Ey Pensilvanya’daki zat..
Abone olBaşbakan Erdoğan, paralel devlet yapılanmasına ilişkin, “İhanet, cezasını alacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamında, bu ihanetin hesabını sormak...
Başbakan Erdoğan, paralel devlet yapılanmasına ilişkin, “İhanet,
cezasını alacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamında, bu ihanetin
hesabını sormak benim boynumun borcudur. Ey Pensilvanya’daki zat
neden Türkiye’ye gelmiyorsun? Pensilvanya vatan toprağı mıdır?”
dedi.
AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde konuşan seçilmiş
Cumhurbaşkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kardeşlerim, AK
Parti’yi kurduğumuzda, iki büyük mücadeleyi vermeye azmetmiştik.
Birincisi, asırlardır yürüyüşüne devam eden davamızı değiştirmeye,
örselemeye, yıpratmaya yönelik girişimlere karşı verdiğimiz
mücadeleydi. Biz buna adalet mücadelesi dedik.İkincisi de;
asırlardır devam eden davamızı yaşatmak ve büyütmek mücadelesiydi.
İşte buna da Kalkınma mücadelesi adını verdik. 29 Ekim 1923’te
kurulan Cumhuriyetimizi çok daha ileri seviyelere taşıyacak, daha
da güçlendirecek; ama aynı zamanda, 23 Nisan 1920 ruhunu da
Türkiye’ye yeniden kazandıracaktık. Hem Türkiye’yi büyütecek; hem
de kardeşliği, birliği, hoşgörüyü, değerlere saygıyı büyütecektik.
Allah’a hamdolsun; bu 2 büyük mücadeleyi de başarıyla bugünlere
getirdik. 3 Kasım 2002’de, milletimiz bize iktidar görevini tevdi
etti; 12 yıl boyunca çok çalıştık, çok gayret ettik, mücadele ettik
ve hem adalet mücadelesinde, hem kalkınma mücadelesinde, Türkiye’yi
belli bir noktaya taşıdık” ifadelerini kullandı.
“Kasım 2002’de, iktidar görevini devraldığımızda, üzerinde
karabulutlar dolaşan, umutları yıpranmış, yorulmuş, karamsar bir
Türkiye vardı” diyen Erdoğan, “Ekonomi çok ağır bir krizin
içindeydi. Türkiye, bütün umutlarını Uluslararası Para Fonu’ndan
gelecek borçlara bağlamıştı. Çarklar durmuştu. Fabrikaların
kapıları kapanmıştı. Esnaf kepengini indirmiş, protesto için
sokaklara çıkmıştı. İşsizlik büyüyor, enflasyon bir canavar olarak
milletin ekmeğini azaltıyordu” şeklinde konuştu.
Faiz yükünün altında Türkiye ekonomisinin inim inim inlediğini
söyleyen Erdoğan, “Yatırımcı, girişimci önünü göremiyor; yatırım
yapmaktansa sermayesini faize yatırmayı tercih ediyordu. Esnaf
siftahsız dükkanını kapatırken, çiftçinin tarladaki ürünü para
etmiyordu. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Türkiye’deki
kötümser, karamsar hava dağıldı. Uzun süren koalisyon
hükümetlerinin ardından, ne yapacağını bilen, kararlı, güçlü bir AK
Parti Hükümeti, hem içeride, hem dışarıda bütün olumlu beklentileri
hayata geçirdi.Yüksek enflasyonla, faizle mücadeleye başladık”
dedi.
Yatırım ortamını iyileştirdiklerini belirten Erdoğan, zorunlu
tasarruf borcunu 13,5 katrilyon lira olarak ödeme kararı
aldıklarını ve 3,5 katrilyon lirayı bulan Konut Edindirme
Yardımlarını hak sahiplerine ödeme kararı aldıklarını ve bunları
ödediklerini ifade etti.
Çiftçilerin, aldığı kredilerden dolayı haciz kıskacında olduklarına
dikkati çeken Erdoğan, Ziraat Bankası’nın çiftçiye yüzde 59 faiz
oranıyla kredi verdiğini hatırlattı.
Bu faiz oranlarını hızla düşürmeye başladıklarını ve şu anda yüzde
sıfır-yüzde 8 aralığına çektiklerine işaret eden Erdoğan, “Esnaf
aynı şekilde; yüzde 47 faiz oranıyla borçlanırken, bunu da bugün
yüzde 4-5 aralığına kadar çektik” dedi.
Türk Lirası’ndan 6 sıfırı attıklarını belirten Erdoğan, “Eğer altı
sıfır atılırsa ‘anırırız’ diyen köşeyazarları vardı. Hala
anırmalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Yüzde 63 olan faiz oranını tek haneli rakamlara, hatta tarihinin en
düşük seviyelerine çektiklerini anlatan Erdoğan, Uluslararası Para
Fonu’na Türkiye’nin 23,5 milyar dolar borcu olduğunu, geçen yıl, 14
Mayıs’ta, 29 yıl aradan sonra Türkiye’nin IMF’e borcunu tamamen
sıfırladıkladıklarını ifade etti.
Erdoğan, “Merkez Bankası’nın kasasında, biz geldiğimizde 27,5
milyar dolar vardı; şu anda, kendi rekorumuzu kırmak üzereyiz,
Merkez Bankamızın kasasında 136 milyar dolar rezerv var. İhracatı
36 milyar dolardan aldık, 153 milyar dolara yükselttik. Milli
Geliri 230 milyar dolardan aldık, 820 milyar dolara yükselttik.
Kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 73’tü; onu yüzde 35
seviyesine kadar düşürdük Kişi Başı Milli Geliri 3 bin 500 dolardı,
11 bin dolara çıkardık. Tarihin en büyük küresel ekonomik
krizlerinden birini, yaptığımız reformlarla, aldığımız tedbirlerle,
hiç sarsılmadan atlattık. Bugün, geçmişle kıyaslanamayacak derecede
büyük, geleceğe umutla bakan, tüm dünyada ilgiyle, takdirle izlenen
bir ekonomiye; çok güçlü bir ekonomik yapıya sahibiz. Ekonomiyi
büyütürken, insanımızın günlük yaşamına etki edecek çok büyük
yatırımları gerçekleştirdik. Türkiye’nin geçmişte şahit olmadığı,
tecrübe etmediği, hatta hayalini dahi kuramadığı yatırım ve
hizmetleri milletimizle buluşturduk. Gelişmiş ülkelerde, Avrupa’da,
Amerika’da, Japonya’da ne varsa, aynısı Türkiye’de de olsun diye
mücadele verdik” dedi.
“Yola çıktığımızda ülkemizi dört ayak üzerinden yükselteceğimizin
sözünü vermiştik” diyen Erdoğan, “Eğitim, sağlık, adalet, emniyet
olarak ifade etmiştik. Aradan geçen 12 yılın sonunda, hamdolsun,
milletimize verdiğimiz sözü tuttuğumuza, hatta pek çok alanda,
vaadettiğimizin de ötesine geçtiğimizi görüyoruz. Eğitimde, 12
yılda 205 bin adet derslik inşa ettik. Okullarımıza 1 milyon adet
bilgisayar gönderdik, 30 bin Bilişim Teknolojileri Sınıfı kurduk.
444 yani 4+4+4 sistemiyle, 28 Şubat döneminin eğitimdeki son
izlerini de sildik. Yine 28 Şubat döneminin dayatması olan ve
Meslek Liselerinin uzun zaman kan kaybetmesine yol açan farklı
katsayı uygulamasına son verdik. Okulların tamamında Kuran-ı Kerim
ve Siyer-i Nebi derslerinin seçmeli olarak verilebilmesini
sağladık. Bunların yanında, dil ve anlatım, fen bilimleri,
matematik, sanat, spor, hukuk ve adalet derslerini de müfredata
ekledik. Uygulamaya koyduğumuz Fatih Projesiyle eğitimin
altyapısını tamamen değiştiriyoruz” diye konuştu.
Fatih Projesi kapsamında bugüne kadar yaklaşık 850 bin adet tablet
bilgisayarı öğrencilere dağıttıklarını anlatan Erdoğan, “Sınıflarda
etkileşimli tahtaların kurulumu devam ediyor. Eğitimde bir başka
önemli reformu üniversitelerde yaptık. 12 yılda 99 yeni üniversite
kurarak, toplam üniversite sayımızı 175’e yükselttik. Bugün 81
ilimizin tamamında üniversite var.Sağlıkta, insan merkezli bir
anlayışla sistemi baştan sona yeniden oluşturduk. 12 yılda toplam
10,5 milyar lira harcayarak 2 bin 216 adet sağlık tesisi inşa
ettik. Hastanelerimizi personel ve tıbbı cihaz bakımından
güçlendirdik.Şimdi de ülkemizin dört bir köşesine dev sağlık
kampüsleri inşa ediyoruz. Sağlık kampüslerimizin tamamlanmasıyla,
toplamda 52 bin yatak kapasiteli 64 adet hastaneyi ülkemize
kazandırmış olacağız. 2002 yılı Kasım ayında 500 bin toplu konut
yapma sözüyle iktidara gelmiştik. Bugüne kadar, taahhüdümüzün de
ötesine geçerek, tam 633 bin konut inşa ettik. Bu konutların 518
binini hak sahiplerine teslim ettik. Demokrasimizin standartlarını
yükseltmek için adalet sistemimizde bir dizi reform yaptık”
şeklinde konuştu.
Adalet Saraylarıyla yargının fiziki altyapısını, personel sayısını
artırarak insan gücünü, kanunları yenileyerek uygulamaları reforma
tabi tuttuklarına dikkati çeken Erdoğan, “Hiç şüphesiz en iyi
önemli hizmetleri getirdiğimiz alanlardan biri de ulaştırma.
İktidara gelirken ülkemize 15 bin kilometre bölünmüş yol kazandırma
sözü vermiştik. 6 bin 100 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol
uzunluğunu, 17 bin kilometre daha ekleyerek, 23 bin 100 kilometreye
ulaştırdık. Bu alanda da taahhüdümüzün ötesine geçtiğimizi
memnuniyetle ifade etmek isterim. 12 yılda 117 kilometre
uzunluğunda tam 122 adet tünel yaptık. Bugün toplam 167 kilometre
uzunluğundaki 205 adet tünelle milletimiz yolculuğun konforunu
yaşıyor. Ülkemizi ilk defa yüksek hızlı trenlerle tanıştırdık.
Hükümetlerimizin gururu, yüz akı Marmaray’la Asya ile Avrupa’yı
denizin altından raylı sistemle birleştirdik.
Şimdi de Asya ile Avrupa’yı yine denizin altından bu defa otomobil,
lastikli sistemle birleştirmek için Avrasya Tüneli’ni yapıyoruz.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün, İstanbul’a yaptığımız dünyanın
sayılı havalimanlarında biri olan 3’ncü havalimanının, yine dünya
çapında bir proje olan Kocaeli Körfez Geçişinin inşatları süratle
devam ediyor” dedi.
Havalimanı sayısını 26’dan 52’ye çıkardıklarını anlatan Erdoğan,
“Bundan 12 yıl önce, yüzde 80 oranında dışa bağımlı, uluslararası
silah şirketlerinin ve onların yerli aracılarının tekelinde olan
bir savunma sanayimiz vardı. Bugün savunma sanayimiz, Türkiye’nin
beyin ve üretim gücünü seferber eden milli bir yapıya dönüştü.
Milyarlarca doları yabancı şirketlere aktarmak yerine milli
kaynaklara yönlendirdik ve savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı
yüzde 45’e kadar düşürdük. Altay Tankı, Atak Helikopteri, Anka
İnsansız Hava Aracı, Milgem Gemisi, ilk milli uçağımız Hürkuş,
Kirpi adını verdiğimiz zırhlı araçlar, Barış Kartalı uçaklarımız,
seyir füzeleri, tanksavar füzeleri, güdümlü roketler… Tüm bunlar
Türkiye’nin kendi eserleri. Bağımsızlık, kölelik dönemi bitiyor.
Askerimizin eline, ilk defa milli bir piyade tüfeği üretiyoruz.
İşte Türkiye’yi bu seviyelere biz ulaştırdık. Bunlarla
yetinmiyoruz. Her alanda çok daha ileri, çok daha önemli projeler
üzerinde çalışıyor, ihtiyaçlar ve imkanlar çerçevesinde bunları
hayata geçiriyoruz. Hedefimiz Türkiye’yi, savunma sanayi
ihtiyaçlarının tamamını kendisi karşılayabilen, bununla kalmayıp bu
alanda dünyada söz sahibi bir ülke haline getirmektir” ifadelerini
kullandı.
“Türkiye’nin kalkınma mücadelesini verirken, eş zamanlı olarak
adalet mücadelesini de sarsılmadan sürdürdük” diyen Erdoğan,
“Siyasetin üzerindeki vesayetleri, tüm direnişlerine rağmen tek tek
ortadan kaldırdık. Darbe dönemlerinde alanı daraltılan siyasetin
önünü açtık, alanını genişlettik. Anlamsız tüm baskılara,
yasaklara, kısıtlamalara son verdik. Devlet ile milleti
barıştırmanın, kucaklaştırmanın, devlet ile milletin istikametini
örtüştürmenin gayreti içinde olduk. Kültürler üzerindeki baskılara
son verdik. Değerler üzerindeki zulmü kaldırdık.Diller, inançlar,
yaşam tarzları üzerindeki kısıtlamaları nihayete erdirdik.
Olağanüstü Hal’i biz kaldırdık.Başörtüsü zulmüne biz son
verdik.Sadece üniversitelerde değil; kamuda başörtülü çalışmanın,
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başörtülü olarak milleti temsil
edebilmenin önünü biz açtık. Terörün sona ermesi, kanın durması,
gözyaşının dinmesi için, en cesur adımları attık ve Türkiye’de 77
milyonun kardeşliğini tesis etmek için kararlı bir mücadele
verdik.Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda en kararlı, en somut
adımları atan, bunları da sürdüren kadro biz olduk.Hayali dahi
kurulamayan demokratik reformları biz gerçekleştirdik; özgürlükleri
genişlettik, insan hak ve hürriyetlerini daha yüksek standartlara
kavuşturduk. Burada bir noktayı tekrar ve özellikle vurgulamak
istiyorum” şeklinde konuştu.
AK Parti,’nin, 23 Nisan 1920’de tezahür eden Türkiye tablosunu
yaşatmaya çalışan bir parti olduğunu anlatan Erdoğan, “AK Parti, 29
Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni büyütmeye, yüceltmeye,
onun davasını muhafaza etmeye ve yaşatmaya çalışan davadır. İşte
onun için, AK Parti, bir Türkiye partisidir, aynı zamanda bir dünya
partisidir. AK Parti, sadece kendisine oy verenlere, sadece
kendisini sevenlere hizmet götüren değil; 77 milyona, 780 bin
kilometrekareye; hatta sınırları aşarak, yurt dışındaki Türklere,
Türkmenlere, tüm dost ve kardeşlerimize, tüm mazlumlara ulaşan bir
partidir. Başbakan olarak son günümde, AK Parti’nin Genel Başkanı
olarak son dakikalarımda, buradan, bizi sevsin ya da sevmesin 77
milyonun her bir ferdine bir kez daha musafaha için elimi
uzatıyorum. Bunu sadece şahsım için yapmıyorum. Partim adına,
Hükümetim adına, lideri olduğum hareket adına elimi tekrar
uzatıyorum. Diyorum ki: Biz, sizi çok iyi anlıyoruz. Yaşadığınız
tarihsel süreci biliyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi
anlıyoruz. Sizin taleplerinizi, arzularınızı biliyoruz. Sizin de
bizi anlamanızı istiyoruz. Bizim nasıl badirelerden geçerek
bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları, hangi
kısıtlamaları, tehditleri aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı
istiyoruz. Nasıl tahkir edildiğimizi, dışlandığımızı, nasıl
zulümlere maruz kaldığımızı görmenizi, bilmenizi, anlamanızı
istiyoruz. Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık; sizin de bizlere
gönlünüzü açmanızı bekliyoruz.Biz, bizim yaşadıklarımızı hiç kimse
yaşamasın istedik; sizin de bu hassasiyetimize hak vermenizi
istiyoruz. Bugün, Yeni bir Türkiye kurulurken, Türkiye, 23 Nisan
1920’deki özüyle ve ruhuyla yeniden kucaklaşırken, eski küslükleri,
dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara
bırakalım diyoruz” diye konuştu.
“Bugün yeni bir sayfa açalım istiyoruz” diyen Erdoğan, “Bugünü,
demokrasimizin, 91 yıllık Cumhuriyet tarihimizin bir bayram günü
olarak görüp, 77 milyon kucaklaşmak, barışmak, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bayrağı altında bir olarak, beraber olarak,
birlikte Türkiye olarak gönül birliği yapalım istiyoruz. Her türlü
gerilim, kamplaşma ve kutuplaşma, Türkiye’ye zarardan başka hiçbir
şey vermedi ve vermez. Üsluplarımız farklı olabilir. Yöntemlerimiz
farklı olabilir.Siyaset tarzımız farklı olabilir. Ama hepimiz bu
vatanın evlatlarıyız. Hepimiz bu toprakların insanıyız. Devletimiz
bir, vatanımız bir, bayrağımız bir, milletimiz bir. Sandık, bu
milletin takdirini kullandığı yerdir. Mücadele eden, emek veren,
millete proje ve planlarını anlatan herkes için sandıktan çıkmak
mümkündür. Bu ülkede seçimler, 1950’den beri, hür iradeyle, şeffaf
şekilde yapılıyor.Hiç kimse kendisini umutsuz, çaresiz, çözümsüz
hissetmesin. AK Parti Hükümetleri 77 milyonun Hükümetleridir;
seçimler ve sandık da millet için her zaman takdirini kullanacağı
bir vasıtadır” dedi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu noktada, muhalefetin,
kendisini yenileme ihtiyacı çok ama çok açıktır. Kutuplaşma ile
muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Toplumu kamplara ayırarak
muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Sokaktan medet umarak,
Türkiye düşmanı hainlerle işbirliği yaparak muhalefet
yapılamayacağı görülmüştür. Muhalefet partileri, gerilimi
tırmandırmak suretiyle bugün oy toplayabiliyor olabilirler; ama bu
tarz, Türkiye’ye zarar veren, sürdürülmesi de mümkün olmayan bir
tarzdır. Cumhuriyet Halk Partisi, kendisini sorgulamalı, tarihiyle
yüzleşmeli, parametrelerini artık mutlaka değiştirmelidir.
Statükoyu savunan, eski imtiyazlarını isteyen, millet ile arasında
her daim mesafe olan bir Cumhuriyet Halk Partisi, ülkeye de,
millete de fayda sağlamaz. Kendi ilkeleriyle ters düşen, nerede
Türkiye düşmanı odak varsa onlarla işbirliğine girişen, yıllardır
kıyasıya eleştirdiği paralel yapıya kol kanat geren bir Cumhuriyet
Halk Partisi, sağlıklı bir muhalefet yapamaz. Terör meselesine
bigane kalan, Çözüm Süreci’nin karşısına, ırkçı bir anlayışla adeta
duvar gibi dikilen bir Cumhuriyet Halk Partisi milletle barışamaz.
İşte şu anda, milletin seçtiği Cumhurbaşkanı’nın yemin törenine
katılmayacağız diye açıklama yapıyorlar. Bu muhalefet tarzı
eskimiştir. Bu muhalefet tarzının son kullanma tarihi geçmiştir.
Böyle bir muhalefetin, kendi tabanına da, ülkeye de vereceği hiçbir
katkı yoktur ve olamaz.”
“BU MUHALEFET TARZININ TÜRKİYE’YE HİÇBİR FAYDASININ OLMADIĞI
AÇIKTIR”
Erdoğan, “Milliyetçi Hareket Partisi; planı, projesi, alternatif
çözüm önerileri olan bir siyasi parti olmak yerine; terör
meselesinin beslediği bir parti olmayı tercih etmiştir. 2007’de,
Meclis’e yeniden girdiği günden bugüne kadar, MHP yönetimi,
Türkiye’nin hiçbir meselesine eğilmemiş, şehit cenazelerini
istismar etmiş, terörün varlığını adeta kendi varlığına
endekslemiştir.
Ancak terörün devamıyla varolabilen bir parti, hiç kuşkusuz, çözüm
süreciyle de varlık zeminini kaybedecektir. MHP yönetiminin, Çözüm
Sürecine, terörün sona erdirilmesine karşı çıkmasının sebebi de
budur.Bu muhalefet tarzının da Türkiye’ye hiçbir faydasının
olmadığı açıktır. Öte yandan, HDP de, tıpkı MHP gibi, teröre
sırtını dayayarak varlık gösteren bir parti olmuştur. HDP,
bağımsız, hür, demokratik siyaset yerine, silahların vesayetinde
siyaseti tercih etmiş, bundan kurtulamamıştır. Terörist
cenazelerini istismar ederek, elinde taş olan çocukların arkasına
saklanarak, Diyarbakır’da feryat eden annelere kulak tıkayarak,
hatta onları tahkir ederek, sadece kan siyaseti yapılır. Başka bir
şey değil. HDP de, Yeni Türkiye’de parametrelerini değiştirip,
istismardan vazgeçip, kan üzerinden yürüttüğü siyaset tarzını terk
edip, bir Türkiye partisi olma yolunda ilerlemelidir” diye
konuştu.
Erdoğan, “10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi, bu muhalefet
partilerine açık bir ders verdiler diye düşünüyorum.10 Ağustos’ta,
sadece AK Partililer değil, CHP, MHP, HDP ve diğer partilere gönül
veren kardeşlerim de bize oy vermiş, aynı zamanda kendi parti
yönetimlerine de bir ders vermiştir. Muhalefetin, tabandan gelen bu
ibretlik dersi iyi okumaları en büyük arzumuzdur” ifadelerini
kullandı.
Erdoğan, “Bugün, yeni bir gündür. Bugün, Türkiye’nin özüne döndüğü
gündür. Bugün, Türkiye’nin istikbalinin, her zamankinden daha açık,
daha aydınlık olduğu gündür.Bugün Yeni Türkiye’nin doğum günüdür.
Yeni Türkiye, yeni bir siyasete, yeni bir sosyolojiye, yeni bir
ekonomiye tekabül etmektedir. Yeni Türkiye, siyasetin vesayetten
kurtularak özerkleştiği bir Türkiye’dir.Her sorunun çözüm aracı
siyasettir. Her meselenin çözüm zemini Türkiye Büyük Millet
Meclisi’dir. Artık bunların dışında bir yol, bir yöntem, Türkiye
için söz konusu olamaz. Eski Türkiye, siyaseti imkânsızlaştıran bir
zihniyete sahipti. Eski Türkiye, toplumun potansiyel bir tehlike,
tehdit, düşman olduğu algısına dayanıyordu.Çok şükür, Türkiye bu
zihniyeti geride bıraktı. Bugün siyaset, mecrasını bulmuş
vaziyettedir. Yeni Türkiye, siyasetin asıl fonksiyonunun toplumsal
taleplerin siyasî sisteme taşınması olduğunun şuurundadır.
Toplumsal talepleri meşru görmeyen siyasetin doğurduğu kronik
problemler çözüm yoluna girmiştir.Türkiye bugün çözüm sürecine
girmişse, toplumsal farklılıklar siyaseten meşru biçimde ifade
edilebiliyorsa, çoğulcu bir tahayyül temelinde toplumsal barışa
doğru ilerliyorsak, bunun temelinde Yeni Türkiye’nin yeni siyaseti
vardır.Yeni Türkiye çok güçlü bir temele dayanmaktadır; bu temel
Türkiye’nin yeni sosyolojisidir. Yaşadığımız büyük değişimin esas
mimarı bu yeni sosyolojidir. Dayatmacılığın sonunu getiren,
çoğulculuğun, hak ve özgürlüklerin önünü açan yeni sosyolojik
dinamikleri herkesin iyi okuması gerekiyor. Türkiye’de topluma
rağmenciliğin sonu gelmiştir. Toplumsal meşruiyet siyasetin ana
dayanağıdır. Bundan sonra Türkiye, ancak çoğulculukta uzlaşabilir;
belli toplumsal talepleri gayrı meşru ilan ederek, meşruluk zemini
dışına iterek bir uzlaşma gerçekleştirilemez” dedi
Yeni Türkiye’nin, çoğulcu bir Türkiye olduğunu anlatan Erdoğan,
“Siyaset bu çoğulcu toplumsal yapının temsiliyle mükelleftir. Yeni
Türkiye’de makbul ve makbul olmayan vatandaş ayrımı yoktur; bütün
vatandaşlar eşittir.Dolayısıyla Yeni Türkiye’nin üzerinde
uzlaşacağı temel değerler daha çok demokrasi, daha çok özgürlüktür;
Yeni Türkiye, eksik bir demokraside uzlaşamaz. Bu ülkede reşit ve
mümeyyiz bir millet yaşamaktadır; sahip olduğu medeniyet
değerleriyle, tarihî tecrübesiyle, demokratik olgunluğuyla örnek
bir millet yaşamaktadır. Bu milletin vesayete, velayete ihtiyacı
asla yoktur” diye konuştu.
“TERÖR MESELESİ, ESKİ TÜRKİYE’NİN MESELESİDİR”
Erdoğan, “Bugün Yeni Türkiye kurulurken, Yeni Türkiye’ye karşı bir
direncin, Eski Türkiye’ye bir özlemin de olduğunu görüyoruz. Eski
Türkiye’nin aktörleri, Eski Türkiye’nin çatışmalarını sürdürmek
istiyorlar. Demokrasi açığı kapatıldıkça, toplumsal barış umudu
çoğaldıkça bunu tersine çevirmek isteyenler de harekete geçiyorlar.
Terör meselesi, Eski Türkiye’nin meselesidir. Şunu herkes
bilmelidir ki, Yeni Türkiye’de siyaset dışı araçlarla iş görme
imkânı kalmamıştır. Çözümü, barışı reddeden, şiddet araçlarına
pirim veren bir siyasetin Yeni Türkiye’de karşılık bulması mümkün
değildir. Çünkü barışın çok güçlü bir toplumsal desteği vardır ve
barış süreci topluma emanettir” dedi.
“ESKİ TÜRKİYE’NİN BİR BAŞKA AKTÖRÜ DE PARALEL DEVLET
YAPILANMASIDIR”
Erdoğan, “Eski Türkiye’nin bir başka aktörü de paralel devlet
yapılanmasıdır. Paralel devlet yapılanması, siyasî temsil yetkisine
ve siyasî meşruiyete sahip olmadan, kamu gücünü kullanarak
meşru-demokratik siyaseti tahrip etmek istemektedir. Devlet
kurumlarında elde ettiği etkinlik üzerinden siyaseti şekillendirmek
arzusundadır. Bu anlamda Paralel Yapı, tipik bir bürokratik vesayet
girişimidir. CHP ve MHP’nin Paralel Yapıyla işbirliği yapmaları,
hem Eski Türkiye özlemlerinin, hem de Bürokratik vesayette aynı
istikamete bakıyor olmalarının bir sonucudur. Siyaset, bu vesayet
girişimine taviz veremez, verdiği anda kendi varlığını inkâr eder.
17-25 Aralık operasyonları, yolsuzluk kılıfı altında, bürokratik
vesayetin darbe girişiminden başka bir şey değildir. AK Parti,
bürokratik vesayetin bu darbe girişimi karşısında cesaretle durmuş,
bu darbe girişimini etkisiz hale getirmiştir.Devlet içindeki
paralel yapı siyaseten mahkum olmuştur. Türkiye’nin yaşadığı son
iki seçim, bir anlamda paralel yapının ve destekçilerinin siyaseten
tasfiyesi olmuştur. Siyasetin önündeki mesele, bu yapıyı hukuken de
tasfiye etmektir. Güvenlik kurumlarının ve yargının demokratik
meşruiyet temelinde yeniden yapılandırılması son derece önemlidir”
şeklinde konuştu.
“Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun hem siyasete, hem de halkın doğrudan
seçtiği Cumhurbaşkanına karşı, son derece nezaketsiz tavırları,
Eski Türkiye’nin bir alışkanlığıdır” diyen Erdoğan, “Hukuk sistemi,
bir avuç Haşhaşi’nin şantajına mahkum bırakılamaz.Kime çalıştığı,
kimin çıkarları adına ülkesine ihanet ettiği artık belli olan
Pensilvanya, hukuk sistemine emir veremez, talimat veremez. Türkiye
Cumhuriyeti’nin hukuk sistemi, Hasan Sabbah benzeri tehlikeli
meczupların oyuncağı asla olamaz.Bu ülkenin hakim ve savcıları,
vicdanıyla hareket eden, ülkesine, milletine ve bayrağına bağlı
vatanseverlerdir.Vatansever hakim ve savcılar, inanıyorum ki
aralarındaki Haşhaşileri temizleyecek, hukuk sistemi üzerindeki
gölgeleri kaldıracaklardır. Cumhurbaşkanlığı makamı, yeni
Hükümetimiz ve siyaset kurumu; vatanına ihanet eden bu paralel
yapıyla, aynı zamanda bürokratik vesayetle kararlı ve cesur şekilde
mücadeleyi sürdürecektir. Yeni Türkiye’de, devlet içinde paralel
devlet yapılanmasına, çetelere, mafyatik örgütlenmelere asla pirim
verilmeyecektir. Buradan, AK Parti’nin Olağanüstü Kongresi’nden,
Paralel Yapının tabanındaki mensuplarına bir kez daha samimiyetle,
gönül diliyle sesleniyorum. Lütfen, kendilerini sorgulasınlar.
Lütfen, mensubu oldukları yapıya ilişkin sorular sorsunlar”
şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Pensilvanya’daki zata ilişkin gerçek soruları kendilerine
cesaretle sorsunlar. Ey Pensilvanya’daki zat neden Türkiye’ye
gelmiyorsun? Pensilvanya vatan toprağı mıdır? Niçin Pensilvanya?
Hizmet diyerek, Eğitim diyerek yola çıkan bir yapının, Milli
İstihbarat Teşkilatı’na neden kastettiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin
en başarılı Hükümetine neden darbe girişiminde bulunduğunu, CHP
ile, MHP, HDP ile neden işbirliği yaptığını sorgulasınlar. Bu
yapının uluslararası bağlantılarını sorgulasınlar.Bu yapının,
başörtüsüne, demokratik mücadeleye, Filistin davasına olan
yaklaşımını samimiyetle sorgulasınlar.Eğer bu sorgulamayı
yaparlarsa, inanıyorum ki yanlışı görecekler, yıllardır birlikte
yürüdükleri AK Parti’nin kendi partileri olduğunu tekrar
farkedeceklerdir. Allah, zihinlerini açsın, gönüllerini açsın,
paralel yapının tabanındaki kardeşlerimizle kardeşliğimizi yeniden
tesis etsin diye dua ediyorum” dedi.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Buradan şunu da açık açık
söylüyorum:Bugün bu Kongrede seçilecek, ardından da Hükümeti
kurmakla görevlendirilecek yeni Başbakan’ın, Paralel Devlet Yapısı
ile mücadelede son derece kararlı, azimli ve cesur olacağına
yürekten inanıyorum. Esasen, yeni Genel Başkanın ve Başbakan’ın
seçilmesinde, birçok kriterin yanında, Paralel Yapıya karşı duruşu
da etkili olmuştur. Çünkü millet bizden bunu bekliyor.”
“30 Mart’ta da, 10 Ağustos’ta da, milletimiz bize bu yönde görev
verdi, yetki verdi” diyen Erdoğan, “Türkiye’ye, aziz milletimize,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı haince duruş sergileyenler,
bunun hesabını mutlaka, ama mutlaka verecekler ve veriyorlar.Hiç
kimse, Yeni Hükümetten bu konuda farklı bir duruş
beklemesin.İhanet, cezasını alacaktır.Cumhurbaşkanlığı makamında,
bu ihanetin hesabını sormak benim boynumun borcudur. Kimse bu
konuda Cumhurbaşkanlığı makamında benim sessiz kalmamı beklemesin.
Hükümetin de, hiçbir taviz vermeden bu hesabı soracağına
inanıyorum.Yüksek Yargı kurumlarında oynanan ayak oyunlarının
hiçbir anlamı yoktur ve olmayacaktır. İhanet sözkonusu olduğunda,
Haşhaşi yapılanmaya göz yummayacağımızı herkesin açık ve net bir
şekilde bilmesini istiyorum.Hakim ve savcılarımızın da,
milletimizle aynı istikamete bakarak, bu süreçte Türkiye’nin
yanında durduklarını biliyor, bu meselenin çözüleceğine yürekten
inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “AK Parti’nin Genel
Başkanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığı vazifelerimde,
artık son saatlere girmiş durumdayım.Bugün, bu kongrede, yeni Genel
Başkan’ı sizler seçeceksiniz.O Genel Başkan, inşallah yarın akşam
şahsım tarafından yeni Hükümeti kurmakla görevlendirilecek.Kendisi
Bakanlar Kurulu çalışmalarını yapacak, birlikte değerlendireceğiz,
onayımızın ardından, Meclis’te güvenoyu alındığı takdirde, 62’nci
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, 5’inci AK Parti Hükümeti göreve
başlamış olacak.Perşembe günü, AK Parti Genel Merkezi’nde, Genel
Başkan ve Başbakan adayımızı uzun istişarelerin sonunda sizlere
açıkladık. Dışişleri Bakanımız, Konya Milletvekilimiz, Ahmet
Davutoğlu kardeşimizi, imzalarımızla siz değerli delegelerimizin
takdirlerine sunuyoruz.Üstleneceği vazifelerini hakkıyla yerine
getireceğinden en küçük bir şüphe duymuyorum.Bu ismi, çok uzun
istişarelerin ardından hep birlikte belirledik.Grubumuzda, MKYK’da,
MYK’da, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızda, sahada
milletimizle birlikte istişarelerimizi yaptık.İstişarelerimizde,
Davutoğlu kardeşimle birlikte çok sayıda isim öne çıkmıştı.
Ağırlık, Davutoğlu kardeşimizden yanaydı” diye konuştu.
Erdoğan, “Paralel yapıyla mücadele kararlılığı, Türkiye ve dünya
meselelerine vukufiyet, tecrübe ve liyakat, Davutoğlu ismini bugün
Kongremize taşıdı.Bir kere şunu burada altını çizerek ifade
ediyorum… Şahsım, bu partinin kurucusu olarak, gönüllüsü olarak, bu
partiye büyük emekler vermiş bir nefer olarak, her daim sizlerle
olacağım, sizlerle birlikte yol yürümeye devam edeceğim.Anayasal ve
yasal yetkiler dairesinde, tarafsızlığımızı zedelemeden,
iktidarımızın millete hizmet üretmesi için destek ve katkılarımı
sunmayı sürdüreceğim.Aynı şekilde, Hükümetin başarılı olması,
Türkiye’ye hizmet üretmesi için de her aşamada katkı
vereceğim.Teşkilatımın her bir mensubunun, bugünden itibaren,
emekleriyle, hizmetleriyle, katkılarıyla, en çok da dualarıyla,
yeni Genel Başkan ve Başbakan’ın yanında çok güçlü şekilde
duracağını biliyorum.AK Parti Meclis Grubunun, MKYK’nın, MYK’nın,
Bakanlar Kurulu’nun, Kadın ve Gençlik Kollarımızın, Davutoğlu
Kardeşimle, aynen benimle olduğu gibi yol yürüyeceğini biliyorum.
Şahsım da bu yeni süreçte, Davutoğlu kardeşime her aşamada katkı
sunacağım. O bir emanetçi değildir” dedi.
“AK PARTİ, BİR TEK ADAM PARTİSİ OLMADI VE OLMAYACAK”
“AK Parti, bir Tek adam partisi olmadı ve olmayacak” diyen Erdoğan,
“Kurulduğu günden itibaren AK Parti, istişareyle, ortak akılla
kararlar alan bir parti oldu. En tepede kimin olduğundan ziyade,
birlikte yol yürünen arkadaşlar ve teşkilat asıl önemli olandır.
Başarı da, başarısızlık da, tek tek isimlere değil, kadroya
yazılacaktır. İstisnasız, her birinizin, bu partinin genel
başkanına ve Başbakan’a yardımcı olacağınızı biliyor, buna
inanıyorum. Partimizde sadece ve sadece Genel Başkan’ın ismi
değişiyor. Heyecanımız aynı. Hedeflerimiz aynı.Birliğimiz,
kardeşliğimiz, yol arkadaşlığımız aynı. Birlikte nasıl bugünlere
geldiysek, hiç sarsılmadan, hiç ivme kaybetmeden, geleceğe de aynı
şekilde yürümeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Yeni Genel Başkanımızdan AK Parti teşkilatının da, Türkiye’nin de
beklentileri olduğunu anlatan Erdoğan, “Yeni Genel Başkan,
teşkilatı derhal kucaklayarak, motive ederek, yarından itibaren,
2015 seçimlerinin hazırlıklarını başlatacak.2015 seçimleri bizim
için son derece önemli. Yeni bir Anayasa yapacak çoğunluk, 2015
seçimlerinde hedefimiz olacak. Ekonomide istikrar ve güven devam
edecek. Aktif, barışçı dış politikamız bu süreçte aynen devam
edecek.Tekrar ediyorum: Paralel Yapıyla mücadele hız kesmeden,
kararlı şekilde devam edecek. Teşkilatımızın desteğiyle, Yeni Genel
Başkan ve Başbakan’ın, bu beklentileri karşılayacağına kesin
gözüyle bakıyorum” dedi.
“ARTIK VEDANIN VE AYRILIĞIN VAKTİDİR”
Erdoğan, “Artık vedanın ve ayrılığın vaktidir.Merhum Neşet Ertaş
Ustanın, o muhteşem sesi ve yorumuyla dillendirdiği gibi ‘Hasret
etti bizi kavim gardaşa, bir ayrılık, bir yoksulluk, bir de ölüm’.
Allah’a hamdolsun, bu veda ve bu ayrılık, sadece yeni bir başlangıç
içindir. Belki eskisi kadar olmayacak ama, yine görüşecek, yine
muhabbet edecek, yine birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz.Bu vedanın
ve bu ayrılığın benim için ne kadar zor olduğunu eminim ki her
biriniz hissediyorsunuz. AK Parti, adeta benim bir çocuğumdu.Bir
kez de burada, bu son Kongremde, beşinci çocuğum olan AK Parti
nedeniyle zaman zaman ihmal etmek zorunda kaldığım çocuklarımdan
helallik diliyorum.Onların annelerinden, eşimden, helallik
diliyorum. Onlar beni her zaman anladılar ve bana karşı her zaman
müsamahakar oldular. Her aşamada benim destekçim oldular, beni
yüreklendirdiler, bu mücadelenin de bizzat içinde
oldular.Kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum. Tasavvurundan
kuruluşuna kadar her aşamada bu partinin içinde oldum. Kadroların
kurulmasından logonun belirlenmesine, tüzükten programa, seçim
kampanyalarından balkon konuşmalarına, şarkılarından ezgilerine
kadar her aşamada partimle, teşkilatımla oldum.Her zorluğa sizlerle
birlikte göğüs gerdik. Üzülünce birlikte üzüldük; sevinince
birlikte sevindik.Milletin teveccühüne de, ümmetin duasına da
birlikte mazhar olduk.Partimizi öyle bir yere taşıdık ki,
Türkiye’nin kaderiyle, AK Parti’nin kaderini adeta özdeş hale
getirdik. Hatta, AK Parti’yi, Filistin başta olmak üzere,
yeryüzündeki tüm mazlumların umudu konumuna yükselttik. Ne
yaptıysak, birlikte yaptık. Allah, hepinizden razı olsun. Bu
mücadele sürecinde, hayatını kaybetmiş yol arkadaşlarımızın her
birine Rabbim’den rahmet niyaz ediyorum. Çeşitli nedenlerle
aramızdan ayrılmak zorunda kalmış, sadakatleri ve gönülleri bizimle
olan kardeşlerimize teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“TEK TEK HER BİRİNİZDEN HELALLİK DİLİYORUM”
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Tek tek her birinizden
helallik diliyorum.Hakkınızı helal ediyor musunuz? Ben de her
birinize hakkımı helal ediyorum. Hazreti Mevlana ne güzel söylemiş:
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi her gün bir yere konmak ne güzel
bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.dünle beraber gitti cancağızım,ne
kadar söz varsa düne ait,şimdi, yeni şeyler söylemek lazım.” Evet.
Her bitiş, yeni bir başlangıçtır.Güneşin batışı, doğacağına
delalettir. Karanlığın sonu hep aydınlık; gecenin sonu şafaktır.
İnanıyorum ki, her ayrılık da aslında bir vuslattır. Bugün
milletimizle birlikteyiz, yarın da Allah ömür verirse, yine
milletimizle birlikte, milletimizin içinde olacağız. Rabbim bizi
doğru yoldan, dosdoğru istikametten ayırmasın.Rabbim, birliğimizi,
dirliğimizi, yol arkadaşlığımızı, kardeşliğimizi bozmasın.Rabbim
muhabbetimizi eksiltmesin.Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun ki,
bizlere, bu ülkeye ve bu millete hizmetkar olma şerefini bahşetti.
Rabbim bu şerefi daim kılsın. Allah yar ve yardımcımız
olsun.Yolumuz, bahtımız her daim açık olsun. AK Parti’nin 1’inci
Olağanüstü Kongresi’ne başarılar diliyorum. Yeni Genel Başkan ve
Başbakan adayımıza şimdiden başarılar diliyorum. Her birinizi,
teşkilatımızın her bir mensubunu Rabbime emanet ediyorum.Adalet ve
Kalkınma Partisi’ni, yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı da önce
Allah’a, sonra sizlere emanet ediyorum.Yeniden görüşmek, yeniden
kavuşmak umuduyla, kalın sağlıcakla diyorum.”
(İHA)