Evlilik içi tecavüzün 3 ayrı şekli
Abone olKadınlar hukuksal alandan ekonomik alana, ev hayatından gündelik hayata kadar pek çok sıkıntı yaşıyor.
Ülkemizde kâğıt üzerinde yapılan değişikliklere rağmen, pratikte
kadınlarımız gündelik hayatlarında ayrımcılığa uğramaya devam
ediyorlar, şiddete maruz kalıyorlar, erken yaşta evlendiriliyorlar
ve evliliklerinde tecavüze uğruyorlar.
Bu nedenle kadını yok sayan, ona şiddet uygulayan veya onu bir meta
olarak algılayan tüm zihniyet ve yapılara karşı yılmadan
mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Evlilik içi tecavüz, ayrımcılık
ve kadına yönelik şiddetti meşru gören tutum ve davranışların asla
kabul edilemeyeceğini vurgulayan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği
(CİSED) cinsel terapistleri, merak edilen konulara
açıklık getirdi… İşte çarpıcı başlıklar:
EVLİLİK İÇİ TECAVÜZÜN ÜÇ ŞEKLİ…
Evliliklerinde tecavüze uğrayan kadınların sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; "Kişiler arasında, tecavüz kelimesinin anlamı her ne kadar zorla cinse ilişki kurmaya çalışma, cinsel ilişkiye zorlanma ve saldırı olarak bilinse de, tecavüz etmek ya da tecavüze uğramak eylemlerinin tanımı doğru olmamakla birlikte eksiktir de. Pek çok ülke de olduğu gibi Türkiye'de de, aynı yatakta uyumalarına rağmen eşi ya da erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğrayan çok fazla kadın var. Karşılıklı uzlaşmayı içermeyen, vücuda zarar verme tehdidi ve güç kullanılarak yapılan oral, anal ya da vajinal ilişki olarak tanımlayabileceğimiz evlilik içi tecavüzler genellikle 3 şekilde gerçekleşir.
1- Tamamen yıkıcı tecavüz : Koca, örneğin tecavüz etmeden birkaç dakika önce eşini dövmüştür ve bunun hemen arkasından onunla cinsel ilişkiye girer. Daha doğrusu tecavüz eder, tecavüz esnasında da fiziksel şiddet uygulamaya devam eder. Burada erkeğin temel amacı cinsel ilişki ve doyum değil karısını her açıdan yıkmak, sarsmak ve öfkesini kusmaktır. Cinselliği bir cezalandırma aracı olarak kullanır. Kadının uğradığı fiziksel ve duygusal şiddetin devamı olan bir saldırı amaçlı tecavüzdür.
2-Güç amaçlı tecavüz: Bu durumda fiziksel bir
şiddet yoktur. Amaç, erkeğin eşi üzerindeki güçlülüğünü ona cinsel
olarak gösterme çabasıdır. Bu tecavüz türü, karısının cinsel
ilişkiyi istememesi ya da reddetmesi durumunda, erkeğin zorla
cinsel ilişkiye girmek istemesidir.
3-Patolojik tecavüz: Cinsel ilişki şiddet içerikli ve olağandışıdır. Bu erkekler çoğunlukla hayat kadınları ile olan ilişkilerinde bunu daha rahat ve sınırsızca yapma eğilimindedir. Örneğin; izleyebilmek için karısının başka bir erkekle ilişkiye girmesini istemesi, eşini grup seks yapmaya zorlaması, cinsel ilişkiyi çocuklarının önünde gerçekleştirmesi, sado-mazoşist içerikli cinsel ilişkiler yaşamak istemesi patolojik tecavüz grubunun içinde yer almaktadır." dedi.
MUTLAKA BİR UZMANA BAŞVURULMASI GEREKİYOR!
Evliliğinde tecavüze uğrayan kadınların yaşadıklarının bir terapist tarafından ele alınmasının ve çözümlenmesinin önemine değinen CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Tecavüze uğrayan kadının mutlaka bir uzmana başvurması gerekiyor. Çünkü birlikteliğinde karşılaştığı tecavüz kadının yaşantısını çok olumsuz etkiliyor. Evlilik ya da birliktelik sürecinde maruz kalınan tecavüzler de, tıpkı diğer tecavüzlerde olduğu gibi kurbanda;
- Cinsel isteksizlik,
- Kendisine ve partnerine olan saygısını kaybetme,
- Cinsel işlev bozuklukları,
- Yoğun korku, kaygı ve endişe,
- Beslenme ve uyku bozuklukları,
- Depresyon,
- İntihar eğilimi,
- Cinsel yönden eksik olduğu düşüncesi gibi olumsuz duygu ve sonuçlara yol açabilir." dedi.
SORUMLULUK ÖNCE KADINA AİT!
Evlilikteki ya da birliktelikteki tecavüzün önlemesi için toplumun her kesimine, sivil toplum kuruluşlarına, devlet kurumlarına ve medyaya görevler düştüğüne değinen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; "Birliktelikteki ya da evlilikteki cinsel şiddet, tecavüz ve saldırganlığı durdurma öncülüğü ve sorumluluğu kadına aittir. Öncelikle kadının:
- Zihnindeki tecavüz tanımını değiştirmesi,
- Cinselliği bir görev olarak görmemesi,
- Cinselliğin zorlamayla olamayacağını anlaması ve anlatması,
- Sevgi, arzu, haz, şefkat ve bütünlüğün cinselliğin birer parçası olduğunu bilmesi ve öğretmesi,
- Korku, kaygı ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına neden olan cinselliğin sağlıksız bir cinsellik olduğunu özümsemesi ve özümsetmesi gerekmektedir " dedi.