum değil,
polis müdahale etti. Ama yürüyüş, akşam yine de yapıldı.
EVLİLİK ÖNCESİ FLÖRTLER ARTTI
KRİTER ÜÇ: Türkiye muhafazakârlaşıyorsa...
Evlilik öncesi flört sayısında azalma olması gerekir.
VOLKAN ERTİT: Geçmişten bugüne evlilik öncesi
flört sayısında azalma mı var, artmama mı var? Çok ciddi bir artış
var. Nereden biliyoruz? 12 lise öğretmeniyle derinlemesine görüşme
yaptım. Öğrenciler birbirlerinin evlerine gidiyorlar. WhatsApp'tan
birbirlerine çıplak fotoğraflar gönderiyorlar. Okullarda öpüşen
öğrencilerden söz ediliyor. 1995'ten önce flört haberleşmeleri için
tek imkân ev telefonlarıydı. Çok tehlikeliydi ev telefonları. Ya
kızın babası evdeyse? Kızın kalbi güm güm atardı. Şimdi kızlar,
babalarıyla yemek masasında cep telefonlarıyla sevgilileriyle
mesajlaşıyorlar.
GENÇLER ARASINDA CİNSEL İLİŞKİ DAHA FAZLA
KRİTER DÖRT: Türkiye muhafazakârlaşıyorsa...
Evlilik öncesi ya da evlilik dışı cinsel ilişki sayısında azalış
gerçekleşmesi gerekir.
VOLKAN ERTİT: Üniversitelerde yapılan yüksek
lisans ve doktora çalışmaları, Türkiye'de yeni kuşakların, eski
kuşaklara göre evlilik öncesi cinsel ilişkiye çok daha açık
olduğunu gösteriyor. Popüler örnek verelim: Arda Turan Türkiye'nin
en saygı duyulan, en sevilen futbolcusu... Bu yaz ben Arda Turan'ın
tatil hikâyelerini okumak zorunda kaldım gazetelerde. Sevgilisiyle
beraber tatil yapan Arda, evli değildi ama onu kimse yadırgamadı.
Türkiye toplumu farkında olmadan bunu içselleştirmeye başlamış
durumda.
KRİTER BEŞ: Doğaüstü güçlere olan inançlarda
artış yaşanması gerekir.
VOLKAN ERTİT: Benim sekülerleşme paradigmam sadece
İslam'la ilgili değil, fizikötesi güçlerle de ilgili. Eğer bir
toplum daha fazla dindarlaşıyorsa... Sadece kurumsal dinler değil,
doğaüstü güçlerin de bu topluma daha çok etki edebilmesi gerekir.
1990'larda "Teksoy Görevde" türü programlar vardı.
Bu programlarda "üzerinde Allah yazan koyun", "gaipten
gelen taşlar" gibi doğaüstü konular işlenir ve çok ilgi
görürdü. Bugün bu tür bir program, Twitter'da, Facebook'ta ancak
dalga geçme konusu yapılır. Gerçi astrolojiye, fala, medyumlara
özel bir ilgi var ama onların gündelik hayata hiçbir etkisi
yok.
ALEVİLİK VE SÜNNİLİK BELİRLEYİCİ DEĞİL
KRİTER ALTI: Farklı inanç grupları arasındaki
evliliklerde azalış meydana gelmesi gerekir.
VOLKAN ERTİT: Bugün Türkiye'de Alevi–Sünni
evlilikleri artmış durumda, arkadaşlıklar artmış durumda. Eğitimin
artması, kentleşme oranının yükselmesi sonucu Sünnilik ve Alevilik,
en azından geçmişe göre daha az belirleyici kimlik olmaktan çıkmış
durumda.
ERKEK DE KADINDA VÜCUT HATLARINI GÖSTERİYOR
KRİTER YEDİ: Vücut hatlarının belli olmayacağı
şekilde kıyafetlerin tercih edilmesi gerekir.
VOLKAN ERTİT: Hem muhafazakâr cenah hem de seküler
cenahta kadınlar, annelerine kıyasla vücut hatlarını ortaya çıkaran
kıyafetleri tercih ediyorlar. Sadece kadınlar mı? Erkekler de öyle.
Onlar da vücut hatlarını gösteriyorlar.
DİNİN PRESTİJİNDE AZALMA VAR
KRİTER SEKİZ: Dinin toplumsal alandaki
prestijinde ve gücünde artış olması gerekir.
VOLKAN ERTİT: Eğer bir toplumda muhafazakârlık
artıyorsa... Din adamlarının prestijinin artması gerekir. Bakalım
imamların durumuna. İmamlar eskiden köyde sözünün üstüne söz
söylenmeyen kişilerdi. Her konuda yönlendiriciydiler. Sağlık,
ekonomi falan. Yüzde seksenin kentlerde yaşamaya başlamasıyla
birlikte imamlara fikir danışan kalmadı. Artık imamların cevap
verdikleri konulara uzmanlar yanıt veriyor.
MEDYA DAHA AZ MUHAFAZAKAR
KRİTER DOKUZ: Medya dilinin muhafazakârlaşması
gerekir.
VOLKAN ERTİT: Bir gazetede liseli gençlere ve evli
olmayan çiftlere mesaj üzerinden nasıl seks yapılacağı anlatılıyor.
Bir yazar, bir Yunan adasında gördüğü grup seksi okuyucularıyla
paylaşıyor. Şimdi şöyle bir soruyu sorma hakkım var benim: Ana akım
medyada bundan 30 sene, 20 sene önce bunlar olur muydu? Popüler TV
programlarına bakalım: Milyonlar tarafından izlenen prime time'da
yayınlanan "Çok Güzel Hareketler Bunlar", "Güldür Güldür
Şov", "Bir Kadın Bir Erkek" gibi hard seküler hayatların
en normal hayatlar olduğu yansıtılıyor.
DİNİ REFERANSLAR YOK
KRİTER ON: Medya dilinin muhafazakârlaşması
gerekir.
VOLKAN ERTİT: Eğer dindar bir toplumda kürtaj
tartışılıyorsa, içki tartışılıyorsa... Topluma "Din bunu
yasaklıyor" dersiniz ve konu kapanır. Ama Türkiye'de
siyasiler, buna Erdoğan da dahil, bu konularda Kuran'ı değil,
İslam'ı değil seküler referansları kullanıyorlar. İnsan hakları
diyorlar, sağlık diyorlar. Şunu sormak istiyorum: Madem
toplum dindarlaştı, o halde neden dini referanslar bir tarafa
itiliyor da seküler referanslar kullanılıyor?
YENİ NESİLLER BAMBAŞKA
KRİTER ON BİR: "Kutsal"ların günlük pratiklere
olan etkisinin artması gerekir.
VOLKAN ERTİT: Türkiye toplumunda kutsallar geçmişe
nazaran daha az hayata dokunuyorlar. Dindarlar bunun farkında.
Sekülerler hikâyenin farkında değiller. Muhafazakârlar çok
mutsuzlar. Diyanet İşleri Başkanı, bu yaşanan dönüşümün adını
koydu. Dedi ki: "Bugünkü gençlik, bir nesil öncesinin dünyasını
kendisi için dar görüyor ve kabul edilemez buluyor. Bunu dikkate
alarak yeni bir dil ve üslup üzerine çalışmak zorundayız". Yeni
neslin kendileri gibi konuşmadığının Diyanet İşleri Başkanı
farkında... İslam dünyasında birey olmaya düşkün, özgürlüğüne
düşkün bir gençlikle karşı karşıyayız. Muhafazakârlaşan ve
dindarlaşan bir toplumda Diyanet İşleri Başkanı, bunları
söylemez.
TOPLUM DEĞİL SİYASİ ARENA DİNDARLAŞIYOR
Yüksek hızlı trende içki satılmasının yasaklanması, zinanın yasaklanmak istenmesi, kızlı-erkekli ev tartışması, dindar nesil yetiştireceğiz söylemi... Bütün bunlar devlet ve din arasındaki ilişkilerle ilgili. Ben din ve toplum arasındaki ilişkiden söz ediyorum. Toplum dindarlaşmıyor, siyasi arena dindarlaşıyor. İkisi farklı şeyler.
BAŞÖRTÜLÜ SAYISI AZALIYOR
Başörtülü sayısı Türkiye'de artmıyor, aksine azalıyor. Sokağa
çıkın. Genç kızlara ve annelerine bakın. Anneler mi daha çok
başörtülü, genç kızlar mı? Eğer genç kızlar başörtülüyse...
Başörtülü sayısı yeni nesillerde artıyor diyebiliriz. Ama böyle bir
durum yok.
İMAM HATİPLİLER CİNSELLİĞİNDE İÇİNDE OLDUĞU...
İmam hatip, fazladan altı saat din dersi alan, bununla beraber seküler okulların her şeyini alan okullardır. İmam hatipteki gençler de çok ciddi anlamda sekülerleşmiş, cinselliğin de içinde olduğu dünyalarının parçası haline gelmiş durumdalar.
Bilimsel gelişmeler, kapitalizm ve kentleşme bir toplumda var ise o topumun değiştirilmesi çok zor. Kemalistler 90 sene boyunca bunu yapmaya çalıştılar, olmadı. Çünkü bu işler yukarıdan dayatmayla olmaz.