Evinizi internetten öğrenebilirsiniz
Abone olİstanbul'da yaşayanlar isterlerse evlerinin durumunu öğrenebilir mi? İsteyen kendi parselini internetten inceleyebilir.
Milliyet Gazetesi tarafından düzenlenen "Sohbet Odası'na"
katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna,
ilginç açıklamlarda bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Gürtuna, depreme karşı çeşitli projeleri hayata geçirse de hâlâ
karamsar: "Raporlar açıklanırken gözyaşlarımı zor tuttum. Çürük
binalar boşalmadıkça İstanbul'un kaybı çok büyük olur!.." Deprem
olursa nasıl müdahale edeceksiniz? Deprem için ayırdığınız fon
nedir? Şu ana kadar harcadığımız para 100 milyon dolar. İstanbul
Türkiye'nin ekonomi, tarih ve kültür merkezi. Vitrinimiz çökerse
Türkiye çöker. İstanbul'da 1 milyona yakın konutun dörtte biri
hasar görebilir deniyor. İstanbul'un zemin haritaları yıllardır
çıkarılmamış. Depremden önce 1/50 binlik denilen makro ölçekte plan
çalışmasını başlatmıştık, onu süratle bitirdik. 1/5000 ve 1/1000
ölçekli çalışmaları tamamladık. Daha küçük ölçekte ve hatta parsel
bazında çalışmalar yaptık. Mikro bölgelemeyi ise Japon Uluslararası
İşbirliği Ajansı (JICA) ile ortaklaşa yürüttük İstanbul'un MR'ını
çekmişsiniz, ne çıktı? Geçtiğimiz eylül ayında o raporları
açıklarken inanın ağlamamak için kendimi çok zor tuttum.
İstanbul'da 1 milyona yakın binadan 725 bin yapı tarandı. 7.5
şiddetinde bir depremde en ağır hasar görecek 51 bin binadan 20-25
bini yassı kadayıf gibi olacak. Bu ölçekte ölü sayısı 73 bine kadar
çıkıyor. Ağır ve orta hasarlı bina toplamı 114 bin hesap ediliyor.
Az hasarlılarla toplam 252 bin yapı zarar görecek. Bunlar gizli
veriler mi, İstanbul'da yaşayanlar isterlerse evlerinin durumunu
öğrenebilir mi? İsteyen kendi parselini internetten inceleyebilir.
(www.ibb.gov.tr.) Depreme bilimsel şartlarda hazırlanıyoruz.
Üniversitelerle TÜBİTAK'la ortak projeler yaptık. 3 ayrı senaryoya
göre çalışmalarımız sürüyor. İstanbul'un zemininin nasıl tepki
göstereceğini tespit etmiş durumdayız. İnsanlar ev aldığı zaman
kendi evinin kendi mahallesinin karakterini görebilir. Bingöl'deki
okul faciasından sonra İstanbul'da da gerekli önlemler alınıyor
olmalı. Okul binalarının sağlamlaştırılması için doğrudan bizim
görevimiz olmasa da teknik eleman desteği veriyoruz. İstanbul
depreme yeterince hazırlıklı mı, rahat uyuyabilir miyiz? Hayır onu
dememiz mümkün değil, neden? Belediye olarak hazırlığımıza devam
ediyoruz. Ancak Büyükşehir Belediyesi'nin hazır olması İstanbul'un
hazır olması anlamına gelmiyor. İstanbul ne zaman hazır olur?
Takviye edilecek binalarla ilgili tüm çalışmalar tamamlanır, ağır
hasarlılar yıkılır o zaman. İnternette bir ara İstanbul için,
'Deprem yıkmadan, biz yıkalım' kampanyası vardı... Zor bir karar.
Bayındırlık Bakanlığı'nın hasarla ilgili raporları oluyor ama
deprem olmamış, ortada bir bina var, kim bunun kararını verecek? O
evde oturanlar tabii ki. Burada hedef depremde yassı kadayıf haline
gelecek binaları boşaltmak. En çok can kaybı orada meydana geliyor.
İstanbul Belediyesi'nin bütçesi ne kadar? 2 katrilyon dolayında. 15
milyonluk kent için yeterli mi? Hiç değil. Metroyu biz yapıyoruz,
İstanbul'a su getirme bizim işimiz, dereleri ıslah ediyoruz,
Haliç'i, Boğaz'ı, Marmara'yı temizliyoruz. Merkezin işlerini de
üstlenmiş haldeyiz. Hem kaynak, hem yetki olarak takviye şart.
Verginin yüzde 40'ı İstanbul'dan toplanıyor, kentin payına düşen
yüzde 3.5. Bunun neresi adil? Kamu yönetimi reform tasarısı yerel
yönetimlere geniş yetkiler sağlayacak deniliyor. 1930'da Atatürk
döneminde 1580 sayılı meşhur Belediyeler Kanunu çıkarılmış o kanun
bugün bile ileri. O tarihten sonra biz yasayı daha ileri
götüreceğimize belediyelerin yetkilerini parçalamışız. Gelişmiş
ülkelerin hepsinde yerel yönetimler kalkınmanın lokomotifi olmuş.
Türkiye tersini yapıyor. Belediyeleri bir çöp toplama memurluğu
gibi görüyor. Demokrasinin gelişmesi açısından gerekli olan
yerelleşme ve sivilleşme sürecini Türkiye'de yaşatamazsak asla
gerçek anlamda demokratik bir toplum olamayız. Demokrasi bir üst
kimliktir. Bunun tabanı yok ve maalesef sivil toplum örgütleri hâlâ
çok zayıf. Belediyelere bir güvensizlik mi var? Maalesef Ankara bu
kanaate biraz hapsolmuş durumda. Her imza Ankara'da atılır
mantalitesi var. Sarıyer'de bir barınak yapılacak olsa onun imzası
Başbakan'dan çıkıyor. Halbuki akıllı bir yönetim, Türkiye'yi
yönetmek isteyen bir hükümet bütün bu yerel işlerde yetkiyi
belediyelere verir, kendisi Türkiye'nin hatta dünyanın makro
işleriyle uğraşır. Benim Başbakanım, Sarıyer barınağının imzasıyla
değil Amerika'yla falan uğraşmalı, gittiği zaman koparıp gelmeli...
Başbakan'la hiç olmazsa bu konuda sorununuz olmamalı, kendisi eski
bir belediyeci. Tayyip Bey'le görüştünüz mü? Tabii görüşüyoruz,
önümüzdeki günlerde tekrar bir araya geleceğiz. Bingöl depremi
ardından İstanbul'u bekleyen tehlikeye ilişkin düşünce fayları
yeniden canlandı. İstanbul olası depreme ne kadar hazırlıklı?
Büyükşehir Belediyesi olarak yaptığımız hazırlıklar var, bir de
İstanbul'un kamu yönetiminin genel hazırlığı söz konusu. 1999'da
Marmara depremini yaşadığımızda oturduk bir özeleştiri yaptık. O
zaman yetişmiş kurtarma ekibi yoktu. Alternatif acil ulaşım planı
yoktu. Ben belediye seçimlerinde depremle ilgili programı olan
yegane adaydım. 17 Ağustos Marmara depremi oluşmadan... Evet, o
zaman depremle ilgili programı okuyanlar bu da nereden çıktı diye
şaşırmıştı. Ağustosta deprem oldu. Zihinsel hazırlığımıza rağmen
büyük bir şok yaşadık. Orta ve uzun vadeli çalışmaya depremden
sonra başladık. Binlerce kişiyi eğittik. AKOM diye bir merkez
oluşturmuşsunuz. Afet Koordinasyon Merkezi... Dünyada bu işi en iyi
yapan Los Angeles'ı örnek aldık. Oraya ekipler yolladım, aynı
binayı İstanbul'da yaptık. Depremde İstanbul karargâhı mı kurdunuz?
Evet, Seyrantepe'de... İstanbul'u kameralarla tarayacağımız bir
merkez oluşturuldu. Bir genel sekreter yardımcımızı AKOM başkanı
olarak tayin ettik, sadece depremde değil bütün afet ve olağanüstü
hayat şartlarını, sel baskını, kar yağışı, hatta trafik kazalarını
bile izleyip müdahale edecek profesyonel ekip oluşturduk.
İstanbul'a 3. köprü deniyor, kim karar verecek? Bayındırlık
Bakanlığı. Ben toplu taşımadan yanayım. İstanbul'u raylarla ördük.
Hedefimiz 2005'e kadar 250 km'ye varmak, 2010 yılında 350 km'ye
ulaşmak. Boğazı da tüp tünellerle geçmek mümkün. Bir metro hattının
saatlik taşıma kapasitesi 60 - 70 bindir, üç şeritli karayolunun
taşıma kapasitesi 6 - 7 bindir. 10 tane karayolu yaparsanız bir
metroyu karşılıyor işte 10 tane köprü yaparsanız bir tüp geçidi
karşılar. Raylı sisteme ve denize ağırlık vermeliyiz. Kentlerin
belediyeler yüzünden bozulmasına ne diyeceksiniz. Kaçak
yapılaşmalar... İstanbul'a bakınca, şimdi yeşillendirdik fena değil
ama nasıl bu hale getirdik diye içim sızlıyor. Suçlu sadece
belediyeler değil. 1940'larda başlamış İstanbul'un planlaması,
Haliç'i sanayi bölgesi ilan etmişler, düşünebiliyor musunuz! Dere
yataklarına, ormanlara bina yapılırken bu Ankara'nın sorunu da
değil miydi? İstanbul'u katletme suçu bizim top yekün suçumuzdur.
Kurtuluşumuz da top yekün olacak. 1998'de göreve geldiğimizde,
gelecek 25 yılı planladık. Pırıl pırıl bir İstanbul yaratıyoruz.
Şehir içinde seyahat süresi 25 dakikaya kadar inecek. Hükümet,
orman vasfını kaybetmiş arazileri satmak istiyor. Bu kaçak
yapılaşmaya davetiye mi? Açıkladıkları kadar gelir elde
edeceklerini düşünmüyorum. Ormanların korunması için öncelik
kadastro çalışmalarına verilmeli. Ayrıca bir 'kent suçu' kavramı
üretmemiz gerekiyor. Evet, bu Türkiye'nin sorunu. Büyükşehir olarak
sorumluluk alanımıza çivi çaktırmıyorum. Son beş yılda ilave
yapılaşma yok, azalma var. Kaçak yapıları yıkıyoruz. Ancak,
İstanbul'da her taraf sorumluluğumuzda değil. İstanbul'un planlama
açısından yüzde 25'ine, imar kontrolü açısından yüzde 5'ine ancak
hükmediyoruz. Fazilet Partisi adayı olarak belediye başkanı
seçildiniz. Sonra bağımsız kaldınız. Seçime hangi partiden
gireceksiniz? Hangi görüşten olursa olsun, ideoloji, parti, din vs.
fark etmez, yeter ki ülkeyi sevsin, huzur içinde yaşayalım. Çok
açık yüreklilikle söylemek istiyorum benim hedefim bir sonraki
seçimler değil. Ben gelecek nesilleri düşünerek İstanbul'a hizmet
etmeye çalışıyorum. Ne pahasına olursa olsun kazanayım diye bir
hevesim yok, bu kadar yıldır emek veriyoruz, İstanbul halkı takdir
ederse oyunu verir, etmezse yine kendi takdiridir. Siyaseti
düşünmek için şu anda vakit yok, sonbaharda belki bir karara
varırız. Derya Sazak / Sohbet Odası