Evren'e verilen unvanın gerekçesi inanılmaz
Abone olİzmirli avukatlar, İÜ Hukuk Fakültesi'nin Kenan Evren'e 1982'de verdiği fahri doktor ünvanının alınması için dava açtı.
İzmirli avukatlar, İÜ Hukuk Fakültesi'nin Kenan Evren'e
1982'de verdiği fahri doktor ünvanının alınması için dava
açtı.
İzmir Barosu avukatları, İstanbul İdare Mahkemesi’ne başvurarak,
başta darbe mağdurları olmak üzere tüm Türkiye Cumhuriyet
vatandaşlarından özür dilenerek bu unvanın derhal geri alınmasını
talep etti.
Radikal gazetesinin manşetten verdiği habere göre, İzmir Barosu
avukatlarından Senih Özay, Murat Alpaslan ve Baha Coşkun,
üniversite senatosuna, 6 Haziran 2011 tarihinde Evren’e verilen
unvanın geri alınması için başvuruda bulundu. Üniversite yasal süre
olan 60 gün içinde bu talebe yanıt vermeyince avukatlar bu kez
konuyu yargıya taşıdı.
KISA SÜREDE KARAR VERİLİR
Radikal’e açıklama yapan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Semih Gemalmaz ise, Kenan Evren’e
verilen unvanını geri alınması konusunun zaten gündemlerinde
olduğunu ancak dava açıldığından haberi olmadığını ifade etti.
UNVANIN GEREKÇESİ: AHLAKİ FAZİLET
Üniversite senatosunun 2 Aralık 1982’de aldığı karar şöyle:
“Haiz olduğu ahlaki faziletler ve meziyetler yanında vatana
hizmet ve yurtta ilmin yayılmasında büyük hizmetler ifasıyla
temayüz etmiş olan Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Evren’e ilmi kıymet ve
meziyetlerinin tescili için ‘fahri profesörlük’ payesinin tevcihine
karar verilmiştir.”
ALKIŞLAMALARI HALA GÖZÜMÜN ÖNÜNDE
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay, Evren’e fahri doktora ünvanı verilmesini
şöyle değerlendirdi: “Darbe yapan generale fahri
profesörlük verip alkışlamaları hala gözümün önünde. Oysa aynı
dönemde Pakistan Darbesi’ni yapan askerlere karşı oranın
hukukçuları cübbelerini çıkararak hakim ve savcılık görevlerini
bırakmışlardı. Kenan Evren’den ünvanın alınması ile ilgili
girişimi olumlu bulsam da buradan bir sonuç çıkacağını sanmıyorum.
Çünkü çoğu hukukçularımız hala darbeyi meşru sayan bir zihniyete
sahip. Bunun 30 yıl sonra konuşuluyor olması benim için çok bir şey
de ifade etmiyor aslında. Çünkü 12 Eylül 2010’da yapılan
referandumda 12 Eylül darbesini yapan darbecilere yargı yolunun
Meclis’in ve milletin açmasına rağmen savcının lütfedip sadece
Evren’in ifadesini almakla yetinmesi ve arkasından hiçbir işlem
yapmaması umutlarımı söndürüyor. Darbeyi düşündüğü ve planladığı
için bugün generallerin bile tutuklandığını düşünürsek darbeyi
yapan emekli generallerle ilgili soruşturma yapıyormuş gibi
davranmak beni üzüyor.”