Euro dramında yeni oyuncu
Abone olFransa Cumhurbaşkanı François Hollande göreve başlar başlamaz kendisini Euro krizinin içinde buldu
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ı Almanya’daki randevusuna taşıyan uçağa yıldırım düşüren Yunan tanrıları acaba ne demek istedi?
Herşey artık çok açık. Kader, Hollande’ı ölümlülerin uysal dünyasında kolayca girdiği şenlikten çıkarmak istedi ve ona - kaba bir şekilde- kendisini bir kriz hortumunun beklediğini söyledi.
Hollande, güne sıradan bir adam olarak başlayıp, omuzlarında dünyanın ya da en azından euro dünyasının ağırlığı ile bitirdi.
Belki de bu ilk görüşte aşkın bir göstergesi. Ne de olsa, böyle keyifli bir karşılaşmaya Fransızlar “coup de foudre” yani “yıldırım aşkı” diyorlar.
ERkek hızlı adımlarla kadına doğru yürürken, başta iki yabancı gibiydiler.
Henüz ilk görüşmeleri olduğundan oldukça gerginlerdi – ve aniden bir yıldırım, cenetten bir işaret. Bu sadece bir dostluk alameti de olabilir.
Hollande, yeni bir uçağa binmek için Paris’e döndükten iki saat sonra nihayet Berlin’e vardığı sırada, herşey eskisi gibiydi. Yunanlar yeni bir hükümet kurma çabalarına son vermişti.
Seçmenin istikrarsız ve öfkeli olduğu bir ortamda seçimler yeniden yapılacaktı. Yıldırım açıkça oradan geldi.
Bu, François Hollande’ın, cumhurbaşkanlığı görevinin ilk büyük kararını vermek zorunda olduğu anlamına geliyor: yeni Alman ortağı ile Yunanlara sert bir mesaj vermek için omuz omuza çalışacak mı (zaten kabul ettiğiniz sancılı ilacı almaya devam edin) yoksa Fransa halkının kendisini seçmesini sağlayan yumuşak tarafını mı gösterecek?
Zamana karşı
Cumhurbaşkanı Hollande eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin yapacağının aynısını yaptı: Başbakan Angela Merkel ile birlikte (1) Yunanistan’ın euro bölgesinde kalması gerektiğini ve (2) zaten kabul ettikleri sancılı kararlara uymaları gerektiğini savundu.
1960’larda İngiltere Başbakanı Harold Macmillan bir siyasetçiyi neyin yok edeceği sorulduğunda şöyle cevap vermişti: "Olaylar, çocuklar, olaylar". Cumhurbaşkanı Hollande bu duyguyu şimdi çok daha iyi anlayacaktır.
O gecenin sabahında Alman gazeteleri, Merkel’in Hollande’a kırmızı halıda yol gösterirkenki fotoğrafını yayınladılar.
Frankfurter Allgemeine, “Başbakan Merkel, François Hollande’a doğru yolu gösteriyor” diye yazdı.
Manşetlerde, uçakla ilgili yaşanan sıkıntılara ithafen ve ayrıca kriz hortumunun içine atılan bir adamın dramını yansıtacak şekilde "Blitzbesuch" – "yıldırım ziyareti" ifadesini kullanıldı.
Toplantıda, Hollande, işini bilen biri gibiydi, ki öyle. Daha önce hiç böyle bir görev yapmadı. En iyi arkadaşı Angela ise zirvelerde ve kriz yönetiminde eski kurtlardan.
Bir Yunanistan’dan bahsettiler, bir başarmak için birlikte çalışmaları gerektiğinden.
Erkek: "Avrupa’nın selameti için birlikte çalışmak istiyoruz ancak aynı zamanda Avrupa’daki diğer ülkeleri de harekete geçirmek istiyoruz".
Kadın: "Almanya ve Fransa olarak, Avrupa’nın gidişatında sorumluluğumuzu biliyoruz ve bu inançla tek tek sorunlara çözümler bulacağımıza da eminim."
Farklı öncelikler
Ancak farklılıklarınında farkındaydılar. Bunları dile getirmeseler de herkes asıl farkın büyümenin nasıl sağlanacağı konusunda olduğunu biliyor.
Merkel, devlet harcamaları ve geliri arasında sıkı bir bağ kuran AB bütçe anlaşmasının yeniden müzakere edilmeyeceği konusunda oldukça ısrarcı.
Hollande ise anlaşmanın yeniden tartışılması gerektiği konusunda seçimden önce çok netti ve cumhurbaşkanlığı görevini aldıktan sonra da bunu tekrarladı.
“Herşeyi masanın üzerine koyarak”, ekonomik durumun yeniden konuşulacağını söyledi.
Merkel’in avantajı anlaşmanın çoktan yapılmış olması.
Hollande’ın avantajı ise seçmenlerin “kemer sıkma önlemlerinin” hastayı daha mı iyi ettiği yoksa komaya mı soktuğu konusunda giderek daha da şüpheci olmaları.
Fransa ve Yunanistan’da seçmenler buna açıkça tepki verdiler. Şimdi Almanya’da da aynı şey yaşanıyor (Başbakan Merkel gelecek sene yapılacak seçimler öncesinde seçmenlerin fikrine karşı oldukça hassas).
Geçen haftasonu, Almanya’nın batısında Kuzey Ren-Vestfalya’da seçmenler Merkel’in merkez sağ partisi Hristiyan Demokrat Partisi (CDU)’ya ciddi bir ders verdiler.
Bu ne ulusal politikaların ne de Yunanistan ya da euronun tartışıldığı bir seçimdi.
Ancak devlet harcamalarına yönelik yaklaşım kendini gösterdi. Kamu harcamalarının giderek artan bir şekilde kısıtlanmasına karşı çıkan Sosyal Demokratlar seçimde başarılı oldu.
Bu kadar büyük bir eyalette CDU’nun yenilgisi Merkel’in kendi çevresinde de tartışmaların başlamasına neden oldu.
Hatta Merkel’e yakınlığıyla bilinen, Bavyera’da CDU’nun kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin başkanı Horst Seehofer, borçlanma olmadan büyüme olup olmayacağını sorgulamaya başladı.
Tutumlar değişiyor. Tartışma yeniden başlıyor. Yunanistan yeniden seçime giderken, farklı fikirler daha yüksek sesle ve daha öfkeli bir şekilde dile getirilecek.
Her iki durumda da bu ateşin vaftiz edilmesi demek.