Evlenmek için baş açılır mı?
Abone olBaşörtülülerle kim evlenecek' sorunu gündemde ya... Başörtülü kızlar "eğer sorun olsaydı kadınlar başını açarlardı" diyor!..
İNTERNETHABER
H. Kübra Kocaoğlu
Söyleşi için uzunca bir maratondan çıkmış, bu günlerde de üniversite tercihleriyle bunalmış Latife’nin evine gidiyoruz. Latife ve Betül iki kız kardeş. İkisi de başörtülü ve idealleri var. Latife, bu sene ÖSS ye girdi, iyi de bir puan aldı. Tıpkı Seda gibi.
Seda ve Latife şu sıralar üniversite tercihleri yüzünden büyük bir kararsızlık yaşıyorlar.
EVLENMEK İÇİN BAŞ AÇILIR MI? |
Betül S: Biz mesleki kaygılar taşırken gündem evlilik meselesiyle sarsıldı bir anda. Babam Ahmet Hakan'ın yazısını kesip getirmiş "kızım şuna bir bak bakalım" diye. "Türbanlılarla kim evlenecek sorunu" Ahmet Hakan gibi özünü kaybetmiş insanların taşıyacağı bir kaygı. O yüzden bunu çok görmemek lazım. Kendileri zamanında bir türbanlıya gönül verip de yüz bulamamış olabilir mi acaba?" Bir de evlenmek için kapanan insanları da görmek lazım. Böyle bir çok insan tanıyorum etrafımda. BİZİM MAHALLEDE BAYANLAR EVLENMEK İÇİN
AÇILIRDI Demem o ki; böyle bir sorunu Ahmet Bey
değil de bizim kesim görmüş olsaydı pek çok şahit olduğum bayan
kapanmayı değil açılmayı tercih ederdi. Demek durum böyle
söz edildiği kadar abartılacak boyutlarda
değil. Sadece İslamcı erkekler
arasında değil ki bu değişim. Farklı düşüncelere sahip, İslami
düşünceden uzak bir erkek de düşüncelerine yenilik getirip, kapalı
bir bayanla izdivaç edebiliyor örneğin. Bu kaygı duyulacak bir
mesele değil bizler için. |
Betül ise bir üniversite öğrencisi. Onun da kendisini bekleyen iş hayatıyla ilgili kaygıları var. Yaşadıkları kaygıları ve gündemdeki başörtüsü polemikleri hakkında ne düşündüklerini sorduk. Sıcak bir yaz akşamında evlerinin terasında keyifli bir söyleşiye başlamak niyetindeyiz. Fakat kızları konuşturmak sandığımdan daha zor oluyor. Ancak konu tercihlerden açılınca başlıyorlar anlatmaya.
"TEHDİT OLARAK GÖRÜLMEYECEĞİM BİR MESLEK ARAYIŞINDAYIM"
H. Kübra Kocaoğlu: ÖSS tercihlerinin yapıldığı şu günlerde sizin birinci gündem maddeniz sanırım tercihler. Nereleri tercih edeceksiniz üniversite için? Başörtülü olmak, sizi tercih yaparken diğer arkadaşlarınızdan farklı olarak etkiliyor mu?
Latife S. : Hedeflerimiz çok
büyük olmasına rağmen, bize sunulan 3-5 seçenek arasından kendimize
en uygun gördüğümüzü hedef olarak seçmek zorunda kalıyoruz. Çünkü
başörtüsüyle kabul göreceğiniz bir mesleğiniz olsun
istiyorsunuz. Bu kısıtlamalar içinde kendime uygun gördüğüm
savcılık gibi bir mesleğe, çeşitli kanun ve kurallar yüzünden uygun
biri olarak görülmüyorum. Neticede hedeflerimin sapmaya uğrayacağı
gerçeğini görerek kısıtlı zamanımda, kısıtlı bir ideal olan ve
tehdit unsuru olarak görülmeyecek bir meslek
arayışındayım.
Seda Y. : ÖSS'ye girdim ve tercih yapacağım. Hedeflerim iyi bir üniversitede iyi bir bölüm okumak ve mezun olduktan sonra mesleğimi yapabileceğim bir iş bulmak. Ancak bir başörtülü olarak başımı açıp okumak ve başörtülü olarak iş bulamamak gibi konular beni kaygılandırıyor. Tercihlerimizi yapacağımız şu günlerde müthiş bir karamsarlığın içindeyim. Nasıl bir meslek seçmeliyim ki başörtüm problem olmasın? Tercihlerimizi belirleyen kriter aldığımız puandan çok başımızdaki başörtüsü.
BEDELİ HERGÜN ÖDÜYÜROZ
ZATEN
H. Kübra Kocaoğlu: Betül sen bu kaygıları zamanında
yaşamışsın ve şimdi üniversitede okuyorsun. Senin geleceğe dair
düşüncelerin neler?
Betül S. : Ben alanımda yüksek
lisans yapmak ve dil eğitimi almak istiyorum. Dil eğitimi için
başörtüsü sorun teşkil etmiyor şimdilik fakat gel gör ki
üniversitelerde, devlet kadrolarında ve özel sektörde herzaman beni
zor durumda bırakan bir unsur olacak, mezun olduğumda başörtüsü.
Ben ve benim arkadaşlarım bu bedeli
hesapsızca hergün üniversite kapısından içeri girerken
vermekteyiz zaten...
Latife S. : Eminim ki siyasetçilerce oy
olarak görülen başörtüsü, medyada reyting ve tiraj olarak
görülmekte. Yani asıl mesele ne laiklik ne başörtüsü ne de
başörtülü kızların evlenemeyeceğinden duyulan üzüntüdür. Zaten bu
komik polemik beni ve diğer başörtülü kızları korkutmaz.
Çünkü tercih edilmediğimiz kişiler de aslında bizim tercih
etmeyeceklerimizdir.
"HER ŞEYİMİZE KARIŞTILAR EN SON KİMİNLE EVLENECEĞİMİZ KALDI"
Seda Y. :
"Medyadaki başörtülü kızlar kimlerle evlenecek?" polemiğini sadece
komik buluyorum. Her şeyimize karıştılar en son kiminle
evleneceğimiz kaldı. Evet, bizim kesimin erkekleri artık
açık kızları daha fazla tercih ediyor doğrudur. Bence bu
fikirlerindeki samimiyetsizliği gösteriyor. Sonuçta insan bir fikri
savunuyorsa eylemleri de bu fikri desteklemelidir. Ancak
bizim kesimin erkekleri başörtüsünü savunup, başörtüsüzü tercih
ediyorlar.
"BİZİM MAHALLENİN ERKEKLERİNİN
CEBİNDEYİZ"
Latife S. : Erkeklerin
bize olan bakış açısı bence, hangi mahallede olduğuyla değil
daha çok ne kadar geniş düşünebildiğiyle ve saygı ölçüsüyle ilgili.
İllaki bir genelleme yapılacaksa aynı fikirlerin etrafında
toplandığımız bizim mahallenin erkeklerinden saygı görmemiz
muhtemel. Diğer mahallenin erkeklerince "Niye bunu örtmüş
ki? Ama yakışmış'' dedikleri kızlarız. Bizim
mahallede ise "bunların hepsi cepte, günü gelince bizimdir" gözüyle
bakılıyoruz.
Betül S. : Ben insanları "şu-cu, bu -cu" diye
ayırmaktansa özünde "insan mı?" diye tartmayı daha mantıklı
buluyorum ama zıt fikirlere sahip bazı erkekler arasında da
nezaketi elden bırakmayanlar oluyor elbette. Biraz
insanlıkla ilgili diye düşünüyorum. Saygı nedir bilen insan,
muhtemelen benim dini inançlarıma da saygı gösterecektir. O yüzden
başörtüsünü bir bayanda hoş görmeyen ama bunu da asla
karşısındakine lanse etmeyen beyefendiler görebiliyoruz her
alanda.
DİĞER MAHALLENİN
ERKEKLERİ BİZE DAHA SAYGILI
Seda Y. : Benim her iki mahallenin erkeklerinden de arkadaşlarım, tanıdıklarım var. İki taraftan da bize karşı bir saygı görüyoruz. Ancak diğer mahalle erkeklerinin bize, kendi mahallelerinin kadınlarına göre daha fazla saygı gösterdiklerini düşünüyorum. "Hanımefendi" bir yapıyı başınız kapandığında üstünüzde hissediyorsunuz. Sanırım onlar da hissediyor bunu.
Aslında başı açık arkadaşlarımızla yaşam biçimi olarak çok az noktalarda ayrılıyoruz. Bazen öyle durumlar oluyor ki aramızda ki tek fark başımızdaki örtü oluyor. Ama toplumun bakış açısı hemencecik ayırıveriyor sizi arkadaşlarınızdan. Bazen iyi, bazen kötü...
[PAGE]TEHDİT DEĞİL
ARKADAŞIZ
Latife S. : Bence, başörtülülerin her yaptığının olay olması bile ötekileştirildiklerimizle birarada olmamızdan dolayı. Alışverişte, iş yerlerinde, okullarda... Peki aynı ortamları paylaştığımız insanlardan çok farklı bir yaşam sürdüğümüz söylenebilir mi? Farklılık aslında bizi eleştiren insanların kafalarının içinde. Ayrıca pek çok arkadaşım açık ama en ufak bir iletişim eksikliği yaşamıyoruz, insanlar saygı duymayı bildikleri sürece. Biz farklı fikirlerden pek çok arkadaş o kadar iyi anlaşıyoruz ki, arkadaşlarımız bizi "tehdit" olarak değil, "arkadaş" olarak görüyor. Ama bazı kesimlerce, sistem için tehdit olarak görüldüğümüzü hissediyorum. Çünkü pek çok dernek sırf bizlere duydukları rahatsızlıklar yüzünden kuruldu. Peki, onları rahatsız eden neydi? Bence gözlerini diktikleri koltukları kapıverecek olduğumuz kuşkusunu uyandırmamızdı. Yani asıl dertleri bizim gibi demokrasi ve özgürce yaşama isteği değil, bizim kökten savunduğumuz değerler adı altında bizi kendi fikrimizin düşmanı olarak gösterip daha sonra üstü kapalı bir oligarşinin içinde olmak.
"BİZİM SİSTEMLE BİR ALIP VEREMEDİĞİMİZ YOK"
Betül S. : Burada şunu
iyi ayırmak lazım, bizi sistem için tehdit olarak gören
var, görüyoruz deyip de malzeme yapan var. O yüzden bu farkı
iyi özümsemek lazım. Bizi anlayan tehdit olmadığımızı zaten
bilir. Bir de dolma akıl diye tabir edebileceğim bir kesim
var. Onlar için durum vahim, "biz öcü, biz canavar, biz örümcek
kafalı"... Bu insanların kafaları birileri tarafından saçma
düşüncelerle doldurulmuş, araştırma zahmetinde bulunmamış, tembel
insanlardır. Dolma değil dökme akıl olmak lazım.
Ben, neden sistem için tehdit
olayım ki? Sistem kendi kendini yeyip bitirirken. Doğru
bir şeyleri bozmaya çalışan unsur tehdit oluşturur. Bizim sistemle
bir alıp veremediğimiz yok zaten sistemin kendine hayrı yok!
"AYŞE NE HALTLAR
KARIŞTIRIYOR"
H. Kübra
Kocaoğlu:: Ayşe Arman, önce soyundu sonra tesettüre
girdi ve tesettürlülerin neler yaşadığını yorumladı kendince. Siz
bir başörtülü olarak bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Latife S. :
Arman'ın, yaşadığımız 2.sınıf vatandaş muamelesini
göstermek istediğini düşünmüyorum. Gayesi ''bakın örtü
insanı nasıl çirkinleştirir, örtü insanı dünyadan nasıl mahrum
bırakır'' diyebilmek. Ne yazık ki o kısıtlı düşüncelirini
sanki büyük bir marifetmiş gibi ballandırarak ,zulmü ortaya çıkaran
kurtarıcı edasıyla gazetesinin köşesine taşımasını doğru
bulmuyorum. Biz taşıdığımız örtüden, fikirden memnunken; onun
bizleri konu ederek araştırma yapmasını gereksiz buluyorum.
Betül S. : Tabi onları da anlamak gerek, ekmek
kapıları ne de olsa. Hürriyet'e iyi bir haber
çıkarmaları lazım. Genel yayın yönetmeni baskı uygulayınca zorda
kalanlar için, bir köşede itina ile saklanan, yeri geldiğinde
ısıtılıp tekrar halkın önüne sunulan "tesettür/başörtüsü"
meselesi imdatlarına yetişiyor. Ayşe Arman akıllı kadın, bu sefer
daha farklı yaklaşmış olaya, kılıktan kılığa giriyor hergün...
Ayşe haşemalı, Ayşe kuaförde, Ayşe Reina'da, Ayşe umrede,
Ayşe hacca gidiyor, Ayşe gelecek, Ayşe nerde?, Ayşe yine
ne haltlar karıştırıyor... Ooo bakın bir seri oluşturduk bile. Bir
müddet idare eder bu mevzu Ayşe Arman'ı.
Seda Y. :Ayşe Arman’ın yazısını samimi bulmadım. Bence Ayşe Arman başörtülüleri anlamak değil daha rahat eleştirebilmek için böyle bir çalışma yapmış. Bu yüzden rahatsızlık duydum.