Ezanın çan sesiyle karıştığı şehir
Abone olFarklı dinlere mensup insanların bir arada yaşadığı Mardin "Barış Yurdu Mardin Konferansı"na ev sahipliği yapıyor.
Küresel Yenilenme ve Rehberlik Merkezi (GCRG) ile
Canopus Danışmanlık tarafından organize edilen ''Barış Yurdu Mardin
Konferansı'', yurt içi ve yurt dışından çok sayıda akademisyen ve
İslam düşünürünün katılımıyla başladı.
Mardin Valisi Hasan Duruer, Artuklu Üniversitesi Atatürk ve Kültür
Merkezi Konferans Salonu'ndaki konferansın açılışında, Mardin'in
binlerce yıldır farklı kavim ve kültürlere ev sahipliği yaptığını,
farklı dil ve dinlere mensup toplumların aynı mekanı paylaştığını
söyledi.
Bu kavimlerin, kültürlerin ve dinlerin pek çoğunun zamana yenik
düşmesine rağmen halen bugün Mardin'de onların izlerine rastlamanın
mümkün olduğunu vurgulayan Duruer, şöyle konuştu:
''Ezan seslerinin çan seslerine karıştığı Mardin,
putperestlikten Yezidiliğe, Yahudilikten Hristiyanlık ve
Müslümanlığa kadar çeşitli dinlere mensup insanların gönül
rahatlığıyla inançlarını yaşadığı hoşgörü merkezi olma özelliğini
hiçbir zaman kaybetmemiştir. Mardin, farklı din ve etnik kökenli
insanların barış, kardeşlik ve toplumsal uzlaşmayla bir arada
yaşadığı bir dünya kentidir. Kökleriyle ve gelenekleriyle
olan bağlarını hala korumaya çalışan Anadolu'nun bu kadim halkı,
yeniliklere de uyum sağlamasını bilmiştir. Mardin'de olmak, taşın
içindeki kardeşlik ve özgürlük hikayelerini başka dillerde ama hep
aynı alfabeyle okumaktır. Bu nedenle, kültür ve medeniyetin
başkenti, barış ve huzurun sembolüdür Mardin.''
GCRG Kurucu Üyesi Şeyh Abdullah Bin Bayah, İslam dini dışına çıkmış
davranışların tartışılması, sorunun iyi analiz edilmesi gerektiğini
belirtti.
Fetvaların geçmişte büyük önemi olduğunu anlatan Bayah, şöyle devam
etti:
''Bazı insanlar din adına insanları öldürüyor. Bunu aslında
hırsızlığa benzetmeliyiz. Fetvalar geçmişte çok önemliydi. Bugün
Mardin fetvasını ele alıyoruz. O dönemde fetva neden verildi, ona
bakmalıyız. Fetvanın verildiği dönemde Moğollar ve Şeyhülislam
arasında bir çatışma vardı. Şeyhülislam için İslamı savunmak
Moğolları savunmaktan daha önemliydi. Bu nedenle fetvayı
verdi.''
Aradan geçen zamandan sonra bazı gençlerin bu fetvayı farklı
yorumladığını ifade eden Bayah, şunları kaydetti:
''Bu gençler 'İslam dininin olmadığı yer savaş alanı olmalıdır'
dedi. Ama fetvanın içeriği bu değildir. İnsan, bu fetvanın gerçek
değerinin üstünü örttü. Mardin fetvası bir kapıdır, bu kapı
sayesinde pek çok soruna çözüm getirebiliriz. Bu fetva üzerine
savaş açanlar yanlış yapıyor. Ben onlara yanlış yaptıklarını
söylüyorum. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de de anlatımlar vardı. Londra
ve başka yerde terörist saldırı yapmak İslam ile bağdaşmaz.
Şeriatın sesi terörizmle ilgili değildir. Bu tür terörist
saldırılar yanlıştır. Barışı savunmak ve barışı görmek
istiyoruz. Bunu İslam diyarı adına söylemek
istiyorum.''
Tabah Vakfı Direktörü Şeyh Habib Ali Al Jifri de İbni Teymiyye'nin
verdiği cihat fetvasının Moğolların bu toprakları işgali döneminde
yapıldığı bildirdi.
O dönemi ve şartları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan
Jifri, şöyle konuştu:
''İslam dini kişilerin amaçları doğrultusunda kullanılamaz.
Bugünkü konferans sadece İslam alemini değil gayrimüslimleri de
ilgilendiriyor. İbni Teymiyye'nin fetvasına dar alanda bakılmamalı.
Katliamlar, direnişlerle aynı görülmemelidir. Cinayet, saldırı ve
başkasına zarar vermeyle direniş arasında farklılıklar var. Bunları
iyi değerlendirmek lazım.''
-METROPOLİT ELEŞTİRDİ-
Konferansı izleyen Deyrulzafaran Manastırı Metropoliti Saliba
Özmen, gazetecilere yaptığı açıklamada, konferanstaki konuşmaların
Mardin'in ruhuna uymadığını iddia etti.
''Biz Mardin'de binlerce yıldır Süryanisi, Türkü, Kürdü, Arabı,
Çerkezi, Hristiyanı, Müslümanı, Yahudisi ve Yezidisi bir arada,
ortak değerler etrafında yaşamımızı sürdürüyoruz'' diyen Özmen,
sempozyumun daha geniş alanda ve kucaklayıcı olması gerektiğini
söyledi.