Eygi'nin yazdığı o fetva gerçek mi?
Abone olMilli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, 'bozuk düzende bozuk işler yapılır' yönünde bir fetva verildiğini duyduğunu ancak bunun asla kabul edilemez olduğunu savundu
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket
Eygi, aldığı bir bilgiye göre birilerinin, "bozuk
düzenlerde bozuk işler yapılır" diye bir fetva verdiğini
belirtti. "İslam adına böyle bir fetva verilemez, bu
şeytanî bir fetvadır" diyen Eygi, "Vereni de,
kabul edeni de yakar. İslamcılık para ile olan imtihanı
kaybetti" ifadesini kullandı.
Mehmet Şevket Eygi'nin Milli Gazete'de "İslamcılık Para İmtihanını Kaybetti" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
MÜSLÜMAN BİRİ ALLAHTAN
KORKMADAN...
"Senesini tam hatırlamıyorum, yedi sekiz yıl önceydi her halde… Müslüman adamın biri özerk bir kurumun başına geçmişti. Yüklü bir bütçesi, geniş bir kadrosu olan tarihî bir kurum. Müslüman adam demiştim. Beş vakit namaz kılardı, islamî kesime mensuptu. Yakından tanımıyorum, Hz. Ömer edebiyatı yapar mıydı?..
Oh, koskoca büyük bir kurum Müslüman birinin idaresine geçti
diye sevinememiştik. Bizim dindarımız korkunç çapta,
kimseden perva etmeden, Allahtan korkmadan, kuldan utanmadan
yolsuzluk yapmaya başlamıştı. Bu durumu hazmedemeyen iki
meslektaşı ve dostu bizimkini ziyarete gitmişler, kulağımıza çok
acayip dedikodular, burnumuza kötü kokular geliyor demişlerdi.
Hazret kaşlarını çatmış, suratını asmış ve yumruğunu masaya
indirerek hışımla şöyle bağırmıştı:
- Şimdiye kadar hep dinsizler yedi, bundan böyle biraz da Müslümanlar yesin!..
Hikaye burada bitti…
MÜSLÜMANLAR PARA İLE İMTİHANI KAYBETTİ
Yıllar boyu çok yazdım, “Müslümanlar, para ile olan
imtihanı feci şekilde kaybettiler” deyip durdum.
1960’lı, 70’li, 80’li yıllarda Hz. Ömer’in, devlet işini görürken
devlet kandilini, kendi başına otururken kendi kandilini yaktığı
edebiyatı yapılırdı.
Kötü düzen, sistem, idare gidecek; âdil, hak, doğru, temiz bir düzen gelecek ve ülke ideolojik vesayet sisteminin pisliklerinden temizlenecekti.
Sonra ne oldu? Bu sorunun cevabını Üstad Necip Fazıl’ın şu cümleleri ile vereyim: “Biz yıllar boyunca, ellerimizi ağzımızın iki kenarına tutup hohlamak suretiyle bir küfür buzulunu erittik… Sonra bir de baktık ki, korkunç bir çamur deryası içinde kalmışız…” (Aklımda kaldığı şekliyle yazdım.)
Benim bildiğim İslam’da, bir ceketle gelenin, aradan yıllar geçtikten sonra bir ceketle ayrılması vardır. Başlangıçta ceket oldukça yenidir, ayrılırken eskimiş, yıpranmıştır.
İslam’da helal vardır, haram vardır, bu ikisinin arasında kalan şüpheliler vardır. Müslüman, hem haramdan, hem de şüpheliden uzak durmak zorundadır.
BOZUK DÜZENDE BOZUK İŞLER YAPILIR DİYE
FETVA VERMİŞ
Duyduğuma göre birileri, bozuk düzenlerde bozuk işler yapılır diye bir fetva vermiş. Çok iyi biliyorum ki, İslam adına böyle bir fetva verilemez, bu şeytanî bir fetvadır. Vereni de, kabul edeni de yakar. İslamcılık para ile olan imtihanı kaybetti… Asıl kaybeden Türkiye oldu…
İslam sistemi istikamet=doğruluk dürüstlük üzerine
kuruludur. Doğruluk gidince her şey yıkılır, çöker.
Fakirlerin, miskinlerin, sefalete düşmüş mültecilerin hakkı olan
zekat paralarını gasb eden şu malumlardan ve mahutlardan ne hayır
gelir?
BEN ÇALMADIM, EYVALLAH AMA
ÇALDIRMAYACAKSIN...
Ben haram yemedim, ben çalmadım!.. Eyvallah ama bu
dediğin yetmez. Hem çalmayacaksın, hem de çaldırmayacaksın. Emr-i
mâruf ve nehy-i münker yapmazsan, sen de suçlu ve günahkar
olursun.
Haram parayla âbâd olunmaz, berbat olunur.
Evet, Paşanın biri 1923’de dindar ve namuslu insanlar zengin olamaz, onlarla iktisadî kalkınma sağlanamaz demiştir ama onun tezi kendisine aittir, Müslümanları bağlamaz.