Eyicenin yaşadıkları Altaylıyı üzdü
Abone olTürkiye'nin yetiştirdiği, 50 yıllık bilim insanı Prof. Eyice'nin canı, ünlü iş adamına bağışladığı için bir hayli sıkkın!
İNTERNETHABER
Dünyanın en saygın bilim insanlarından kabul edilen Prof. Dr. Semavi Eyice'nın, bağışladığı kütüphanesi canına tak etti! Öldüğümde cenazemi kesinlikle İstanbul Üniversitesi'ne götürmeyin diye vasiyet eden, 12 Eylül darbesi sonrası sorgusuz sualsiz Türk Tarih Kurumu'ndaki görevinden azledilen Eyice, bakın bu süreci nasıl anlatıyor...
14 YILLIK ÇALIŞMAM KAYBOLDU
Yaşı Cumhuriyet'e yetiş ve ülkenin Bizans Tarihi konusunda yetiştirdiği en önemli bilim adamı Prof. Dr. Semavi Eyice, 50 yıllık akamedik hayatını dün gece Habertürk'te Fatil Altaylı'ya anlattı. Murat Bardakçı'nın da katıldığı programda, 12 Eylül dönemini ve yaşadığı süreci anlatan Eyice, o döneme ait kırgınlıklarını anlatırken, Türk Tarih Kurumu'ndan ayrılış sürecini de büyük bir üzüntüyle anlattı.
Tüm bunlara rağmen bilimsel çalışmalarına devam ettiğini ve 14
yılda Akdeniz kıyıları ve Toroslarda çok önemli bir çalışma
yürüttüğünü söyleyen Prof. Eyice, rölevelerini topladığı
ciltbentin, bağışladığı kütüphanesinin taşındığı sırada
kaybolduğunu iddia etti. Binlerce eserinin bulunduğu ve
Suna ve İnanç Kıraç Vakfı'na bağışlağı kütüphanesiyle ilgili,
kendisine verilen hiçbir sözün tutulmadığını ifade eden Eyice,
vakfın kurucusu işadamı İlhan Kıraç'a da ulaşamadığını ifade
etti.
İşte Türkiye'nin yetiştirdiği bilim insanı
Eyice'nin, Altaylı'yı da sinirlendiren İlhan Kıraç
diyalogu;
Prof. Eyice: Türk Tarih Kurumu'ndan ayrıldıktan
sonra Torosları, Akdeniz'de minik minik adacıklar var ıssız. O
adalara felan gittim ve oralarda ki pek çok Bizans eserleri var.
Onların rölevelerini çıkardım, fotoğraflarını
çektim. Ondan sonra işte onu büyük bir kitap yapmak
istiyordum. Kısmet olmadı o da kaldı. 14 sene felan o
işlerle uğraştım olmadı.
Fatih Altaylı: Şimdi yapın efendim.
Prof. Eyice: Efendim onun da macerasını şimdi, şey
yapmak istemiyorum. Onun rölevelerini filan çizdirdim. Ondan sonra
birlikte olduğumuz şimdi bir tanesi rahmetli oldu, mimarlar vardı.
Onlar, temize çektiler bilmem ne oldu. Büyük bir cilbeltin
içindeydi bunlar. Benim kütüphane paldır kültür giderken o
ciltbentte ortadan kayboldu. Ben oradaki çalışanlara
söyledim. Bunlar bana ait şeyler.
Fatih Altaylı: Kütüphanesi İlhan Kıraç'ın Vakfı'na
bağışladınız değil mi?
Prof. Eyice: Evet, ondan sonra yok efendim
dediler. Ya bu bende değil, ondandan sonra bunu bana verin. Ondan
sonra yok! Benim planlarım yok ortada.
Fatih Altaylı: Allah Allah...
Prof. Eyice: Evet
Fatih Altaylı: İlhan Bey ne diyor buna?
Prof. Eyice: Ben kendisiyle görüşemiyor, temas
edemiyorim ki!
Fatih Altaylı: İlhan Bey'e temas ede
miyorsunuz?
Prof. Eyice: Hayır!
Fatih Altaylı: O kütüphaneyi, bağışladığınız
adamla görüşe miyorsunuz?
Prof. Eyice: Hayır!
Fatih Altaylı: Niye?
Prof. Eyice: Sekreter Hanıma sorun!
Fatih Altaylı: İlhan Bey'in bir de mektepten
abisisiniz.
Prof. Eyice: Biraz öyleyim herhalde. Neyse
velhasıl...
Fatih Altaylı: Eğer Robert Koleji'nden eşinin
arkadaşı olsaydınız görüşürdünüz Hocam!
Murat Bardakçı: Evet..
Fatih Altaylı: İlhan Bey sizle görüşmüyor. Bravo
valla!
Murat Bardakçı: Haberi var mı yok mu?
Fatih Altaylı: Ya ilahi Prof. Dr. Semavi Eyice
seninle görüşmek isteyecek, sen yok diyeceksin.
Murat Bardakçı: Sekreter barajı meselesi..
Fatih Altaylı: Olur mu? Olur mu? Yani seninle hoca
görüşmek isteyecek, görüşemeyecek. Bu hata hocanın değil sekteretin
değil senin hatan. Olacak iş değil! İnşallah biri buradan duyar da
iletir İlhan Bey'e...
Hocam zerafet parayla satın alınabilecek birşey olmadığı için
olmamış.
Murat Bardakçı: Asıl mesele hoca orada
kütüphanesinin doğru dürüst tasnif edilmediğini söylüyor.
Prof. Eyice: Birilerini gönderdik bazı şeyler
arattım bulamadılar. Hayret ediyorum. Öyle olacaktı hatta
benim orada bir odam olacak ve danışman olarak oturacaktım. Olmadı
gerçekleşmedi bunlar.
Fatih Altaylı: Alın geri.
Prof. Eyice: Yok olmaz o artık geçti. Bilmiyorum
yani ben biraz kırgınım.