Eurlings: Aleviler tanınsın
Abone olAvrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Camiel Eurlings, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını isterken alevilerin de tanınmasını talep etti.
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Camiel Eurlings,
"Türk mercileri, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için mutlaka
bir yol bulmak zorunda. İstek olursa yol da bulunur" dedi.
Eurlings, Hilton Oteli’nde devam eden konferansta yaptığı
konuşmada, Avrupa Komisyonu’nun son raporunu geçen yıl aralık
ayında hazırladığını anımsatarak, şunları söyledi: "Bu raporda,
Türk Anayasası’nın din özgürlüğü ve dini inanç açısından tüm
özgürlükleri kabul ettiği, buna rağmen gayrimüslim vakıfların tüzel
kişilik kuramaması ve ruhban yetiştirilememesi gibi çeşitli
sorunlar yaşandığı belirtilerek, bunların telafisi için gerekli
tedbirlerin alınması istenmiştir. Benim raporumda da din özgürlüğü
vurgulanmıştı ve dini azınlıklar için zorlukların kaldırılması
istenmiş, ilk adım olarak Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması,
Fener Rum Patriği’ne ’ekümenik statü’ tanınması istenmiştir. Ayrıca
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına
uyması, Aleviler ve cemevlerinin resmen tanınması ve sünni odaklı
eğitimden vazgeçilmesi talep edilmiştir." Avrupa Komisyonu
raporunun 9 Kasım’da yayınlanacağını anlatan Eurlings, "Bunu da
dikkate alarak şunu söyleyebiliriz ki, son rapordan bu yana çok az
ilerleme kaydedildi" dedi. TÜZEL KİŞİLİK VE MALVARLIĞI Belirttiği
alanları kapsayan mevzuatın yerleştirilmesinde sorunlar bulunduğunu
ifade eden Eurlings, Türk mevzuatının hala dini toplulukların tüzel
kişiliğini kabul etmediğini kaydetti. Camiel Eurlings, dini
toplulukların kendi çıkarlarını temsil etmeleri ve malvarlığı
edinmeleri gibi konularda zorluklar bulunduğunu dile getirerek,
vakıfların yönetiminde de sorunlar olduğunu bildirdi. Avrupa
Komisyonu’nun geçen haziran ayında Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül’e bir mektup gönderdiğini anlatan Eurlings,
bu mektupta "mevcut Vakıflar Kanunu’nun bazı açılardan ilerleme
getirdiği, ancak hala temel bazı konuları ele almadığının"
belirtildiğini söyledi. Dini cemaatlerin malvarlığı ve hukuki
kişilikleri konusundaki sorunun hala çözülemediğini, gayrimüslim
cemaatlerin de hala ruhban yetiştiremediğini kaydeden Eurlings,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Fener Rum Patriği’nin dün vurguladığı
üzere, bu ciddi bir sorundur. Hatta bu, dini cemaatlerin varlığını
tehdit etmektedir. 800 yıldır var olan patrikhanenin önümüzdeki
5-10 yıl içinde kapatılabileceğini kabul etmek mümkün değil.
Oradaki ruhban grubu yaşlanıyor. Daha da yaşlanacak ve belki de
ortadan kalkacak. Bunu kabul edemeyiz." TÜRKİYE’DEKİ OLUMLU VE
OLUMSUZ GELİŞMELER Türkiye’de son zamanlarda bazı olumlu gelişmeler
olduğunu da vurgulayan Eurlings, alınan kararlarla vakıfların
yönetiminin iyileştirildiğini anlattı. AP Türkiye Raportörü
Eurlings, vakıfların Rum yetimhanesini devralmasına ilişkin kararın
mahkeme tarafından reddedilmesi, Hıristiyan yayını yapan radyo ve
televizyonlara ilişkin önemli kararlar alınması ve kiliselerin su
ücreti ile ilgili kararın olumlu gelişmeler olduğunu kaydetti.
Eurlings, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dini vakıflara müdahalesi
bulunduğunu savunarak, Adana’daki kiliseye el konulduğunu ileri
sürdü. Başta Diyanet İşleri Başkanlığı ve Hazine olmak üzere devlet
mercilerinin ihalelerde baskı kurduğunu öne süren Eurlings,
"İhaleler birkaç kişiye açılıyor. Böylece el konulan malvarlığı
birkaç kişiye satılıyor. Bu son derece olumsuz bir gelişme" dedi.
Eurlings, yeni Vakıflar Kanunu’nda malvarlıklarının geri
verilmesinin öngörüldüğünü, ancak el konulan ve ihaleyle satılan
malvarlıklarına tazmin öngörülmediğini bildirdi. HEYBELİADA RUHBAN
OKULU Heybeliada Ruhban Okulu’nun, ruhban sınıfının eğitimi için
çok önemli olduğunu ifade eden Camiel Eurlings, konuşmasına şöyle
devam etti: "1999’da Türkiye’ye gelen ABD eski Başkanı Bill
Clinton’a ’Heybeliada Ruhban Okulu’nun en kısa zamanda açılacağına’
dair söz verilmişti. Ama yıllar geçti bu söz yerine getirilmedi.
Sözler defalarca tekrarlandı. Patrik, dün yaptığı konuşmada, ’Türk
mercilerinin denetimi altında görev yapmayı kabul ettiğini’
söyledi. Ancak hala açılmıyor. Türk mercilerine bir kez daha
davette bulunuyorum. Mutlaka bir yol bulmak zorundalar. İstek
olursa yol da bulunur. Lütfen söz vermenin ötesine geçsinler."
Eurlings, Hıristiyan azınlıklar için mevzuat değişikliklerinin
yapıldığını, ancak hala ilahiyat fakültesinden mezun olan
Hıristiyan ruhban sınıfının azınlık okullarında ders veremediğini
dile getirdi. Türkiye’de Sünni olmayan Müslüman gruplarla ilgili
sorunlar da bulunduğunu belirten Eurlings, "Türkiye’de yaklaşık
12-20 milyon Alevi olduğu tahmin ediliyor. Aleviler, dini cemaat
olarak kabul edilmiyor, Diyanet’te temsil edilmiyor. Cemevleri
ibadet yeri olarak kabul görmüyor. Aleviler, hala kendi ibadet
yerlerini açmakta zorlanıyorlar. Avrupa olarak Aleviler’in durumunu
ele almak zorundayız" dedi. "TCK DEĞİŞTİ, AMA DAHA DA DEĞİŞMELİ"
Türkiye’nin reform sürecine devam etmesi ve gelecek krizleri
engelleyecek şekilde hareket etmesi gerektiğini vurgulayan
Eurlings, şunları kaydetti: "Kıbrıs’taki ilişkilerin normalleşmesi
şart. Biz, adanın birleşmesi için bastırmaya devam etmeliyiz. Türk
Ceza Kanunu’ndan, Orhan Pamuk gibi yazarların takibata uğramasına
neden olan hükümlerin çıkarılması gerekiyor. TCK değişti, ama daha
da değişmeli. Türkiye’nin, artık gerçek din özgürlüğüne giden bir
mevzuata ihtiyacı var." Eurlings, Türkiye’nin azınlıklarına kucak
açmasının lehine olduğunu ifade ederek, "Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılışında ’İşte Avrupalı
Türkiye budur’ dese, Türkiye’nin imajı ne kadar olumlu olacaktır.
Bir de düşünün ki 10 yıl sonra patrikhanenin üzerine ’satılık’
yazısı asılsa... Bu mudur Türkiye’nin lehine olan durum?" dedi.
Türk Katolik Psikoposluğu’ndan Alman Otmav Qehring ise kiliselerin
tüzel kişiliklerinin tanınmasına dair bir çözüm bulunmak zorunda
olduğunu anlatarak, bunun laiklikle uyuşmadığına dair açıklamaların
insan hakları sözleşmesine aykırı olduğunu kaydetti. Qehring, Roma
Katolik Kilisesi’nin Başbakan Erdoğan ile 2002 yılında bir görüşme
yaptığını ifade ederek, "Erdoğan, ’Katolik kilisesinin sorunlarının
çözüleceği" vaadinde bulunmuştu. Katolikler, sorunlarının diyalog
halinde çözümlenmesini istiyor" diye konuştu. Türk devletinin
"Bebekli Kilise"si etrafındaki eğlence yerleri, restoran gibi
mekanların çalışmalarının durdurulacağını bildirdiğini kaydeden
Qehring, "Türk yetkili makamları Adana yetkilileriyle temasa geçti,
ancak çözüm bulunamadı. Anadolu Başpiskoposu da kiliseyi kapattı.
Yetkili makamların ilgisizliğine protesto olarak bunu yapmayı uygun
gördü" dedi.