Evet-hayır'da Kıbrıs'ta ne olur?
Abone olEvet-evet, evet-hayır, hayır-evet, hayır-hayır senaryolarının dolaştığı adada referandumun sonrası şunlar olacak.
Kıbrıs'ta Annan Planı temelinde çözüm, 24 Nisan'da oylanacak.
Referandumdan çıkabilecek sonuçlara ilişkin, Doğu Akdeniz
Üniversitesi'nde (DAÜ) 10 - 11 Nisan'da yapılan "Arama -
Değerlendirme Konferansı"nda, akıllarda kalan sorulara yanıt
arandı. DAÜ Avrupa Araştırmaları ve Enformasyon Merkezi ile Arı
Hareketi'nin işbirliğiyle gerçekleştirilen konferansta "Federal
Yasalar ve Yönetim", "AB ve Derogasyonlar", "Ekonomi ve Maliye",
"Rehabilitasyon ve Mülkiyet", "Güvenlik ve Garantiler" konularında
"Fırsatlar / Üstünlükler / Tehditler / Zayıflıklar" analizi
yapıldı, olası 4 farklı sonucun taraflar açısından ekonomik ve
siyasal boyutları, olumlu ve olumsuz yanları irdelendi. Türk
tarafının "evet", Rumların "hayır", Türk tarafının "hayır",
Rumların "evet" ve her iki tarafın da "hayır" demesi halinde ortaya
çıkacak senaryoları, bugün yayımlıyoruz. Her iki tarafın da "evet"
demesi halinde oluşacak tablo da yarın sayfalarımızda yer bulacak.
Türkler: Evet Rumlar: Hayır Rum Kesimi'nde oy potansiyeli yüksek
olan siyasi partilerin 'hayır'dan yana tavır koymalarıyla birlikte
gerçekleşme olasılığı artan bu senaryo, Türk tarafı açısından şu
fayda ve sakıncaları beraberinde getirecek: AB İLE İLİŞKİLER 1.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) hayır derse AB'nin çok kısa bir
sürede politik ve diplomatik baskı yoluyla Güney'de ikinci bir
referandum yapılmasını sağlaması olasılığı, zayıf da olsa, vardır.
2. AB, Kıbrıs Türk toplumunun birlik yapısına dahil edilebilmesi
için yeni formül arayışları içine girebilir. Bu arayışların
başlaması ve ulaşılacak çözüm konusunda sıkı bir diplomatik atak
başlatılması gerekmektedir. 3. AB'nin çeşitli kurumları ile çeşitli
düzeyde geliştirilen ilişkilerin artarak devam etmesi için
girişimde bulunmak gerekmektedir. 4. Özellikle KOBİ'lere verilen
destekten yararlanılabilmesi için var olan ilişkilerin canlı
tutulması gerekmektedir. 5. AB'nin çeşitli fonlarından sivil toplum
düzeyinde yararlanma olasılığı artacaktır. EKONOMİ 1. Direkt
uçuşlar, ihracat sertifikaları, posta işlemleri, dış yardımlar
konusunda yeni açılımların ortaya çıkması durumunda bunların
ekonomiye olumlu etkileri olacaktır. 2. Uluslararası tur
operatörlerinin Kuzey'e kitlesel turist getirme olasılığı
artacaktır. Bunun ekonomiye olumlu etkileri olmasına karşın, uzun
vadede göreceli turizm avantajımız olan çevre faktörümüzü olumsuz
etkileyebilecektir. 3. Yabancı yatırımcıların gelme olasılığı, az
da olsa, vardır. 4. Yabancı uçak şirketlerinin direkt turlar
düzenleme konusunda daha olumlu bir yaklaşım sergilemeleri
beklenmektedir. Özellikle ICAO gibi örgütlere üyelikle tanınmamanın
getirdiği olumsuzlukları azaltma olasılığı artacaktır. 5. Reel
sektörün de bu durumdan olumlu etkilenmesi beklenmektedir.
Özellikle KTTO ve KTSO ile AB arasındaki mevcut ilişkilerin daha da
artması olasılığı ekonomimize olumlu yansımalar getirecektir. 6.
KOBİ'lerin yeni rekabet ortamına ayak uydurabilmesi için AB'den
teknik yardım almaları gerekecektir. EVET durumunda AB ile
ilişkilerin daha da yakınlaşacağı varsayımı ile bunun mümkün
olacağı düşünülmektedir. SİYASİ SONUÇLAR 1. Adada tam bir barışın
sağlanamaması KKTC'de bir siyasi istikrarsızlılığa yol açabilir. 2.
Referandum sonrası BM Güvenlik Konseyi'nde oylanacak Kıbrıs raporu,
Kıbrıslı Türklerin ve KKTC'nin gelecekteki konumu açısından çok
önemlidir. Bu nedenle özellikle Türk Dışişleri'nin bu konuda sıkı
bir diplomatik atak başlatması gerekmektedir. 3. Uluslararası
toplumun ilgisini canlı tutmak ve barış sürecinin gündemden
düşmesini engellemek gerekmektedir. SOSYAL SONUÇLAR 1. Ada üzerinde
bir barışın gerçekleşmemiş olması, toplumda hayal kırıklığı
yaratabilecektir. Bu hayal kırıklığı yeni durumu lehimize kullanmak
için gerekenleri yapmak konusunda ihtiyacımız olacak enerji ve
motivasyonu olumsuz yönde etkileyecektir. 2. Son bir yıl içinde
Kıbrıs Rum Toplumu ile başlatılan olumlu ilişkilerin ve güvenin
sarsılması olasılığı vardır. 3. Toplumun bireysel çözüm yolları
aramaya başlaması sonucu toplumsal bir çözülmeye gitme riskine
karşı birtakım sosyal önlemler alınması gerekmektedir. SONUÇ 1.
EVET / HAYIR olasılığı çözümsüzlüğün her alana yansıyan olumsuz
etkilerini azaltacaktır. 2. Türkiye, AB sürecinde (özellikle
müzakerelere başlama açısından) önemli bir engeli aşmış olacaktır.
3. Mevcut durum AB için sorun olmaya devam edeceğinden, AB bunu
aşmanın yollarını arayacaktır. 4. EVET / HAYIR'ın yaratabileceği
olanaklardan yararlanabilmek ve hatta bu olanakları yaratmak, yoğun
toplumsal ve diplomatik çabaları gerektirecektir. O nedenle
toplumun bir atalete düşmesinin önlenmesi gerekmektedir. Bu
çalışmayı gerçekleştiren grupta şu isimler yer aldı: Hacer Adaoğlu
(moderatör), Tamer Gazıoğlu, Bülent Kanol, Turgut Turhan, Ertan
Oktay, İlter Türkmen, Süleyman Ergüçlü, Hasan Sarper, Hakan
Karahasan. Türkler: Hayır, Rumlar: Evet Bu senaryo gerçekleşirse,
Türkiye'nin AB yolculuğu büyük darbe alacak Gerçekleşme ihtimali en
düşük olan bu seçenek hayata geçerse, meydana gelecek olası
gelişmeler şunlar: • Kıbrıs, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ile AB
üyesi olur, Türk kesiminde "aquie communitaire" uygulanmaz, Kuzey
Kıbrıs AB hukuku açısından AB toprakları olur. • Annan Planı
hukuken yok ve batıl sayılır. "Hayır" diyen Türk tarafına, yok ve
batıl sayılan planın tüm fiili ve olumsuz sonuçları yansır. Kıbrıs
sorunu AB sorunu haline gelir. • Bu sonucun sorumluluğu Türkiye'ye
çıkarılabilecek. Türkiye'nin AB üyelik sürecine olumsuz yansıyacak.
AİHM'de Rumların mülkiyet davalarının geçici olarak askıya alınması
durumu Avrupa Konseyi tarafından Türkiye aleyhine gözden
geçirilecek. (Kıbrıs Türkleri uzlaşmazlıkla, Türkiye de çözüm için
elinden geleni yapmamakla suçlanabilecektir). • Türkiye'de
iktidarın konumu, ekonomik istikrar ve AB beklentileri olumsuz
etkilenecektir. Türkiye, "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanımak zorunda
kalır. • AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin çözümle birlikte yeni
bir devlete dönüşmesi ihtimali ortadan kalkar, çözüm Rum tarafının
talep ettiği şekilde uluslararası toplumun tanıdığı Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin hukuki kimliği ve anayasal düzeni içinde bulunmak
zorunda kalır. • 1 Mayıs sonrası Kıbrıslı Türkler AB vatandaşı olma
hakkı kazanır. Kimlik ikilemi doğar. Ekonomik güçlükler dikkate
alındığında, kişisel çıkış arayışları artar. Türk tarafının tüm
politik tezlerinin toplumsal temeli ve desteği erime sürecine
girer. EKONOMİ KÖTÜYE GİDER • Ekonomik durum daha iyiye gitmeyecek.
KKTC'nin ekonomisinin dünya ekonomisinden marjinalleşmesi
hızlanacak. KKTC'nin dış yardım ihtiyacı (Türkiye'nin mali
katkıları) mevcut ekonomik düzeyi koruyabilmek için artarak devam
edecek. İşsizlik sorunu devam edeceğinden, göç nedeniyle beşeri
sermaye kalitesi zayıflayacak. AB'nin Kıbrıslı Türklere yönelik 10.
Protokol altındaki unsurları, Kıbrıs Türklerinin aleyhine olacak
şekilde gözden geçirilecek. • Türkiye'nin adada, Batı'nın gözünde
yasadışı askeri varlığı, birlik topraklarında yasadışı varlığa
dönüşerek Türk dış politikasını derinden etkileyebilecek ve Türkiye
- AB ilişkilerinde yeni bir uyuşmazlık noktası yaratacaktır. Ayrıca
Kıbrıs adasının silahlanmışlığı durumu da devam edecektir. • Kıbrıs
sorununu çözüm çabaları AB eksenine kayarak devam edecektir. AB'nin
işlevsellik tercihlerine uygun olarak Annan Planı benzeri bir
ortaklık yerine, çoğunluk prensibinin hâkim olduğu çözüm modelleri
gündeme gelebilecektir. Bu çerçevede üç özgürlük prensibinin
sınırlanmadan tam olarak uygulanması tercihi Kıbrıs Rum tarafının
istediği şekilde güç kazanacaktır. • Türkiye'den gelen ve KKTC
vatandaşı olanlar, AB vatandaşlık hakkına sahip olamayacak ve
göçmen konumuna düşeceklerdir. Bu durum, toplumsal sıkıntılar
yaratabilecektir. • Mülkiyet konusunda Annan Planı ile elde edilen
ve iki kesimliliği güçlendiren kazanımlar hukuken geçerlilik
kazanamayacağından, Kıbrıs Türk tarafındaki mülkiyete yönelik
yansımalar ekonomik ve sosyal sorunlar yaratacaktır. Türk ve
Rumların ekonomik farklılığı Güneydeki Türk mülklerinin elden
çıkarılmasına yol açacak. 'Hayır - evet' senaryosunun çalışma
grubunda yer alan isimler şunlardı: Kudret Özersay (moderatör),
Ahmet Şavkın, Acar Şensoy, Şadi Ergüvenç, Vargın Varer, Abdullah
Tüver, Yücel Tandoğan, Hakan Özaktaş, Çiğdem Say, Fevzi
Kızılkılınç, Salih Kaçak. Türkler: Hayır, Rumlar: Hayır İki taraf
da hayır derse, KKTC'ye siyasi tecrit sürecek, Türk tarafı
sıkıntıya girecek. Belirsizlik ekonomiyi vuracak Faydaları: • Barış
süreci uzamakla birlikte her iki taraf açısından önerilen modelin
rasyonel olarak incelenmesi, toplumlar tarafından benimsenmesi
ortaya çıkabilir. Farklı çözümlerin araştırılmasına yol açabilir. •
Bireyler davranışlarını Annan Planı'ndaki mülkiyet düzenlemeleri
çerçevesinde düzenleyebilirler. • Annan Planı'nda öngörülen
mülkiyet rejimine geçişte yaşanabilecek servet kaybı mağduriyeti
önlenebilir. Sakıncaları: • Siyasi izolasyon devam edebilir. • KKTC
hükümetinde sıkıntılar yaşanabilir. • Toplumsal barış ve birlik
açısından mahzurlu durumlar ortaya çıkabilir. • Türkiye, AB
sürecinde zorluklarla karşı karşıya kalabilir. • Avrupa İnsan
Hakları Konvansiyonu'ndaki mülkiyetle ilgili bireysel haklar mahfuz
kalacaktır. • Mal mülk spekülasyonları ortaya çıkabilir ve
belirsizlik ortamı devam edebilir. • Mal mülkteki belirsizliklerden
dolayı bankacılık ve finans sektöründe sıkıntılar yaşanabilir. •
Mal mülkteki belirsizliklerden dolayı muhtemel yatırımlar
durabilir. Muhtemel gelİŞmeler: • KKTC ve TC arasında siyasi
yakınlaşma ve destek devam edecektir. • Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB
üyesi olması nedeniyle Kuzey Kıbrıs'ın Güney Kıbrıs'a entegrasyonu
yönünde baskılar artabilir. "Hayır - hayır" senaryosu çalışma
grubunda şu isimler yer aldı: Cahit Adaoğlu (moderatör), Ercan
Birol, Hakan Öncel, Yücel Vural, Salih Turan, Kemal Kirişçi, Necdet
Ar, Mustafa Besim, Ahmet Fevzi Koçer, Hüseyin Öntaş, Mehtap Köse.
Milliyet