EY BEŞAR ESAD, VALLAHİ BUNUN HESABINI VERECEKSİN
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan Beşar Esad’a yönelik sert eleştirilerde bulunarak , "Allah izin verirse bu caninin, bu katilin dünyada hesaba...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Beşar Esad’a yönelik sert eleştirilerde bulunarak , "Allah izin verirse bu caninin, bu katilin dünyada hesaba çekildiğini görecek ve bundan dolayı hamd edeceğiz. Yaşananlar tahammül sınırlarını zorlar bir hale gelmiştir. Uluslararası camia Suriye konusunda hala beklenen adımları atmamıştır. Suriye’de bugüne kadar hayatını kaybedenler 100 bine doğru yaklaşıyor. Bütün bu masumların vebali bu gayri meşru rejime destek verenlerin üzerinedir. Kendisini Müslüman olarak niteleyen hiç kimse hiçbir devlet böyle bir vahşetin arkasında duramaz” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’da düzenlenen 20. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın kapanış konuşmasını gerçekleştirdi. Son derece verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirten Başbakan Erdoğan, bugün ise karşılıklı soru-cevaplarla çözüm sürecini değerlendirdiklerini anlattı. Erdoğan, “30 arkadaşımız soru sordu, bakan arkadaşlarımız da cevapladı. Ülkemiz sorunlarını ilettiler gündemdeki konuların derinlemesine istişaresini yaptılar. Bütün bu konuların yanı sıra özellikle bir arada ailelerimizin kaynaşması, milletvekili arkadaşlarımızın birbiriyle kaynaşmasına bu buluşma vesile oldu” diye konuştu.
Bundan sonra da hep istişare ederek yürüyeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir kere buradan şu hususun altını kalın çizgilerle çizerek tekrarlamakta fayda görüyorum. Siyaset milletle gönül irtibatını kurma sanatıdır. Milletle irtibatını kopartmış bir siyasetin böyle bir siyasi anlayışın başarılı olabilmesi, hizmet üretebilmesi, eser üretebilmesi asla mümkün değildir. Geriye dönüp bakın tarihin tozlu sayfalarını arşivleri şöyle bir karıştırın. Kurulmuş faaliyet göstermiş kimi zaman hasbel kadar kimi zaman zorbalıkla iktidara gelmiş ama bugün hatırlanmayan bugün esamesi okunmayan nice siyasi parti nice siyasetçi göreceksiniz. Aynı tarih içinde bir de gönüllere taht kurmuş, kendisine milletin gönlünde müstesna yer edinmiş, kısa veya uzun hizmet etmesine rağmen isimleri sinmemiş ve unutulmamış ve unutulmayacak nice siyasetçiler rastlarsınız. Merhum Adnan Menderes onlardan bir tanesidir. Merhum Turgut Özal onlardan bir tanesidir. Aynı şekilde merhum Necmettin Erbakan onlardan bir tanesidir Onları, tarihe altın harflerle yazan milletle kurdukları irtibattır gönül bağıdır. Burada Neşet Ertaş’ı rahmetle tekrar yad ediyor ve meşhur dizelerini hatırlatmak istiyorum;
‘Dost elinden gel olmazsa varılmaz, rızasız bahçenin gülü derilmez. Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle gider yol gizli gizli’. İşte mesele budur.”
"DENKLEM BASİT; YA TARİH YAPACAKSINIZ, YA DA TARİH OLUP GİDECEKSİNİZ"
Başbakan Erdoğan, salondaki milletvekillerine “Kim olduğunuz önemli değil, nereden geldiğiniz, nereye gittiğiniz önemli değil” diyerek, “Milletten aldığınızı yine millete veremiyorsanız, hatta kat kat fazlasını üretmiyorsanız milletle gönül bağını aşk ve sevda ile tesis edemiyorsanız, beyhude nefes alıp vermiş olursunuz. Hepimiz topraktan geldik ve hepimiz toprağa döneceğiz. Ama bir topraktan gelip toprağa dönenler vardır. Bir de topraktan aldığını milletine eser haline getirerek toprağa dönenler vardır. Denklem son derece açık. Ya tarih yapacaksınız ya da tarih olup gideceksiniz. Ya toprağa eserler bırakıp gideceksiniz ya da toprağın toprak olarak gideceksiniz. İşte biz bütün bu kadro ile bu salonun dışındaki o büyük kadro ile tarih olmayı değil tarih yapmayı tercih ettik” diye konuştu.
“Biz toprağı özellikle de bu vatan topraklarına eserler bırakarak silinmeyecek mühürler bırakarak toprak olmayı tercih ettik” diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Çınarın toprakla irtibatı kesilirse en küçük rüzgarda devrilir. Toprak olur gider ve hiç hatırlanmaz ama toprakla irtibatı olan çınar her bahar kendisini yeniler, her bahar daha gür daha heyecanlı şekilde gökyüzünü kucaklar. Biz de milletin içinden çıkarak başladığımız bu yolculukta milletimizle irtibatı en güçlü şekilde muhafaza ederek daha da güçlendirerek millete halka onun değerlerine sıkı sıkıya sarılarak geleceğe ilerleyecek, istikbale koşacağız.”
SABIR, SEBAT, SADAKAT VE SORUMLULUK VURGUSU YAPTI
Başbakan Erdoğan, salondaki milletvekillerine “4-S” üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini belirterek, bu “4-S”in ne anlama geldiğini anlattı. Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
“Burada 4 kavram üzerinde ‘4- S’ üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor. Bir; Sabır, iki; Sebat, üç; Sadakat, dört; Sorumluluk. Öncelikle sabrımız olacak. Zafer sabrın arkasından gelir. Sebep netice ilişkisinde bu ikili vardır. Hangi işe kolları sıvıyorsak hangi yola çıkıyorsak, hangi adımı atıyorsak sabır yanı başımızda ayrılmaz bir azim olacak.
İki; davaya hareketimize hedeflerimize sebat olacak. Saldırılar karşısında olumsuzluklar karşısında tezgahlar ve tuzaklar karşısında eğilmeyecek ve sebat içinde olacağız.
Üçüncüsü; Sadakat olacak. Davaya tam bir sadakat içerisinde olacağız. Harekete tam bir sadakat içerisinde olacağız. Birbirimize olan sadakatimiz tartışılmaz olmalı. Aramıza sokulmaya çalışılan fitnelere fesatlara karşı bir olacak iri olacak, diri olacak, kardeş olacağız. Unutmayın biz, öyle bir rehberin öyle bir önderin ümmetiyiz ki, o önder o peygamber ‘bir elime güneşi bir elime ayı koysalar beni bu davadan vazgeçiremezsiniz’ diyerek yoluna devam ediyordu. Hem yetimdi hem öksüzdü. Öyleyse istişare edeceğiz. Birbirimizi uyaracağız. Sapmalara karşı hep uyanık olacağız ama aynı zamanda birbirimize karşı tam bir sadakat içerisinde olacağız.
Dördüncüsü; sorumluluk olacak. Herkes milletin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun idrakinde olacak. Herkes üzerimizdeki tarihin sorumluluğunu hiçbir zaman unutmayacak onun bilincinde olacak. Bu salonun içindeki ve bu salonun dışındaki her bir gönül eri baştan yola çıkarken erdemliler hareketi demiştik. Her erdemli arkadaşım, kardeşim, her bir AK Parti mensubu tarihin, medeniyetin, milli ve manevi değerlerin üzerimize yüklediği sorumluluğun tam anlamıyla şuurunda olacak. “
"GAZZE’DE, KUDÜS’TE, MEKKE’DE BİZİM İÇİN GÖZYAŞLARI İÇİNDE DUA EDİLİYOR"
Başbakan Erdoğan, Çanakkale’ye düşman gemileri yanaştığında, İstanbul’un, İzmir’in işgal edildiğinde Mekke’de, Medine’de, Saraybosna’da, Üsküp’te, Bağdat’ta bu millet için dualar edildiğini anlatan Erdoğan, Atatürk’ten de örnek vererek, “Şundan emin olun bugün de bizim için aynı dualar yapılıyor. Bugün de bizim için yine eller semaya kalkıyor. Bugün de Gazzede, Kudüs’te, Beyrut’ta, Mekke’de, Medine’de bizim için gözyaşları içinde dua ediliyor. Biz öyle bir sorumluluğu taşıyoruz” diye konuştu.
“Bizim üzerimizde Bağdat’ın Erbil’in sorumluluğu da var” diyen Başbakan Erdoğan, “Bizim üzerimizde Şam’ın, Halep’in, Humus’un, Hama’nın sorumluluğu var” diyerek şöyle konuştu:
“Bizim için dün küçücük bir şehirde alçakça hunharca katledilen, boğazları kesilerek katledilen, çoğu çocuk, çoğu kadın olan 250’den fazla Suriyeli mazlumun sorumluluğu var. Teşkilatıma özellikle sesleniyorum; Suriye’de yok olan her bir can bilesiniz ki bizim canımızdır. Bunu böyle görmedikçe kendimizden şüphe ederim. Bunu söylememin ne anlama geldiğini AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerimizin özellikle bilmesi gerekir. Şu şöyle diyor, bu böyle diyor bunların hiçbiri bizi ilgilendirmez, bizi ilgilendiren ancak inananların ölçüsüdür.
Öümüzde çok net iki seçenek var; ya bütün dünyaya sırtımızı döneceğiz ya bütün bu mazlumlara yüz çevireceğiz, hiçbir şey olmamış gibi davranacağız. Ya da tarihin, ecdadın, medeniyetin, milletin bize yüklediği sorumluluğa sahip çıkarak mazlumların feryadını duyacak, ‘yeter artık’ diye haykıracağız. Biz başka devletlere başka milletlere benzeyemeyiz. Biz dengeler adına konjonktür adına susacak bir millet, devlet değiliz. Biz İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in huzuruna vardığımızda alnımız ak çıkmak istiyoruz. Biz Kanuni’nin huzuruna vardığımızda başımız dik çıkmak istiyoruz. "
"EY BEŞAR, VALLAHİ BUNUN HESABINI VERECEKSİN"
Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise Suriye’de acımasızca katliamlar yapan Beşar Esad’a yüklendi. "Biz susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız" diyen Başbakan Erdoğan, "Ey Beşar Esad, vallahi bunun hesabını vereceksin. Başkalarına göstermediğin cesareti ağzında emzik olan kundaktaki bebeğe göstermenin bedelini çok ama çok ağır ödeyeceksin. O çocukların arşı inleten figanı inşallah Rabbimin ‘Müntakim’, Rabbimin ‘Kahhar’ sıfatı mucibince senin üzerine kutlu bir intikam olarak inecektir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Beşar Esad’ı hedef aldığı konuşmasında şunları söyledi:
"Allah izin verirse bu caninin, bu katilin dünyada hesaba çekildiğini görecek ve bundan dolayı hamd edeceğiz. Yaşananlar tahammül sınırlarını zorlar bir hale gelmiştir. Uluslararası camia Suriye konusunda hala beklenen adımları atmamıştır. Suriye’de bugüne kadar hayatını kaybedenler 100 bine doğru yaklaşıyor. Bütün bu masumların vebali bu gayri meşru rejime destek verenlerin üzerinedir. Kendisini Müslüman olarak niteleyen hiç kimse hiçbir devlet böyle bir vahşetin arkasında duramaz.
Suriye’de Şam’da bu cani ile bu katil ile fotoğraf çektiren CHP buyursun Banyas’taki katliamı açıklasın. Ey CHP işte siz busunuz. Geçmişte de buydunuz, şimdi de busunuz. Sizin yol arkadaşlarınız bunlar. Sizin aynı fotoğraf karesinde poz verdiğiniz yoldaşlarınız bunlar. Gurur duyup duymadığınızı gerçekten merak ediyor, sizi de milletme havale ediyorum.
‘Allah’ın yardımı ne zaman diye soran Suriyeli kardeşlerime bir kez daha sesleniyorum; ‘Hiç kuşkusuz Allah’ın yardımı yakındır’.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ KİMSEYİ MAĞDUR ETMEYECEK”
Başbakan Erdoğan, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, tüm İslam coğrafyasının, tüm dünyanın dualarının salondakilerle beraber olduğunu belirterek, çözüm sürecine ilişkin olarak şunları söyledi:
“Hiç endişeniz olmasın çözüm süreci milletle irtibatın en güçlü olması gereken süreçtir. Çözüm süreci bir tek anını bile israf etmeden, bırakmadan, usanmadan suyun mermere işlemesi gibi tekrar tekrar anlatmamız gereken süreçtir.
Şunu he bir vatandaşımızın bilmesini istiyorum. Hangi partiden olursa olsun, hangi partiye oy vermiş olursa olsun, her bir kardeşimin şunu anlamasını istiyorum; çözüm süreci milli değerlerimize, manevi değerlerimize, hassasiyetlerimize gölge düşmeden, halel gelmeden ilerleyen bir süreçtir. Çözüm süreci hiç kimsenin hakkını elinden almayacak, hiç kimseyi mağdur etmeyecek. Bu süreç hiç kimseye de farklı imtiyazlar sağlamayacak.
Herkes emin olsun ki bu süreç 76 milyonu bir ve beraber olarak kardeş olarak buluşturacak, kucaklaştıracak süreçtir. Bizim niyetimiz, arzumuz budur. İnşallah bu da gelecek. Zira bu süreç pazarlıkla, tavizle, al-ver mantığıyla ilerleyen değil, emin olun kalple, yürekle, gönülle, vicdanla yürüyen bir süreçtir. Bu süreç vicdanı olan bir süreçtir. Ben bu sürece vicdanını koyan tüm kardeşlerimi alkışlıyorum. Hepsini kucaklıyorum tebrik ediyorum.
Herkesin vicdanıyla düşünmesini, vicdanına kulak vermesini, vicdanıyla karar almasını özellikle rica ediyorum. Çözüm sürecine etnik kökenlerin, dillerin, dinlerin, mezheplerin, gelir-gider hesaplarının üzerinde herkesi ama herkesin insani vaziyetten bakmasını rica ediyorum. Tereddütü olan kardeşlerime sesleniyorum; lütfen vicdanınızın senini dinleyin. Korkusu olan kardeşlerime sesleniyorum; lütfen vicdanın barışın kardeşliğin zaviyesinden meseleye bakın.
Eğer vicdanla bakarsak, eğer insaniyet nazarıyla bakarsak, eğer kardeşlik hukukuyla bakarsak,inanın tehdit altında olan değil, bölünen, parçalanan değil, büyüyen, şahlanan bir Türkiye fotoğrafı görürüz”.
“BU İLKBAHAR KALICI OLACAK”
Başbakan Erdoğan, daha çözüm sürecinin başındayken bile Türkiye’nin dönt bir yanından güzel haberler almaya başladıklarını söyledi. Ekonomide üst üste sevindirici haberler geldiğini, yatırımlara ilişkin güzel gelişmelere şahit olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, “Kardeşliğimize ilişkin güzel haberler alıyoruz. Huzura, istikrara, aydınlık bir geleceğe ilişkin güzel haberler alıyoruz. Bu güzel haberler inşallah çığı gibi büyüyecek. Bu ilkbahar Allah’ın izniyle hep kalıcı olacak ve hep birlikte ilkbaharın bu güzelliğini yaşamaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, çözüm süreciyle birlikte kan tutkunlarının kaybedeceğini belirterek, “Milletle irtibatınızı çok ama çok güçlendirmenizi istiyorum. Soruların ve soru işaretlerinin üzerine cesaretle gitmenizi istiyorum. Biliniz ki günün sonunda yalancılar, iftiracılar, kan tutkunları, kan üzerinden siyaset yapanlar kaybedecek. Kazanan millet olacak. Siz de bu zaferle iftihar edeceksiniz” şeklinde konuştu.