Evlilik programı hakkında flaş açıklama Ahlaki değil
Abone ol14 Temmuz'da RTÜK Başkanlığı görevini devredecek olan Davut Dursun, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
RTÜK Başkanı Davut Dursun, televizyonda
yayınlanan evlilik programları hakkında açıklama
yaptı.
Reyting için marjinal ve ensest ilişkilerin ele alındığını söyleyen Dursun, 'Evliliğin televizyon ekranlarında pazarlanması ahlaken kabul edilebilir değil' dedi.
14 TEMMUZ'DA GÖREVİ DEVREDECEK
RTÜK Başkanlığı görevi 14 Temmuz'da sona erecek Davut Dursun, 6 yıl boyunca yürüttüğü başkanlık göreviyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. RTÜK Başkanı Dursun, seçim döneminde bazı yayın kuruluşlarının belli partilere angaje olduğunu ve sadece o partinin mitinglerini yayınladığını belirtti.
RTÜK'ÜN SEÇİM
DENETLEMESİ
Türkiye'nin son 15 ay içerisinde hem cumhurbaşkanlığı hem genel hem
de yerel seçim geçirdiğini belirten RTÜK Başkanı Davut Dursun,
seçim dönemlerinde radyo ve televizyon yayınlarının Yüksek Seçim
Kurulunun (YSK) belirlediği ilkeler çerçevesinde RTÜK tarafından
denetlendiğini ancak yayın ihlali görülmesi halinde RTÜK değil, YSK
tarafından kuruluşlara müeyyide uygulandığı bilgisini paylaştı.
"198 RAPORUN 161'İNDE İHLAL"
Bu kapsamda, geçen yılki yerel seçimlerde YSK ilke kararları doğrultusunda düzenlenen 198 değerlendirme raporunun 161'inde ihlal olduğunun tespit edildiğini, 113 rapor hakkında da müeyyide uygulanmasına karar verildiğini anımsatan Dursun, cumhurbaşkanlığı seçiminde ise düzenlenen 226 raporun 123'üne müeyyide uygulanmasına karar verildiğini, 7 Haziran genel seçimleriyle ilgili ise bugüne kadar 262 rapor hazırlandığını kaydetti.
"YAYIN KURULUŞLARININ EŞİTLİK YARATMASI LAZIM"
Raporların içeriğinin genel olarak siyasi reklamlar, bazı yayın kuruluşlarının kamuoyu araştırmalarının künye bilgilerini açıklamaması ile seçime katılan siyasi parti ve adaylar arasında tarafsızlık ve doğruluk ilkeleri doğrultusunda hareket edilmemesi olduğunu ifade eden Dursun, "Yayın kuruluşunun, seçime katılan siyasi partiler ve adaylar arasında tarafsızlık ve doğruluk ilkelerinde hareketle fırsat eşitliği yaratması gerekir. Sadece bir siyasi parti veya aday değil, seçime giren parti ve adaylar arasında fırsat eşitliği uygulaması lazım. Israrlarımıza rağmen belli kuruluşlar belli partilere angaje oluyor, sadece o partinin mitinglerini yayınlıyor, o partinin adaylarını programa çıkarıyor. YSK kriterlerine göre, bu yanlı yayın oluyor" değerlendirmesinde bulundu.
"DİZİ ÜRETİMİNDE BAŞARILI YAPIMLARA
İMZA ATILDI"
Türkiye'de yayın hayatının renkli ve çoğulcu yapıya sahip olduğunu,
hemen hemen her toplumsal kesimin, farklı siyasi eğilimlere sahip
grupların kendisini ifade edebileceği mecranın olduğunu dile
getiren Dursun, özellikle Türkiye'nin tanıtımına büyük katkısı olan
dizi üretiminde çok başarılı yapımlara imza atıldığını, birçok
dizinin yurtdışı pazarında talep gördüğüne dikkat çekti.
"REYTİNG UĞRUNA ENSEST İLİŞKİLER YER ALDI"
Davut Dursun, yayın kuruluşlarının programlarına niteliksel olarak bakıldığında ise belli kalitenin altında olan televizyonlar bulunduğunu anlatarak, şöyle dedi:
"Tema olarak eleştirilecek konular var. Reyting alsın, ilgi çeksin diye marjinal, ensest ilişkiler gibi şeyler ele alınıyor. Bu, toplumun değerlerini, ilkelerini olumsuz etkiliyor.
"EVLİLİK PROGRAMLARI KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL"
Evlilik programları da eleştirdiğimiz bir alan ancak netice itibarıyla bu programlar izleniyor. Toplum bu tür şeylerden hoşlanıyor ve gün boyu izliyor. Evliliğin televizyon ekranlarında pazarlanması anlamına gelebilecek bir yöntem ahlaken kabul edilebilir değil. Evet reyting alıyor, izleniyor ama bir şeyin korunması gerekir. Toplumun o tür şeylere 'hayır' demesi lazım. Pek çok kişi eleştiriyor ama pek kişinin de hoşuna gidiyor, izliyor."
"CİNSELLİK ÖN PLANA ÇIKARILMAMALI"
Dizilerin çok uzun olmasından şikayet eden Dursun, çocukların dizilerdeki şiddetten olumsuz etkilendiğini, herhangi bir sorun karşısında karşılıklı konuşma yerine, sıkıntıların çözümünün silah olduğuna yönelik bir algı oluşturulduğunu kaydetti. Dursun, cinselliğin de ön plana çıkarılmaması gerektiğini dile getirerek, "Cinselliğin bu kadar sıradan bir şey haline getirilmemesi gerektiğini düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Yeni RTÜK Başkanı seçimi
14 Temmuz'da görevinin dolmasının ardından yapılacak ilk toplantıda yeni başkanın seçilebileceğini, çünkü toplantı için beş üyenin bulunmasının yeterli olduğunu dile getiren Dursun, Üst Kurul'daki 9 üyeden üçünün görevinin 14 Temmuz'da biteceğini, geriye altı üyenin kalacağını söyledi.
RTÜK'E YENİ ÜYELER SEÇİLECEK
Dursun, prosedür gereği Meclis'in görev süresi biten üyeler yerine yeni üyeler seçmesi gerektiğini, bu kapsamda aslında üye seçiminin mayıs ayında yapılması gerektiğini, bununla ilgili Meclis'e gerekli bilginin verildiğini ancak seçim nedeniyle Meclis'in o dönem tatile girdiğini anlattı. Yeni Meclis'in Başkan seçmesinin ardından bu hafta içerisinde başkanlık divanı seçimi yapacağını tahmin ettiğini dile getiren Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Divan oluşunca eğer Meclis tatile girmez ise o zaman görevi biten üç üyenin yerine yeni üyeler seçilecek. Üç üyenin hangi parti kontenjanından seçileceğine başkanlık karar verecek. Başkan, ilgili siyasi partilerin gruplarına yeni üç üye için iki misli aday önermesini isteyecek. Partilerin, Meclis Başkanlığı'na önerdikleri adaylar Resmi Gazete'de yayımlanacak. Bunun akabinde 10 gün içerisinde seçim yapılması gerekiyor. Yeni Meclis Başkanı'nın bu süreci işletmesi gerekiyor. Görev süremi doldurduğum haftanın takibinde başkanlık süreci yetişebilir. Meclis tatile girmezse yetişebilir. Meclis tatile girerse orada bir sorun doğabilir. Konuyu Meclis Başkanı'na izah ettim. Meclis tatile girerse yeni üyelerin seçimi yapılamayacak demektir. Sonbaharda veya yeni hükümet güvenoyu alması için toplanırsa o zaman yeni üyeler seçilebilir."
EN YAŞLI ÜYE BAŞKANLIĞINDA TOPLANABİLECEK
Dursun, görevi bırakmasının ardından geriye kalan 6 üyenin en yaşlısının başkanlığında Üst Kurul'un toplanabileceğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"6 üye başkan seçebilir de seçemeyebilir de. Bu süreçte biraz sıkıntı yaşanabilir. Eğer Meclis üç üyenin yerine yeni kontenjanları belirlerken 'en yüksek artık' yöntemine göre üye belirleyecekse o zaman Ak Parti'nin üye sayısı 5'ten 4'e düşüyor. AK Parti'nin kaybettiği bu bir kontenjan ya MHP'ye ya HDP'ye geçiyor. O da ayrı sorun, hangisine verilecek. Kimi kura, kimisi ise alınan oy miktarı diyor. Bu konuda Meclis Başkanlığı'nca hukukçulara çalışma yaptırılıyor.
1961'den bu yana milletvekili seçiminde, seçim bölgelerinde sandalye dağılımları en yüksek ortalama veya d'Hondt sistemi denilen sistemle yapılıyor. Seçim Kanunu'nda bu açık. Meclis Başkanlığı eğer üye kontenjan dağılımını d'Hondt sistemine göre yaparsa, AK Parti'nin beş kontenjan sayısı korunmuş oluyor. Meclis Başkanlığı bunu yapabilir. AK Parti, yine 5'i koruyacağı için aralarında başkan çıkarma imkanı olabiliyor ama böyle olmazsa bile üyelerin aralarında başkan çıkarmakta fazla sıkıntı yaşamayacaklarını düşünüyorum."