Eymür'ün kaleminden Çakallar Vadisi
Abone olÇakallar Vadisi başlıklı bir yazı yayınlayan MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, "Bizim yaşadıklarımızın yanında Kurtlar Vadisi zayıf kalır" dedi.
MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür www.atin.org
isimli sitesinde 'Çakallar Vadisi' başlıklı bir yazı yayınladı. MİT
Müsteşarı Atasagun ve enerji yolsuzluğuna ismi karışan Kaşif
Kozinoğlu'nu anlatan Eymür, MİT müsteşarlığı için ismi geçen Arman
Suar hakkındaki olumlu kanaatlerini bildirdi. İşte Mehmet Eymür'ün
yazısı: Bir gazete "Kurtlar Vadisi" diye başlık atmış.
Yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve duyduklarımızın yanında bu dizi
zayıf kalır. Birkaç istisna hariç, sanki aynı orkestra şefinin
idaresindeymiş gibi basın Çakıcı ve Kaşif Kozinoğlu'ndan
bahsediyor. Ama Şenkal Atasagun için tık yok. "Atasagun soruşturma
başlatmış" Ha.. haa... haaa... Biz 6 sene önce, yani 1998'de nasıl
olsa bir gün Çakıcı Atasagun ilişkisinin ortaya çıkacağını
söylemiştik. Bu ilişki bal gibi ortaya çıktı ama kör ve sağarlar
orkestrası başka hava çalıyor. İsterseniz 24 Ağustos 1998 tarihli
Hürriyet Gazetesi'ne bir göz atın. O tarihte görevli olduğumuzu
hatırlatmada da yarar var. Şimdi filmi başa alalım... Takma isimli
bir kişi tarafından bir ihbar mektubu yazılarak belli makamlara
yollanmış. Mektupta Nuriş kardeşlerin Cumhurbaşkanımız Sezer'e
suikast düzenleyeceği ihbar ediliyormuş. İhbar mektubundaki takma
isim Alaattin Çakıcı'nın kullandığı isimlerden biri olduğu için ve
Çakıcı'nın Nurişler'le arası da açık olduğundan MİT karargahı bunu
Çakıcı'nın yolladığı şeklinde değerlendirmiş. Neticede gazetelerde
yer alan Hakkı Süha Şen, Yargıtay Başkanı, Alaattin Çakıcı ve diğer
birçok karışık temaslarından sonra olay çözülmüş ve Atasagun
tekamül eden dosyayı ve yanına sağ kolu Kaşif Kozinoğlu'nu alarak
Cumhurbaşkanlığı Köşküne arza gitmiş. Söylendiğine göre
Cumhurbaşkanı Sezer bu fedakarca çalışmadan çok memnun kalmış,
Kaşif'e takdirlerini belirtirken o tarihlerde de görevden alınacağı
söylenen Atasagun'a "Ben burada olduğum sürece sen de MİT'in
başındasın" demiş. Atasagun'da döndüğünde bunu mesai arkadaşlarına
anlatmış. Bilmenizde yarar var, 2937 sayılı MİT Yasası'na göre, MİT
Müsteşarı, MGK'da görüşüldükten sonra Başbakan'ın "inhası" ve
Cumhurbaşkanı'nın onayı ile atanabiliyor. Yani Cumhurbaşkanı hayır
dediği müddetçe hükümetin oraya bir atama yapması mümkün değil.
Dönelim ihbar mektubumuza... Böyle bir mektup geldiği zaman konu
önemli ise imzasız veya sahte isimli de olsa ciddiyetle üzerinde
durulur. Müsteşarlık arşivlerinde ve ilgili ünitelerde mektupta
bahsi geçen isimlerle ilgili araştırma yapılır. Daha sonra
karargahta elde edilen bilgilerle birlikte ihbar mektubu Ankara,
İstanbul gibi mektubun yazıldığı düşünülen veya postalandığı
bilinen Bölge Başkanlığına yazı veya kripto talimatı ile yollanır.
Bölgeler gerektiğinde polis laboratuarları ile koordine suretiyle
el yazısı, daktilo, parmak izi gibi konularda inceleme ve
karşılaştırma yaparak olayı çözmeye çalışırlar. Biz zamanında böyle
20-30 yere birden postalanan bir imzasız mektubu, tahkik ederken
mektupları alan Postahane görevlisinin hatırlaması üzerine,
mektupları eski bir mensubumuzun evinde çalışan bir kadının
attığını tespit edip olayı çözmüştük. MİT Operasyon Başkanlığı Asya
ülkeleri Daire Başkanı olan Kaşif Kozinoğlu'nun böyle bir ihbar
mektubu ile yakından-uzaktan ilişkisi olmaması gerekir. Ancak bu
konuda Atasagun Kaşif Kozinoğlu'nu görevlendirildiğine göre, bu da
MİT-Çakıcı ilişkilerinin gizli bir şekilde devam ettiğini ve bu
ilişkilerin Müsteşarın bilgisi dahilinde Kaşif Kozinoğlu tarafından
yürütüldüğünü gösterir. Diğer taraftan böyle önemli bir ihbar
ihtiva eden mektup alınca, yapılacak ilk iş eylemi yapacağı ifade
eden Nurişler ile görüşüp, en azından ihbarda küçük de olsa bir
hakikat payı olup olmadığını incelemek, konuyu açığa çıkararak
böyle bir niyet varsa bile, bunu önlemektir. Müsteşar Atasagun ve
Kaşif Kozinoğlu mektubun Çakıcı tarafından yazıldığını belirtiyor.
Çakıcı ise böyle bir mektup yazdığını reddediyor. Peki o zaman
Atasagun ve Kozinoğlu hangi somut verilerle bu mektubu Çakıcı'nın
yazdığını tespit etmişlerdir. Konu tam bir tiyatro... Atasagun
enerji yolsuzluğuna da adı karışan MİT Daire Başkanı Kozinoğlu için
acil soruşturma açıyor ve daha önce "iş gereği" diye niteleyip
"elemanımıza güveniyoruz" derken şimdi "İddia edildiği gibi devreye
girmişse tabii ki suçludur. Suçluysa cezasını çekecek" diyor.
Atasagun'un gazetecilere verdiği belirtilen bu beyanatta söylediği
bazı sözler olayı bütün açıklığı ile ortaya çıkarıyor. MİT
Müsteşarı, yayınlanan Kozinoğlu'nun Enerji Bakanlığı soruşturması
çerçevesinde gözaltına alınan işadamı İbrahim Selçuk adına borç
tahsilatı yaptığı iddialarını gazetelerden öğrendiğini belirtirken
diğer yandan "Zaten bu konuşma da (önceki) soruşturmada vardı. Ama
o gözle bakmamıştık. Şimdi yeniden inceleyeceğiz, olaya yeni bir
boyut geldi" deyiyor. İşte telefon konuşması. - Kimin alacaklı
olduğu belli mi?: Belli. İş adamı İbrahim Selçuk. - Kimin borçlu
olduğu belli mi?: O da belli, Cemal Çağala. Cep telefonunun
numarası da var. - Borcun tahsilatı ile uğraşan kim?: MİT Operasyon
Başkanlığı Asya ülkeleri Daire Başkanı Kaşif Kozinoğlu. - Borcu
kime tahsil ettirmek istiyor?: Alaattin Çakıcı'ya. - Borcun hangi
yöntemle tahsilini istiyor?: Tehdit, zor kullanma. - Kozinoğlu bu
konuda kime talimat veriyor?: Çakıcı'nın telefonlarının
dinlendiğini bildiğinden bu konuda irtibat görevi yapan ve onu
Yargıtay başkanı ile de tanıştıran Hakkı Süha Şen'e veriyor. - Peki
bu bir suç mu?: Evet suç. Şimdi insaf edin. MİT Müsteşarlığına
gelmiş bir kişinin bu telefon konuşmasını okuyup değerlendirememesi
mümkün mü? Mümkün ise o zaman o makamda işi ne? Hadi o
değerlendiremedi, işlerine geldiğinde her şeyi didik didik
araştıran Teftiş Kurulu Başkanı ve Müfettişler de mi değerlendirme
yapamadılar? Ortada müşterek bir suç ve örtbas etme durumu var.
Yoksa, İbrahim Selçuk, Kozinoğlu'nun değil de Atasagun'un dostu
olmasın...??? Merak etmeyin, nasıl olsa bu da bir gün ortaya çıkar.
"Kozinoğlu karıştıysa cezasını çekecekmiş". Onun için mi her zaman
mahkemeye yollanmak istenmeyen memurlar için başvurulan yöntemle
yurtdışına, Japonya'ya yollandı. Atasagun bu beyanları ile
muhataplarını aptal yerine koyuyor ama dedim ya orkestra başka
havada. Kozinoğlu'nun kısıtlı dokunulmazlığı varmış. Demek zor,
cebir, haraç, tahsilat da dokunulmazlığa tabi imiş. Belki bir MİT
mensubunun bir İnternet sitesine yazdığı, Atasagun ve Kaşif'in
MİT'i ne hale getirdiği ile ilgili ikinci mektubu okumadınız.
Kozinoğlu ve Atasagun Mit’i bitirdi Yazılanların onda biri dahi
doğru olsa, durum çok vahim.... ÖNEMLİ NOT: Bu yazı yayınlandıktan
sonra bir dostumun arayıp "Senin sayfanda Arman'a da verip
veriştirilmiş. Sen onu sever, takdir ederdin diye biliyordum"
deyince bu açıklamayı yapmak gereğini duydum: Bir MİT mensubunun
yazdığı belirtilen "Kozinoğlu ve Atasagun Mit’i bitirdi" başlıklı
mektuptaki "Arman Suar" ile ilgili bölüme katılmadığımı belirtmek
isterim. Arman Süar'ı 1975'den sonra tanıdım. Ben MİT Ankara
Bölgesinin Takip Şube Müdürü iken o da Ankara Bölgesinin
operasyonel bir şubesinde yöneticiydi. Faal, çalışkan, sempatik,
açık sözlü, içi dışı bir olan Arman Suar'la birçok müşterek
çalışmamız oldu. Daha sonra özel bazı sebeplerle teşkilattan
ayrılıp Başbakanlığa geçti. Orada Başbakanlık Müsteşar
Yardımcılığı'na kadar yükseldi. Arman Suar tekrar teşkilata
döndüğünde "Müsteşar Yardımcılığı" kadrosunu elde etmiş olmasına
rağmen, o tarihte Müsteşar Sönmez Köksal'ın "Müsteşar Yardımcılığı"
kadrosunu istememesi ve boş tutması dolayısıyla bir alt kadro olan
"Başkanlık" kadrosunu kabul ederek "İdari İşler Başkanı" oldu.
Görevde iken inşaatlarda bir takım yolsuzluk olduğu söylentilerinin
ortaya çıkması üzerine soruşturma yapılmasını bizzat kendisi talep
etti. Atasagun yönetimi onun talebi üzerine açılan soruşturmayı ona
yönelterek Suar'la ilgili bir açık bulmak için bir hayli gayret
sarfettiler ancak bir sonuç alamadılar. Netice itibarıyla Arman
Suar kendisi ile ilgili her türlü hesabı vermiş ve temize çıkmış
bir kişidir. Zaten mütevazi yaşantısı ve malvarlığı da bunu
gösteriyor. Ben "Kozinoğlu ve Atasagun Mit’i bitirdi" başlıklı
mektubu yazan MİT mensubunun, Arman Suar hakkında belli mahreçler
tarafından kasıtlı çıkarılan dedikoduların tesiri ile ve
araştırmadan bu satırları yazdığını sanıyorum ve detaylı bir
soruşturmadan geçmiş ve temize çıkmış bir kimse ile ilgili yanlış
bilgilendirmeyi, mektubu yazan MİT mensubunun vicdani sorumluluğuna
bırakıyorum. Kaynak: www.superpoligon.com