En tepedekine bakıyorsun, "Evet derseniz, bu tek adam
lokantaları kuaförleri, emlakçıları, züccaciyeleri, hırdavatları ve
hatta muhtarlıklar kapatacak" diyor."
Aşağıdakiler ise ayrı bir alem!
Çadırlarına gelip, "Neden hayır diyorsunuz, anlatın
bakalım" diye soran Cumhurbaşkanı'na verdikleri cevap:
"Kadın hakları istiyoruz, özgürlük
istiyoruz!"
E peki özgür değil misiniz?" diye tekrar sorunca aldığı cevap,
"Ama siz köprünün adını Yavuz Sultan Selim
koydunuz" oluyor.
İçlerinden biri kendini öyle bir kaybediyor ki "Keşke
köprünün adını RTE koysaydınız" diyor!
Erdoğan onlara "Evet"i
anlatıyor, onlar onlar ise ancak mezhepçilik
yapabiliyor.
Günlerdir söylüyorum, "Ellerindeki yalanları alın, 'hayır'ı
savunacakları tek bir argüman yok" diye!
2002 yılından bu yana hep aynı şeyi yaptılar.
"AK Parti gelirse şeriat gelecek, Türkiye İran gibi
olacak" dediler, kendileri İran hayranı olup
çıktı!
"İnternet yasaklanacak" dediler, yasaklanmadı.
"Sezaryen yasaklanıyor" dediler, şu anda sezaryen
doğumda dünyanın ilk sırasındayız.
"Kürtaj yasaklanacak" dediler, çocuk aldırmada
literatüre girmek üzereyiz!
"Alkol yasaklanacak" dediler, diledikleri yerde,
diledikleri saatte, diledikleri gibi içebiliyorlar.
"Üç çocuk mecburi olacak" dediler. İnadına çocuk
yapmıyorlar, ilişen, karışan kimse yok!
Şimdi bazı şeyleri uydurarak ve insanları korkutarak bir kez
daha zafer kazanmaya çalışıyorlar.
Söylenen yalanları duyduğumda, "Bu yalanın
sahibi, bu IQ ile fazla uzaklaşmış olamaz" diye takibe
başlıyorum ve iki dakikayı bulmadan kim olduğunu
buluyorum:
Kemal Kılıçdaroğlu!
Şu siyaset düzeyine bakın Allah aşkına!
Bu ülkede başa gelecek Cumhurbaşkanı fırınları, lokantaları,
kuaförleri, emlakçıları, hırdavatları kapatacak. Bunları yapacak
adam aynı zamanda her 5 yılda bir halkın karşısına çıkıp oy
isteyecek!
Böyle bir pespaye kampanya olabilir mi yahu?
5 yılda bir seçime gidecek Cumhurbaşkanı, ülkenin 90 yıldır tek
çakıl taşını kimseye vermediği Türkiye'nin bilmem neresini özerk
bölgelere ayırabilecek.
Sonra gelip milletten oy isteyecek!
Eşini, oğlunu, kızını, kayınçosunu, eşinin eltisini, görümcesini
başkan yapacak ama aynı zamanda millet dönüp dolaşıp onu
seçecek!
Karşımızda sıfır beyin ve sıfır düşünce ile fikir üreten
böylesi vakalar dururken biz oturmuş, hamam böceklerinin kafasız 8
gün yaşayabildiklerine şaşırıyoruz.
Dostlar...
Günlerdir il il, ilçe ilçe dolaşıyorum. Gördüğüm tabloyu
söyleyeyim. Yalanlar çürütüldükçe, "Hayır'ın
toplumdaki karşılığı biraz daha dibe vuruyor.
"Hayır oyları yüzde 65'i bulacak" diyenler
uçaksız, kanatsız uçuyor bilesiniz. Bırakın 65'leri, yüzde 43-44'ü
bulursa öpüp başlarına koysunlar.
Memleketin üzerinden 15 Temmuz ihaneti silindir gibi
geçmiş. Bütün batı Türkiye'ye alenen savaş açmış. terör örgütleri
topyekün ülkeye saldırıyor. Ülkenin insanları tüm bunlara rağmen
referandumda hayır diyecek öyle mi?
Sandığa oy atacağınız eliniz var ya hani. İşte, o elin avucunu
yalarsınız siz ancak!
Bir insan sadece terör örgütlerinin, sadece
Avrupa'nın takındığı tavırlara baksa bile, gider seçimde evete
basar!
Şuradan iddiayla söylüyorum.
Hayırcıların bundan böyle kampanya yapması, boşa para harcamaktan
başka bir işe yaramaz!
Her türlü evet çıkıcak!
Öyle ucu ucuna falan değil, açık ara çıkacak hem de...
Dipnot: Ülker'in reklamını izleyenlerden biri de
benim. Bana katılmayanlar olabilir lakin ben ilk dakikadan bu yana
Murat Ülker'in bir komplo veya kumpas ile karşı karşıya olduğunu
düşünüyorum.
Üstelik bu komplonun kendi adamları tarafından, Murat Ülker
yurtdışındayken kurulduğu konusunda şüphe duymuyorum. Ülker'in
Açığa aldığı isimlere bakarsanız, komplocuların kimler olduğunu ve
Fetö ile geçmişteki bağlantılarını rahatlıkla
görebilirsiniz.
Reklamdaki mesajlar zaten bu sebeplerden dolayı infiale neden
oldu. Halk o bağlantıları gördüğü için reklamın bir mesaj verdiğine
inanıp sokaklara indi.
Devasa bir şirketin böyle salakça bir işe giriştiğini düşünmek bana
çok saçma geliyor. Murat Ülker'i sadece bu isimlerin Fetö ile
bağlantılarını iyi araştırmadığı için eleştirebiliriz.
TAKİP İÇİN:
twitter.com/slymnoz
facebook.com/slymnoz