Büyük ihtimalle yarın sabah, her sabah olduğu gibi mutlu
uyanacağım.
Asık suratlı uyanmayı sevmiyorum çünkü.
Evlat olsa sevilmez yani :)
Sabah, mutlu uyanacağım, çünkü UYANACAĞIM.
Kalbimin her bir köşesine yerleştirdiğim ve gizli bölmelerine
yedeklediğim sevinçlerimin damlaları serpişecek gözüme...
Yataktan sevinçle fırlayacağım.
Biliyorum çoğunuz bu yüzden mutsuz ama ben çalışacağım için
mutlu uyanacağım.
Bir işim olduğu için, bir şeyleri becerebildiğim için.
Faydalı olabildiğim için sevineceğim.
Mutlu uyanmak için zengin olmaya...
Çok güzel bir kadın ve veya çok yakışıklı bir adamla
uyanmaya...
Hazır bir kahvaltıya...
Kapının önünde şoförüyle bekleyen bir arabaya...
Gerek yok.
Mutlu olmak için gerçekten sahip olduklarına gerek var
sadece.
Ama şurada anlaşalım, senin sahip olduklarına gerek var!
Bir aynaya...
Bir kendine...
Bir de sana gülümseyen aynadaki aksine...
"Hayat bir mücadeledir" kalıbından çıkmak
gerekir diyordu bir yazar kitabında. Evet, aslında tam da demek
istediğim buydu aslında. Hayatı bir mücadele yerine bir eğlence
gibi görmeye alıştırırsak kendimizi mutlaka mutluluk bir yerimizden
yakalar bizi.
Her ne yapıyorsanız, her neyle ilgileniyorsanız tutkuyla
yaparsanız onu, hiç yorulmazsınız ve yorulmazsanız o
"şeyi" yaparken, hiç mutsuz olmazsınız!
Çünkü hevesle yapılan hiçbir şey duygusal anlamda yorgunluk
vermez insana.
Ve aynı yazar, "Yorgunluk bir hastalıktır"
diyordu aynı kitabında.
Günün sözü:
Kim olduğunuzla mutlu olmadan, hiçbir zaman sahip
olduklarınızla mutlu olamazsınız… (Zig Ziglar)