Ey 'ben dizi seyretmem' diyenler!
Abone olHasan Pulur bugün televizyon dizilerini yazmış. Bir de televizyon dizilerine karşı olanları. Peki Pulur hangi dizileri övüyor ve 'ben dizi seyretmem' diyenlere ne diyor?
Hasan Pulur bugün Milliyet'teki köşesinde bugün ni yazdı:
BİR zamanlar televizyona karşıydılar, tıpkı "Boğaz Köprüsü"ne karşı oldukları gibi...
Sonra köprüden de geçtiler, siyah-beyaz televizyon da aldılar, ama bu sefer "renkli televizyona" taktılar.
Şimdi de dizilere karşılar...
Bir zamanlar Türk filmlerini de sevmezlerdi, Yeşilçam denilince, yerli film denilince burun kıvırır, surat asarlardı.
***
ŞİMDİ ise, Türk filmlerini bize övüyorlar ...
Bu sefer de tercihlerini, en çok patırtı kopartan, hemen her gece bir veya birkaç televizyonda görünenlerin çevirdiği, oynadığı filmler...
Tıpkı kitapta olduğu gibi, müthiş bir pazarlama!..
Bu çemberi, bugüne kadar tek bir film kırdı, Çağan Irmak'ın yönettiği "Babam ve Oğlum" sessiz sedasız geçti hepsini. Öyle televizyonda cilalanarak değil, görenlerin birbirlerine "Git, aman kaçırma, gör!" dediği, ağızdan kulağa en sağlam reklam yöntemiyle...
***
DEDİK ya, şimdi dizileri beğenmiyorlar.
Oysa bu yılın bazı dizileri, Türk televizyonlarının yüz akı...
Hele genç oyuncular açısından...
***
"KANAL D"de oynayan Uğur Yücel'in "Hırsız-Polis"i olmasaydı, kim bu yeteneklerin farkında olacaktı?
Bir "Komiser Çınar"ı (Timuçin Esen) otomobil hırsızı bir kız "Mavi"yi (Özlem Düvencioğlu), bir "Kaportacı Yakup"u (Hakan Boyav), "Jilet"i (Dağhan Külegeç) kim tanıyacak, yeteneklerine kim inanacaktı?
***
ATV'nin "Aliye"sindeki oyuncuları unutabilir miyiz?
Mutsuz kadın "Aliye" (Sanem Çelik), Hırçın Doktor "Deniz" (Nejat İşler), çocuklarını göstermeyerek karısından intikâm alan "Sinan" (Halit Ergenç), insanların her yaşta âşık olabileceklerini, mutlu olabileceklerini gösteren "Nusret-Feyyaz çifti" (Ülkü Duru-İlhan Şeşen), seyredenlerin tansiyonunu çıkaran kaynana "İkbal Hanım" (Ayten Uncuoğlu), "Görümce Meriç" (Emel Çölgeçen).
Ya dizinin "Müco"su Barış Falay...
Her "Leylaaaa!" deyişiyle, ya da "İki şekerli bir sade/Hadi bana müsaade" tekerlemesiyle bir bıçkın...
***
"KANAL D"nin "Yabancı Damat"ı yönetim kadar, oyuncular, yetenekler kadar, bir şive başarısı. Dizide "Gaziantep şivesi" ile "İstanbullu Rum" şivesi konuşuluyor. Sanırsınız ki bir taraf Antep'te doğmuş, diğer taraf Kurtuluş'ta Hamalbaşı'nda, ya da Kadıköy'de...
Sumru Yavrucuk ile Erdal Özyağcılar için ne söylenebilir, Zeki Alasya ile Arif Erkin Güzelbeyoğlu için olduğu gibi, onları seyretmekten başka... Ya üçüzlerin anası "Nazire" (Binnur Kaya) ile üçüzlerin babası yerli damat "Ruşen" (İlker Aksum) bu dizide olmasalardı, bu kadar güzel oynayıp tanınabilirler miydi?
***
ATV'nin "Beyaz Gelincik"i bir başka dizi...
Adanalı "toprak zengini" dört erkek kardeş, Halil (Altan Erkekli), Ömer (Erkan Petekkaya), Mustafa (Mehmet Günsur), Aliş (İsmail Hacıoğlu) bir de güzel kadın Sezin Akbaşoğulları...
***
ELBETTE bu dizilerin senaryosunu yazanlar var, yönetmenler var, yardımcıları var, özgün müzikleri var.
Bir de bu dizilerin kıdemli, önemli oyuncuları var: Ayla Algan gibi, Erol Günaydın gibi...
İyi diziler, güzel diziler, Türk televizyonculuğunun yüz aklarıdır, "Ben dizi seyretmem!" diyenler, bir gün Boğaz Köprüsü'nden geçtikleri gibi, renkli televizyonu herkesten önce aldıkları gibi, dizileri de seyredeceklerdir.
h.pulur@milliyet.com.tr