Esnaf PKKdan dertli
Abone olKepenk kapatmadıkları için dükkânları taşlananlar terör örgütüne ateş püskürüyor.
"Birdenbire ortaya çıktılar, camlara saldırdılar. Müşterileri
arkaya sakladık. Böyle bir şeyle daha önce hiç karşılaşmamıştık.
Bir daha bunların olmasını istemiyoruz." Bu sözler 28 Mart günü
Diyarbakır'da işyeri tahrip edilen esnaftan Hanifi Türk'e ait.
Bir başka esnaf, Ekrem Arcagök anlatıyor: "Öyle söylendiği gibi
kalabalık değillerdi. En fazla 2 bin kişi. Yeniköy Mezarlığı
dediğimiz varoştan yürüyüşe geçtiler, oradan Bağlar'a (Bağlar,
Diyarbakır'da PKK'nın en güçlü olduğu semt-MY), oradan da Ofis
semtine geldiler, durmadılar, şehir merkezine, Suriçi'ne girdiler.
Polis bu yürüyüşü, bu hale gelmeden durdurabilirdi. Güvenlik
güçleri yetersiz kaldı."
Vali Yardımcısı Hıdır Kahveci, güvenlik güçlerinin yasaları,
olaylarda fazla can kaybına yol açmayacak şekilde uyguladığını
söylüyor. "İyi niyetle çıkarılmış yasalar, istismar ediliyor"
görüşünde. Tercümesi, PKK'nın reformlarla gelen demokratikleşme
ortamını kendi propagandası için kullanması. Yani sorun yasalardan
değil, PKK'nın niyetlerinden kaynaklanıyor. Diyarbakır'ın gözde
Ofis semtinin hedef alınmasının nedeni, buradaki esnafın, PKK'nın
'kepenk kapatma' tehdidine uymaması. PKK lideri Abdullah Öcalan'ın
yakalanmasının ardından bir şey değişmedi diyenler yanılıyor.
Diyarbakır'da o zamandan beri ticaret hayatı canlandı. Güvenliğin
değil, ekonominin kuralları hâkim olmaya başladıkça, orta sınıfı
hayata bağlayan unsurlar arttıkça, PKK'nın bir emriyle kepenklerin
kapatılıp açılması mümkün olmamaya başladı. Eylemlerin daha yoğun
olduğu Bağlar semtinde dükkânların tahrip edilmemesinin nedeni,
ticaret hacmi çok düşük olan Bağlar esnafının PKK eylemine boyun
eğmiş olması.
Dicle Üniversitesi'nin iki öğrencisi, Ankaralı Tarık ve Bitlisli
Necdet, "Olaylara katılanlar hep işsiz ve cahil kesimden" diyor ve
ekliyorlar: "Haberler yanlış verildi. Üniversitede boykot falan
yoktu. Bir grup zorla derslere girip bizi dışarı çıkarttı. Devlette
de hata var, buraların daha çok işe ihtiyacı var."
Ofis'teki en işlek caddeyi tahrip eden, çoğu çocuk yaştaki grubun
içine tepkili işsizlerin yanı sıra, adi suçluların da karıştığını
pek çok esnaf gibi, güvenlik yetkilileri de söylüyor. Semtteki
Teknosa mağazasının kepenkleri demir kesme makasıyla zorlanmış;
yani kendiliğinden bir patlama değil yalnızca söz konusu olan. İş
Bankası şubesi yakılmakla kalmamış, içindeki bilgisayarlar ve
değerli malzeme çalınmış. Banka yetkilileri camlı ön cepheyi çelik
levhalarla kapatmışlar, hapishane gibi görünüyor. Olaylardan önce,
yaz için üç-dört aylık odalarını önceden satan otellerin bütün
rezervasyonları iptal edilmiş.
Esnaf satışların düşmesinden şikâyetçi. Dükkân sahibi Metin Gezici,
"Toptancılar uzun vadeli mal vermek istemiyor" diyor. İyi örnekler
de var. Özellikle büyük şirketler arasında, PKK eylemiyle gelen
şiddetten zarar gören Diyarbakır esnafına destek olmak için borç
erteleyen, vade uzatan, kredi açan da olmuş. Tek değişiklik bu
değil. En önemlisi, esnafın artık adını vermekten çekinmeden terör
eylemlerine karşı seslerini yükseltmeye başlaması. Esnafın PKK
eylemine karşı durması, daha önce görülmemiş bir örnek. Yani
Diyarbakır esnafı artık yalnızca şikâyetçi değil, tepkili de.
Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Kudbettin Arzu'nun çıkışları,
cesaret örneği olarak nitelenmeyi hak ediyor. Arzu, "Çok destek
aldım. Şehirdeki çok kişi arayıp, tebrik etti, destek verdi. Bir
daha bunları yaşamamalıyız" diyor.
Dün Diyarbakır'da zarar gören ticaret erbabını ziyaret eden TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, kentin teröre teslim olmama isteğini
ilk defa açıkça göstermeye başladığını söylüyor. Diyarbakır-Batman
eylemler, PKK'nın ve onun görünür yüzü DTP'nin halkın bir kesimini
karşısına almasına neden oldu. Bir kırılmayı ve buna bağlı direnişi
başlattı. Hisarcıklıoğlu, bu eğilimi ilk kez Şemdinli olaylarının
ardından Van'da yaptıkları bölge toplantısında gözlemlediğini,
Diyarbakır'da ise bu durumun iyice görünür hale geldiğini söylüyor.
Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: "Terör yatırımları
bitiriyorsa, yatırımlar da terörü bitirir. O yüzden bu eylemlerden
yılmadan bölgeye yatırım, istihdam götürmek lazım. Girişimci orta
sınıfı güçlendirmek, işe sahip çıkarmak lazım. Yalnız özel sektöre
değil, daha çok devlete düşen işler de var. Yarım kalan Güneydoğu
Anadolu Projesi'nin tamamlanmasıyla 4 milyon kişiye iş sağlanması,
ayrıca tarım ve sanayinin canlandırılması mümkün. Bu yolla bölge
göç veren değil, göç alan hale gelir."
Hisarcıklıoğlu'nun sözleri, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün,
"Halkın aidiyet duygusu artırılmalı" sözüyle uyumlu. Ama hükümetin
net politikaları yok, ya da var ve bizlerin haberi yok. Bir yandan
terörle mücadele ederken, diğer yandan hukuki, ekonomik, sosyal
adımlar atmak gerekli görünüyor.
Murat Yetkin
Radikal