Evliliklerin düşmanı:Cinsel istek azlığı
Abone olUzmanlar açıkladı:Çiftler arasında en büyük sorunlardan biri olan cinsel istek azlığı, ilişkileri ciddi şekilde etkiliyor...
Memorial Hastanesi'nden Uz. Klinik Psikolog Ayşe Elif Orhon,
çiftler arasında en büyük sorunlardan biri olan cinsel istek azlığı
hakkında bilgi veriyor.
Kadın cinsel işlev bozukluklarından biri olan "İstek
azlığı" en çok bilinen kadınsal cinsel bozukluk olan
"vajinusmus"tan daha sık görülüyor. Cinsel
birleşmeye engel olmadığı için kadınlar tedavi için başvurmuyor ama
partnerleriyle ilişkileri ciddi şekilde etkileniyor.
"Cinsel istek azlığı" nedir?
- Cinsel isteğin az olması
- Cinsel birleşme sıklığının az olması
- Orgazma ulaşmanın az görülmesi ya da hiç görülmemesi
- Cinsellikle alakalı düşüncelerin az olması veya hiç olmaması
- Cinsel bir faaliyeti başlatamamanın veya katılamamanın görülmesi
gibi durumların görüldüğü bir cinsel işlev bozukluğudur.
Yanlış Evlilik Cinsel İstek Bozukluğuna Yol
Açıyor
Diğer tüm cinsel işlev bozukluklarında olduğu gibi cinsel istek
bozukluğunun da fizyolojik ve psikolojik birçok nedeni bulunuyor.
Çoğu durumda bu nedenler bir arada rol oynayarak hastalığın ortaya
çıkışına sebep oluyor.
- Psikoseksüel gelişim aşamalarında ortaya çıkan aksaklıklar
- Erken çocukluk dönemine ait bilinçaltı çatışmalar
- Cinselliğe dair gerçeküstü ve hatalı beklentiler
- Cinselliğe dair edinilmiş hatalı bilgiler
- Hatalı öğrenilmiş davranışlar
- Utanç, suçluluk, günahkârlık duygularına kapılma
- Cinselliğin yasaklandığı tutucu ve katı ahlak kurallarının
bulunduğu toplumlarda yetişme
- Evlilik problemleri ve çatışmaları
- Eşler arası uyumsuzluk
- Eşlerin ikisinden birinde cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyen
psikiyatrik bir hastalığın bulunması (depresyon gibi)
- Kişinin kendi bedenine, özellikle cinsel organlarına dair olumsuz
düşünceler içerisinde olması
Cinsel İstek Azlığı Ergenlikte Başlar
Cinsel istek azlığı ergenlik döneminden itibaren başlıyor ve tedavi
edilmediğinde yaşam boyu devamlılık gösteriyor. Yukarıda da
bahsedildiği gibi katı ve tutucu toplumların bu cinsel işlev
bozukluğunun ortaya çıkışında büyük etkisi oluyor. Çok küçük
yaşlardan itibaren uygulanmaya başlayan cinsel yasak ve baskılar
kişilerin cinsel güdülerini bastırmasına ve zamanla cinselliğe ve
kendi bedenine yabancılaşmasına neden oluyor. Bazı durumlarda ise
önceleri bir problem yokken sonradan cinsel istek azlığı ortaya
çıkabiliyor. Bunun nedenlerinden bazıları:
- Kronik hastalıklar
- Kişinin kullandığı ilaçlar
- Alkol kullanımı
- Uyuşturucu madde kullanımı
- Menopoz
- Emzirme dönemi
- Psikiyatrik bozukluklar
- Eşler arası çatışmalar
- Kişinin cinsel bir travma yaşamış veya cinsel şiddete maruz
kalmış olması
Cinsel istek azlığının tek ve geçerli tedavi yöntemi cinsel terapi.
Yalnız, cinsel istek azlığı şikayetiyle terapiye başvuranların
sayısı oldukça az çünkü cinsel istek azlığı cinsel birleşmeye engel
olan bir cinsel işlev bozukluğu değil.
Cinsel istek azlığı yaşayan kadınlar uzmana başvurmadığı ve tedavi
edilmediğinde yaşayacakları haz deneyiminden vazgeçmiş oluyorlar ve
partnerleriyle ilişkileri ciddi şekilde etkileniyor. Cinsel ilişki,
çiftler arasındaki bir iletişim ve yakınlaşma şekli ve sürecidir.
Bu süreçte meydana gelen aksaklıklar hem bireyi hem de çiftin
ilişkisini olumsuz yönde etkileyip sekteye uğratabiliyor.
Cinsel işlev bozukluklarının hepsinde olduğu gibi cinsel istek
azlığı da çiftin ortak yaşadığı bir problem. Terapi, iki kişinin
katılımıyla gerçekleşmeli. Dolayısıyla terapide partnerin eşlik
etmesi ve destekleyici bir tutum içerisinde olması çok büyük önem
taşıyor.