Etyen Mahçupyan: Gençler Erdoğan'ı çok seviyor
Abone olBaşbakan'ın başdanışmanı Etyen Mahçupyan, gençlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sahici bulduğu için çok sevdiğini söyledi.
Akşam gazetesi yazarı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun
başdanışmanı Etyen Mahçupyan, Gülen Cemaati'yle ilgili olay
yaratacak açıklamalar yaptı. Mahçupyan, "Gülen Hareketi’nin
militanlaşmış, radikalleşmiş bir kadro etrafında şekilleneceğini
düşünüyorum. Entelektüel vuruculuğunun kalmayacağını
düşünüyorum" dedi.
Gençlerin Erdoğan'ı sevdiğini belirten Etyen Mahçupyan, "Erdoğan’ın çok önemli bir avantajı var: Sahici olması. Erdoğan, gerçekten düşündüğünü düşünmemiş gibi davranmıyor. Rahatsız oluyorsa söylüyor. Buna insanlar alışmış durumda. Rahatsız olması o yönde bir şeyler yapacağı anlamına gelmiyor. Onlar Erdoğan üzerinden anneleriyle babalarıyla tartışıyorlar. O kuşak bunu gördüğü zaman kendi annesini babasını görüyor, onları seviyor ve Tayyip Erdoğan’ı da seviyor.
Al Jazeera'den irfan Bozan'ın Etyen Mahçupyan'la yaptığı mülakat şöyle:
YENİ KUŞAKLAR ERDOĞAN'I SEVİYOR
"Sizin tanımladığınız bu yeni kuşağın Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a bakışı nasıl? Zira siz 'akıl veren'e itiraz
eden bir kuşak tanımlıyorsunuz ama Erdoğan’ın kimi kesimlerce
'yaşam alanına” müdahale olarak nitelenecek kaç çocuk sahibi
olunması, nasıl doğum yapılması gerektiğine ilişkin söylemlere
sahip. Bu söylemler o kesimi rahatsız etmiyor mu?" sorusuna Etyen
Mahçupyan şöyle yanıt verdi:
Recep Tayyip Erdoğan’ın çok önemli bir avantajı var: Sahici
olması. Erdoğan, gerçekten düşündüğünü düşünmemiş gibi davranmıyor.
Rahatsız oluyorsa söylüyor. Buna insanlar alışmış durumda. Rahatsız
olması o yönde bir şeyler yapacağı anlamına gelmiyor. Onlar Erdoğan
üzerinden anneleriyle babalarıyla tartışıyorlar. Bir TV programında
Erdoğan’ın söylediği bir şey vardı. Soru “siz bir parka
oturuyorsunuz karşınıza bir çift geldi kucak kucağa oturuyorlar?”
Ne dersiniz şeklinde. Erdoğan’ın refleksi şöyleydi: “Ben böyle bir
şeyi kabul edemem” “Peki, ne yaparsınız?” diye soruldu. Düşündü,
oradan giderim dedi. Bu tabloyu veriyor. Rahatsızım, söylüyorum ama
onlara yönelik bir şey yapmamayı da içime sindirmiş durumdayım.
“Ben rahatsız oldum” diyor “ben demokrat oldum” falan demiyor. Bu
sahicilik. Türkiye’ye hitap eden bir sahicilik.
O kuşak bunu gördüğü zaman kendi annesini babasını görüyor, onları
seviyor ve Tayyip Erdoğan’ı da seviyor. Tayyip Erdoğan orada
“müdahale ederim” deseydi. O zaman problem olurdu. Tamam Müslüman
kuşak kucak kucağa oturmuyor ama el ele tutuşuyor, parkta öpüşüyor.
Bunun önünün alınması pek mümkün değil.
CEMAAT MİLİTANLAŞACAK
"İslami kesim içinde dünyayı bilen, dünya ile entegre olan, entellektüel kapasitesi yüksek, yabancı dil bilen, modern dünyanın araçlarını kullanan gençlik olarak Gülen Hareketi gençliği öne çıkıyor. Hatta bu kesim kavga öncesi AK Parti için enerjisini harcadı. Bu gençlik ne olacak?" sorusuna ise Etyen Muhçupyan, "Gülen Hareketi’nin militanlaşmış, radikalleşmiş bir kadro etrafında şekilleneceğini düşünüyorum. Entelektüel vuruculuğunun kalmayacağını düşünüyorum" yanıtını verdi:
Gülen Hareketi gençliğinin yeni İslami kesimin entelektüel yeni
yüzünü temsil edeceği fikri aslında Müslümanların dışından gelen
bir fikir. O daha ziyade bizim gibi insanların seküler çevreden
gelen insanların gözlemiydi. Çünkü Gülen Hareketi’nin
modernleştirici bir yönü olduğu bunu kamusal alana çıkartıcı yönü
olduğu açık. Modern dünyanın aletlerini de kullanmaya da devam
ediyorlar, dolayısıyla olumlu bir tarafı hala da var.
Böyle görünce oraya bir artı puan yazıyorsunuz. Milli Görüş
Hareketi’nin siyasete yürümesiyle beraber kendi tabanında okumuş
insan özellikle, yüksek öğrenimli insan az olması Gülen Cemaati’nin
bu yeni kuşağının kullanılmasıyla sonuçlandı. İkisi birleşti. AK
Parti yönetiyor ama devlet kadrolarında Gülen Hareketi var. Eğer
problem olmasaydı biz gene dışarıdan bakarak bu ikisinin yavaş
yavaş bir tür senteze de gidebileceğini öngörebilirdik. Ama şunu
söyleyeyim birinci günden itibaren çok aklı başında ve derinliği
olan entelektüel birikimi olan AK Partililerin bir bölümü bunun
yürümeyeceğini kendilerinin bambaşka bir akışının olduğunu Gülen
Hareketi’nin güvenilir bir hareket olmadığını söylüyorlardı. Bu
ufak bir zümreydi çünkü gerçek hayatın dinamiği bu tarafa doğru
akıyordu.
2012’nin başıyla beraber bu küçük ses birden bire daha duyulur
oldu. İnsanlar, Gülen Hareketi ile mesafe koymaya başladı. Biz de
dışarıdan bu sesi duymaya başladık. Şu andaki 20 yaş kuşağına
baktığınız zaman Milli Görüşlülerin üniversite mezunu sayısı Gülen
Hareketi mensuplarına göre düşüktür. Bürokrasi içine
girdiğimizdeyse mukayesesiz bir şey yüzde 95’i Gülen Hareketi,
yüzde 5’i Milli Görüş Hareketi. Üniversite mezunluğu kritik bir şey
üniversite mezunu demek entelektüel lider demektir. Bu da biraz
önce konuştuğumuz yeni Müslüman genç tipolojisinin görünürlülüğünü,
kamusal alana çıkmasını, ürün vermesini hep geciktirdi. Belki bu
öyle kolay kolay telafi edilecek bir şey de olmayabilir. Bu
insanlar yaşları ilerleyince bir işe girip çalışacaklar. O bakımdan
önümüzdeki 10 seneyi bitirdiğimizde onlarla karşılaşacağız.
İhtilalci bir görünüm ortaya çıkacak. Dünyanın apışıp seyredeceği
Türkiye merkezli bir Müslüman kuşakla karşı karşıya kalınacak.
Bu kuşak Gülen Hareketi gençliği olamaz mı?
Gülen Hareketi gençliğinin olması çok zor. Çünkü Gülen Hareketi içinde gerçek anlamda bir entelektüel açılım şansı çok az. Özeleştiri çok çok az gidererek daha çok siyasi misyon öne çıkıyor. Ancak koparak bireyselleşmenin mümkün olduğu bir noktaya gidiyorlar. O yüzden de ben Gülen Hareketi’nin militanlaşmış, radikalleşmiş bir kadro etrafında şekilleneceğini düşünüyorum. Entelektüel vuruculuğunun kalmayacağını düşünüyorum.