Ev alacaklar çok acele etmesin!
Abone olTürkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'den 'ipotekli konut kredisi' anlamına gelen Mortgage sistemine dikkat çekti. Özince'ye göre bu sistem insanları üzebilir...
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü
Ersin Özince, Mortgage’in Türkiye standartlarına göre uygulanması
hatta adına "ipotekli konut kredisi" denilmesi gerektiğini
belirterek, "Bir kişi borcunu ödeyemediğinde kredi konusu
gayrimenkule çok süratle ikinci elde satılma olanağı sağlanmalı.
Yoksa sistem birçok sıkıntı ve üzüntüye sebebiyet verebilir" dedi.
Ersin Özince, Ekonomistler Platformu’nun, hükümetin TBMM’ye
gödermeye hazırlandığı mortgage sistemi ve konut kredileriyle
ilgili sorularını yanıtladı. Türkiye’nin hem yapı hem de toplumsal
olarak gayrimenkule düşkün olduğunu, ülkede herkesin ev sahibi
olabilmek için tasarruf yapma azmi, isteği ve gayreti içinde
bulunduğunu ancak bu talebin büyük oranda kayıt dışı ile
sağlandığına dikkat çeken Özince, getirilecek sistemle ilgili
olarak şunları söyledi: "Mortgage Türkiye standartlarına göre
uygulanmalı, hatta adı da değiştirilmeli. Mortgage konut finansmanı
olarak algılanmalı. Buna ipotekli konut kredisi denilmeli. Hükümet
tarafından mortgage ile ilgili düzenleme olmadan bankacılık
sektörünün bu konuda belirlediği finansmanın 8 katrilyon lira
civarında olduğu ortaya çıktı. Bu 5 milyar doların üzerinde bir
rakam. Uygun mevzuat, uygun piyasa şartı çerçevesinde 5 milyar
dolarlık eldeki hazır portföyü bir şekilde menkulleştirebilsek, çok
güzel bir imkan yakalarız. Kısacası çok önemli bir oto finansman
yöntemi oluşturabiliriz. Bu sistemi Türkiye’de uygulanabilir
görüyorum. Söz konusu sistem özellikle büyük metropollerde konut
standardını ve hayat standardını, ekonomiyi ve maliyeyi hatta
herşeyi olumlu etkileyeceğini tahmin ediyorum." Sistemin
kayıtlılığının hem tasarruflar açısından, hem gayrimenkul ve servet
tabanı açısından geliştirilecek önemli bir alan olduğuna işaret
eden Özince, "Konut finansmanı birçok yönden kullanılabilecek
Hazine’nin elindeki atıl alanların kullanılmasına kadar
kullanılabilecek iyi bir enstrüman. Diğer taraftan bütün bunların
devletin tahvil piyasasının yegane hakimi ve fiyat koyucusu
olmasına da meydan vermeyeceğini düşünüyorum" diye konuştu.
İpotekli konut kredileri konusunda dikkat edilecek diğer bir
konunun da "ikinci el" anlayışının süratle işletilmesi olduğunu
vurgulayan Özince, "Bir kişi borcunu ödeyemediğinde kredi konusu
gayri menkulun çok süratle tekrar satışının yapılıp el değiştirmesi
ve finansmanın sürdürülmesi esastır. Bu yeni birçok sıkıntı ve
üzüntüye sebebiyet verebilir, sisteme eleştiriler getirebilir ancak
burada sistemin ve toplumun bütününün menfaatleri düşünülmeli.
Herkes ödeyebileceği kadar borcun altına girmelidir" dedi. "KONUT
KREDİSİ FAİZLERİ SÜPER DÜŞÜK" Türkiye’de konut kredisi faizlerinin
yüksek olduğunu söylemenin de doğruyu yansıtmadığına değinen Ersin
Özince şöyle konuştu: "Faiz çok düşük, süper düşük. Bugün 3 ayın
faizi ve 1 yıllık otomobil kredisinin faiziyle, 20 yıllık konut
kredisi almanın faizi eşitse bir kere bu çok düşüktür. Burada faiz
eğrisi terstir. Türkiye’de faizler düşük mü, bu apayrı konu... Ama
bu işin faizi çok düşük. Türkiye’de reel faizler yüksektir, ancak
gayrimenkul fiyatları da artıyor. Gayrimenkul fiyatlarının
artmasında spekülasyon da var. Ancak söyleyeceğim şu ki bugün arz
talep dengesiyle kaliteli ve iyi standartlı konutları edinme
açısından faizler bence fevkalade bir rekabette iyi bir fırsat
haline gelmiştir." BİLİNÇSİZ BORÇLANMA Konut kredilerinde de halkın
bilinçsiz bir borçlanma yoluna gittiğine değinen Özince, konut
kredisi faizlerinin düşmesi ve halkın ciddi tasarruf aracı olarak
gördüğü dövize rağbetin azalması nedeniyle konuta, gayrimenkule
aşırı ilgi oluştuğunu vurguladı. Konut ve gayrimenkul fiyatlarının
göreceli olarak şiştiğini ifade eden Özince, "Böyle birşeye
girelim, yatırım olarak bire alıp 3’e satalım mantığıyla
borçlanarak konut almak bambaşka bir sorundur. Ayağını yorganına
göre uzatmayan, geliriyle mütenasip borcun altına girmeyen, ben bu
işe yatırım yapayım, nasıl olsa onun değeri artar, kazanırım
diyenler her zaman kaybeder" değerlendirmesinde bulundu.